Lynch’i ve bulmacalarını hayatımıza sokan Twin Peaks tam finalinde vadettiği gibi 25 yıl sonra TV’ye geri dönüyor. 21 Mayıs’ta kaldığı yerden devam edecek diziyi beklerken David Lynch bu kez kendi hayatını anlatan bir belgeselle seyirci karşısında: David Lynch: The Art Life
Janus Films’in yapımcılığını üstlendiği David Lynch: The Art Life’ta (David Lynch: Yaşama Sanatı) yönetmen Jon Nguyen. Biyografik belgeselde David Lynch “Kahve içersem, sigara kullanırsam, resim yaparsam belki kızların biraz ilgisini çekebilirim” diye düşündüğünü söyleyerek başlıyor söze. Film sinemacının gençlik dönemine odaklanıyor. Bu sözler de onun 19 yaşında Boston’da resim okuduğu mutsuz dönemini anlatıyor zaten.
Film Lost Highway, Mulholland Drive gibi kült filmlerin yönetmeninin çocukluğuyla açılıyor. Amerika’nın birçok küçük şehrine bölünmüş, sürekli taşınarak geçmiş bir çocukluk… Filmlerine konu olan birçok şeyin ipucunu bu dönemde aldığını da bu dönemi anlatırken fark ediyoruz. Hayat öyküsü birlikte çizdiği resimleri de görüyoruz.
60’lar ve 70’lerdeki Philadelphia yılları ise eğlenceli çocukluk yıllarından daha karanlık geçiyor. Şehrin hüznünün resimlerine yansıdığını, korku içinde yaşasa da şehrin kendine iyi geldiğini söylüyor. Hatta Philadelphia’yı “Fakirlerin New York’u” diye tanımlıyor.
Sinema öncesi Lynch
Belgeselde sanatçının sinema kariyeri öncesi dönemi anlatıldığı için Eraserhead’in çekildiği ve Los Angeles’a taşındığı 1977 yılında film bitiyor. Ancak onun resimden sinemaya nasıl geçtiğini, bu ani kararı nasıl aldığını ve aydınlanma anını da paylaşıyor.
Şubat ayında !f İstanbul kapsamında gösterilen David Lynch: The Art of Life şu an sinemalarda da vizyonda.