Goethe-Institut Ankara, Atatürk Bulvarı’nda uzun yıllardır faaliyetlerini sürdürdüğü binanın yan cephesindeki camekânı bir sergileme alanı olarak kullanmaya başladı. Karanfil Sokağı’nı Atatürk Bulvarı’na bağlayan ve sadece yayalara açık bir geçit görevi gören Bilge Sokak’taki Galeri Vitrin, günün herhangi bir saatinde bu yolu kullanan Ankaralıları sürpriz sergilerle karşılamayı amaçlayan alternatif bir sanat mekânı ve bugünlerde “Erdal Ateş: Modus Operandi Üçlemesi” sergisine ev sahipliği yapıyor.
Galeri Vitrin, Erdal Ateş’in Modus Operandi başlığı altında hazırladığı ve Harman Şaner Çakmak‘ın küratörlüğünü yaptığı üçleme sergisi ile açıldı. Üçlemenin son bölümünü oluşturan enstalasyon, 31 Mart tarihine kadar sergilenecek.
Çocukluk hatıraları, coğrafyanın gelenekleri gibi yaşanmışlıklar, hislerin üzerine ikinci bir katman örtmekte. Modus Operandi, bu duygusal hafızanın etrafında evriliyor. Üçlemenin sonunu oluşturan enstalasyonun merkezinde yün yer alıyor. Bir canlıdan ayrılmış bu ölü malzemeyi derinlemesine incelemesi, sanatçıyı hayati sorulara götürüyor.
“İki yıl önce köydeki otlağa gittim. Bir köylünün koyun sürüsü vardı. Koyunları, kuzuları tuttum tek tek sevdim, okşadım. O gün parmaklarım, ayalarım bu hayvanların yünlerindeki elektrikleri çekmişti sanki. Yünlerin incecik titreşimleri vardı ellerimden kollarıma doğru ve buradan da vücuduma yayılan. Ta kulağıma dek. Bunlar, yıllardır çınlayan kulağımdaki sesleri, başka bir ses yığınına dönüştürüyordu.” -Erdal Ateş
Üçlemenin ilk bölümü Erdal Ateş’in yıllar önce çok katmanlı eski duvarlardan etkilenerek başladığı
denemelerin serüvenine odaklanmıştı. Zorlu bir sürecin sonunda bulduğu ve elastik seramik olarak adlandırdığı malzeme ile yaptığı resimlerden oluşan bir kompozisyon ve aynı malzemeyle oluşturduğu yerleştirme vitrinde izleyiciyle buluşmuştu.
Ateş, ikinci bölümde bir kez daha gündelik olan ile sanat arasındaki derin ilişkiyi incelemişti. Kurutulmuş biberlerden oluşan bir enstalasyon, sanatçının çocukluğunda tanık olduğu bir gelenekten biriken izlenimlerini süzerek bizi varoluşsal sorularla yüzleştirmişti.