Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği AICA Türkiye, Ayasofya Müzesi’nin müze statüsünden çıkarılarak cami olarak kullanıma açılmasına dair bildirisini internet sitesinde yayınladı. Ayasofya’nın müze statüsünden çıkarılmasını üzüntüyle ve endişeyle karşıladıklarını belirten oluşum, kararın kültürel mirası belirli bir ideolojinin egemenliğine sokmaya çalışarak telafisi mümkün olmayan bir hasara uğratacağını ifade ederek Ayasofya’nın yeniden müze haline getirilmesini talep etti:
“Ayasofya müze olarak kalmalıdır”
İnsanların bir arada yaşarken ürettikleri kültür, sayısız değişkene bağlı girift bir biçimde oluşan, gelişen ve dönüşen bir karaktere sahiptir. Toplumların gelecek nesillere aktardıkları manevi ve maddi değerlerin tümünü içeren kültür, geçmişi anlamak, şimdiyi yorumlamak ve geleceği şekillendirebilmek için ihtiyaç duyulan temel kavramlardan biridir. Topluluklar üzerinde belirleyici olan bu hassas kavram, bağlamından koparıldığında veya bilinçli olarak bir ideolojinin savunucusu konumuna getirildiğinde özgün tanımından uzaklaşır, işlevsizleşir, tek tipleşmeye ve yozlaşmaya yüz tutar. Ayasofya’nın Danıştay 10. Dairesi kararıyla müze statüsünden çıkarılması, kısa vadede yapının, uzun vadede ise kültürel çeşitliliğin korunmasının önünde büyük bir tehlike oluşturmaktadır ve bu karardan hızla geri dönülmelidir.
Üzerinde sayısız medeniyetin yaşadığı bu toprakların kültürel değeri Cumhuriyet’in henüz ilk yıllarında anlaşılmış, bu mirasın korunması ve gelecek nesillere bozulmadan aktarılabilmesi için yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bunlardan biri de 1934 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile Ayasofya’nın korunmaya alınarak müze haline getirilmesidir. Böylece hem eşsiz mimari öğeleri barındırdığı için teknik, hem de içerisindeki tarihi öneme sahip mozaikler ve ikonalarla sanatsal değere sahip bu özel yapının tıpkı dünyada çapında benzerleri gibi düzenli bir restorasyon çalışmasıyla günümüze aktarılabilmesi sağlanmıştır. Bu karar, aynı zamanda kültürel mirası belli bir zümrenin ya da fikrin egemenliğinden uzaklaştırarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kültür politikalarındaki tarafsızlığını ortaya koymuş ve seküler yapısının altını çizmiştir. Tarihi Bizans İmparatorluğu’na dayanan, İstanbul’un fethi sonrasında II. Mehmet tarafından camiye çevrilen yapı bu tarihi ve kültürel sorumluluk bilincinin sonucunda ne mutlu ki bugün hala ayaktadır.
“Ciddi bir riskle karşı karşıya”
Ayasofya, İstanbul’un ve Türkiye gibi eşine az rastlanır bir kültürel çeşitliliğe sahip bu coğrafyanın mimari olduğu kadar sanatsal değeriyle de dünya çapındaki en önemli yapılardan biridir. Ancak ülkeler ve dinler arası dostluğun simgesi olarak UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde de yer alan Ayasofya’nın hukuki statüsüne ve kullanımına ilişkin alınan son karar hem yapının politik konumunu hem de korunmasını ve restorasyonunu ciddi bir riskle karşı karşıya bırakmaktadır.
Bu nedenle Ayasofya’nın, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2729 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yönetiminin Kültür ve Turizm Bakanlığından alınarak Diyanet İşleri Başkanlığına devredilmesini ve Danıştay’ın 2020/2595 numaralı kararı ile müze statüsünden çıkarılmasını üzüntüyle ve endişeyle karşılıyoruz. Kültürel mirası belirli bir ideolojinin egemenliğine sokmaya çalışarak telafisi mümkün olmayan bir hasara uğratacağına inandığımız bu kararın ivedilikle tersine çevrilmesini ve Ayasofya’nın yeniden müze haline getirilmesini talep ediyoruz.
Kamuoyuna bildirimizdir.
AICA INTERNATIONAL / AICA TURKEY