Aşağıdaki 27 Eylül 2017 tarihli bienalle ilgili Boncuk Özgürlüğüne Kavuştu haberimize bienali düzenleyen İKSV’den düzelti geldi. Sanatatak Boncuk’un tarlada görünmemesine nedenin kamuoyunun baskısına bağlamıştı. Öyle olmadığını İKSV’den gelen düzeltme metninden öğreniyor, olduğu gibi yayımlıyoruz:
Bugün sitenizde çıkan “Boncuk Özgürlüğüne Kavuştu” başlıklı haberde “Bienal yönetimi kamu baskısı sayesinde üç hafta boyunca sergide kalacak çalışmayı erken sonlandırarak Boncuk’u özgür bıraktı” ifadesi var; onunla ilgili çok önemli bir düzeltme yapmak isteriz.
Projenin en başından itibaren sanatçı Xiao Yu’nun Zemin adlı çalışmasının bir parçası olarak Gümüşdere’deki çiftlikten İstanbul’a gelen eşek Boncuk’un sadece 11 – 15 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da bulunması ve akışını kendisinin belirlediği performansın ardından 15 Eylül Cuma günü çiftliğine dönmesi planlanmıştı.
Sanatçının bienale davet edildiği geçen sonbahardan beri eserin bir parçası olan performansın gün sayısı belirlenmişti; yani Boncuk’un üç hafta İstanbul’da kalması gibi bir durum hiçbir zaman söz konusu olmamıştı.
Böylesine büyük bir yanlış anlaşılmaya yol açabilecek bu ifadeyi düzeltmenizi rica ediyoruz.
‘Eleştirdiği şeye hizmet ediyor’
Boncuk’un yapıtta kullanılmasına ilişkin, “Bunun adı sanat değil, açık ve net yaşam hakkı gaspıdır“ diyen seramik sanatçısı ve Hayvan Hakları Savucusu Barış Gün, Xiao Yu’nun yapıtında eleştirmek istediği şeye hizmet ettiğini vurguladı. Gün sözlerini şöyle sürdürdü: “Yu, ekolojik kırılganlığın vardığı boyutları gözler önüne sermeyi hedefliyormuş. Aslında burada eleştirdiği şeye hizmet ediyor, sistem zihniyetiyle hareket eden bir yaklaşım sergiliyor. Zorla getirilerek insanların beğenisine sunulan eşek, istenildiği kadar sevilsin, isim takılsın, meyvelerle-kuru saplarla beslensin, dinlendirilsin, güzellemeler yapılsın, bu durum eşeğin bir nesne olarak görüldüğü gerçeğini gizleyemez.”
‘Meraklı ise tarlayı kendi sürsün’
Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) Koordinatörü Burak Özgüner ise, Boncuk’un söz konusu yapıtta kullanılması nedeniyle yasal işlem başlatacaklarının altını çizdi. Özgüner şöyle devam etti: “İnsan merkezciliğin, türcülüğün ‘sanat’ şekerine bulanmış bir hayvan sömürüsü çeşidi bu. Rızası alınmadan bir insan nasıl teşhir edilemiyorsa, bir çocuk ‘sanat’ adı altında nasıl çalıştırılamıyorsa eşeğin de kullanılamaması gerekiyor. Eşeğin görevi ya da dünyaya gelme sebebi tarla sürmek, birilerinin menfaati uğruna ücretsiz olarak çalışmak veya birisi sanat yapacak diye bienallerde boy göstermek değil. İçinde esaret, sömürü, zulüm, zorlama olan bir eyleme, performansa sanat filan denilemez. ‘Sanatçı’ çok meraklı ise kendisi sabanı sırtlayıp, tarlayı sürsün.”