Tomtom Gardens Tophane’de başlattığı ve planladığı projeleriyle hayata yakın durmak istiyor.

Yine galerilerin, floresan ışıklarının, beyaz duvarların dışında bir yere çıktım: Tomtom Calling. Çok da güzel oldu. En son Atalay Yavuz’un işleri bir bakkalda, Halil Altındere’nin video prömiyeri ise bir kundura fabrikasında sergilenmişti. Şimdi de yıkık dökük çıplak bir binadayız. Mekan uzun yıllar önce boşaltılmış, şimdi de neredeyse bir harabeye dönüşmüş. Her ne kadar bir şekilde yok edilse de tavanlarındaki kabartmaları görebilirsiniz yalnız dikkatlice bakmanız gerekecek. 

 

Bu serginin temelini atan ise mahallede hayata geçen yeni bir proje Tomtom Gardens. Tophane’nin tasarım dükkanlarıyla, sokak sanatıyla, galerileriyle, mimarisiyle bir sanat merkezi olduğunun bilincindeler. Bu sebeple Tomtom Gardens yapacakları her projede sanata yakın  durmak istiyor. Daire Galeri, PG Art ve Mixer de bunun bünyesinde bir araya geliyor. Hatta bununla da kalmayıp daha önce birlikte çalıştıkları sanatçıları da bir araya getiriyor.

 

Semtle doğrudan ilişki içinde olan bu üç galeri bir bakıma artık Tophane’nin yerlileri sayılır. Bu sebeple tarihi dokusunu kaybetmemiş bu binada birçok sanatçının işlerini görmemizi sağlayan bu üç galeriye teşekkürü borç bilirim.

 

Sergi öncesi “Bu sergi de neyin nesi, nasıl bir araya geldiler, fikir nerden çıktı” gibi sorularıma cevap ararken konuşma fırsatı bulduğum Mixer’in direktörü Bengü Gün sergi fikrini ve amaçlarını şöyle dile getirdi: "Öncelikle mekanın ve bölgenin ön plana çıktığı güzel bir sürece adım atmış olduk. Galeriler olarak işbirliği içerisinde olmanın ve sanatçılarımızı bu tarz projelerle bir araya getirmemizin önemli olduğunu düşünüyoruz. Özellikle de bazı köklü galerilerin kapanmaya başladığı bu dönemde bu birlikteliğin ayrıca önemli olduğu kanısındayız. Amacımız Tophane’nin sanatsal örgüsünü buraya gelecek ziyaretçilerle paylaşmak ve birlikte çalıştığımız sanatçıların işlerinin de bu dokunun bir parçası olduğunu göstermek.”

 

Şimdi amaçlarından, sergi fikrinden bir adım uzaklaşıp sergideki işlere gelecek olursam:

 

"Sergiye gidiyorum" algısıyla gitsem bile oradaki işlerden çok önce mekan ilginizi çekiyor. Sonra tavandaki kocaman delikleriyle, kirli duvarlarıyla, kırık pencereleriyle harabeye dönmüş bu çıplak mekanın sergilenen işlerle nasıl bütünleştiğini, nasıl yeni bir kimlik kazandığını yavaş yavaş fark ediyorsunuz.

 

Buğra Erol, Cemre Yeşil,  Kerem Ozan Bayraktar, Tuğçe Çubukoğlu, Kemal Tufan, Sırma Doruk, Elçin Ekinci, Sibel Horada, Berkay Buğdanoğlu gibi isimlerin 30’u aşkın eserlerini göreceksiniz Tomtom Calling’de.

 

Bengü, buradaki sanatçıların nasıl bir araya geldiğini ve işlerinden ise şöyle bahsediyor: “Bu sergide yer alan sanatçılar uzun süredir bahsi geçen üç galeri ile çalışıyor. Sanat ve mekan arasındaki doğrudan ilişki göz önünde  bulundurulursa, sanatçıların sanat pratiklerinin Tophane’den bolca etkilendiğinin altını çizmek gerek. Burada yaşayan, yaşamasa da sergilere katılan sanatçılar semtle organik bir bağ kuruyor, bundan daha doğrudan bir ilişki formu düşünemiyoruz bile açıkçası.”

 

Sergide göreceğiniz tuval, fotoğraf, video, yerleştirme, heykel gibi farklı medyumlar, dinamik bir hava yaratmak için mekanla uyumlu hale getirilmiş ya da eserler bu sebeple dikkatlice seçilmiş.

 

Serginin öyle uzunca bir süresi yok 1 Kasım’a kadar açık o yüzden bir an önce gitmenizde fayda var. Tophane’yibir de onlara ilham veren, mahallenin bir şekilde parçası haline gelmiş sanatçıların gözünden görün.

Daha fazla yazı yok
2024-03-28 18:30:49