A password will be e-mailed to you.

Distopik yemek fabrikaları

​​Yemek yeme eylemi fiziksel olgunun ötesinde kimlik, aidiyet, statü, moda, alışkanlık, kolay ulaşılabilirlik gibi birçok değişkeni farklı biçimlerde bünyesinde taşır. Yemek eylemi, çoklu eylemler bütünüdür. Bu bütünü oluşturmak için tasarım, planlama ve uygulanma gibi kategorilerden söz edilebilir. Yemek yeme eylemi, bu kategoriler içinde son bölümü ifade ederken; besinin hazırlanması, pazarlanması, sunulması aşamalardan sonra tüketilmesi kısmına geçilir. Sonuç yemek yeme eylemidir. Sanatçı Ayşegül Türk’ün Ankara’daki Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi Osman Hamdi Bey Sergi Salonu’ndaki “Yemek Fragmanları” isimli kişisel sergisinde yemek ve nesnelerine odaklanıyor.

Yemeğin hazırlanma süreçleri Barthes’in “yemeğin grameri” kavramı ile ilişkilendirerek yemek ile olan ilişkimizin arka planını oluşturur. Lévi-Strauss bir konuşma dili olmayan insan grubu olamayacağı gibi pişirme esnasında verilen yiyecekleri hazırlama teknikleri olmayan insan topluluğunun da olamayacağını belirtir. Dil ve yemek arasındaki bu yapışık bağ üzerine çok fazla düşünmeyiz.

Kapitalist dünya düzeni; seri üretim bant sistemini ve fabrikaları üretim merkezleri ve çarkları haline getirmiştir. Fabrikalarda kimyasal kodlara indirgenmiş yemek içeriklerinin birleşmesi ile ortaya çıkan şey; artık nesne yemek adını alır. Kodlarla oluşturulan bu nesne yemekler farklı bantlarda üretilen çıktıların birleştirilmesi ile eklenerek oluşur. Besinin ikamesi olan kimyasal bileşimler ve kodları sürecin bitiminde ikame yemeklere dönüşürler. İkame yemek ya da nesne yemekler organik olanın zıttıdır.

Doğal ya da organik olana benzeyen ancak ilgisi olmayan şeydir bu nesne yemek. Nesne yemek ya da ikame yemeğin üretilme alanı fabrika ve seri üretim bandıdır. Bu mekânlar ameliyathane ya da laboratuvara benzeyen distopik alanlardır. Yemek distopyası üreten bu mekânlar kameralarla izlenir, kayıt altına alınır. Suç mahalli gibi kurgulanan bu mekânlarda insanlar fabrikanın rutinini sağlayan dişlilerdir. İnsanın araç haline geldiği, ürünün kimyasal kodlarla üretildiği ve kameralarla denetlendiği distopik yemek fabrikaları, üretime daima devam ederler. Her bir nesne yemeğin üretilme sürecindeki her türlü biçimsel ve anlamsal detay “fragman” olarak adlandırılır.

Tam tersi bir noktadan bakıldığında fast food zincirleri, AVM yemek alanları ve restoranlarda kameralarla kesintisiz kayıt altına alınarak, her an izlenme ve takip edilme sürecini devam ettirirler. Yemek üretim ve tüketim sürecinin her fragmanında gizli kameraların oluşu, distopik bir sıradanlık içerir. Sergide kullanılan organik olanın temsili olan böcek, kurtçuk ve sinekler ise insanlar tarafından görüldüğünde hemen öldürülür. Çünkü iğrenç, sevimsiz ve pis olarak tanımlanır. Öldürülmeleri kaçınılmazdır. Kameralar, insanların görmediği tüm açılardan her şeyi görürken; böcekleri de gördüğü her yerde öldüren insanın gözüyle aynı platformdadır.

Buna göre, kayıttaki kamera insanı, insanın gözü böceği izler ve yok eder. Kameranın gözü insan gözüne dönüşmüştür. İnsan kamera haline gelmiştir. Kameraların gördüğünü insanın göremediği olağandışı bir sıradanlık meydana gelir. Kopmadan devam eden bütünün parçası olan fragmanlar zaman ve mekânlar değişse de devam eder. Gözetlenerek kayıt altına alınan nesne yemekler tüketildiğinde, distopik mekânın hafızasını taşıyarak; birinci katmanı oluştururlar. İkinci katman nesne yemeklerin tüketiminde, gözetlenen bedenlere dönüşerek gözetleyici olurlar ve bunlar içlerindeki insan gözü kamerasıyla böcekleri öldürürler. Birbirinin içine karışarak daimi olan şey gözetlenme olgusudur.

El değmeden hazırlanan ikame yemekler ya da nesne yemekler elle yenerek kendi çelişkisini yaratır ve insanın ilk hallerini hatırlatır. Bu ise insanın hafızasındaki geri gidiştir. Distopik yemek fabrikalarında seri üretim bandında köle gibi çalışan insan, makine olmuş ve yemek üretme duygusal anlamını yitirmiş; ortaya çıkan şey yapay bir mamule örneğin araba lastiğine dönmüştür. Araba lastiğine dönüşmüş bu yemek o derece kutsaldır ki; ulaşmak ve tüketmek yeni kodlara ihtiyaç duyurmuştur. Sosyal medya, trendler, statü göstergeleri, kültürel kodlar nesne yemeğe karşı alışkanlıklarımızı yeniden yeniden üretir.

Yemek Fragmanları” ismi verilen bu sergi, ikame yemeklerin ya da nesne yemeklerden kaçışın olmadığı noktasından çıkış noktasını yaratıyor. Yapay nesne yemekler, organik olanla birleştirilerek, kaçışın olanaksızlığına çözüm olacağı düşünülüyor.

Kimi çalışmalarda çizime dayalı altyapılardan yararlanılıyor. Bunlar kent içinde zincir restoranların sanatçının gezgin olarak yürüdüğü rotalardan çıkan eskiz ve notlardan oluşturuluyor. Kent içi bu rotalar sanatçının ve kentin belleğinin izlerini taşırken; aynı zamanda nesne yemek mekânlarının da hafızalarının dışlaştığı yerler oluyor.

Organik olan ile yapay olan arasındaki çelişkiler ile seri üretilmiş olanın ardındaki şiirselliği ve titreşimi arayan “Yemek Fragmanları” isimli sergide Ayşegül Türk seçtiği yemek ve nesneleri üzerinde yoğunlaşarak yapıtlarını oluşturuyor.

Yemek Fragmanları” Şubat sonuna dek Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi Osman Hamdi Bey Sergi Salonu‘nda izlenebilir.

 

İLGİLİ HABERLER

En “tatlı” pop-art

İktisadi Bağımsızlık Müzesi’nin ilk sergisi: Resmigeçit Ankara

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 18:30:19