Brezilyalı grafiti sanatçısı Paulo Consentino, ülkesinden çıktığı duvar yolculuğunda İstanbul’a gelmeden önce Berlin’deydi. İstanbul’da ise Urban kafenin Kartal sokaktaki duvarını seçti. Özgürlüğümüz her kısıtlandığında bakarak nefes aldığımız bizim duvar’ı yani. Ali İsmail Korkmaz’ı Berkin Elvan’ıyla… 

Paulo Consentino, resim yaparken bir yandan da elindeki beze bakıyor. Elini silmek için kullandığını düşündüysem de öyle değil. Bu duvara ne yapacağının eskizi. Bir eşarp. Mesajı olan bir eşarp. Zemzem design tarafından yaklaşık bir yıl önce grafiti sanatçısı Consentino’ya sipariş edilmiş bir eşarp. Zemzem design bundan önce de Türkiye’den bir kaligrafla çalışmış.

Consentino, eşarp için ürettiği desenini duvara aktarırken ona bir de minaresi bol bir İstanbul silüeti ekliyor. Bir eşarp deseninden yola çıkarak yaptığı duvar resmi, konstruktivist bir tavrı akla getiriyor. Rodçenko’nun eşi Varvara Stepavano’nun tuval resmini reddederek ürettiği nice kumaş tasarımını, kıyafetini bir bakıma giyilebilir resimlerini.

"Yaptığımın açıkcası konstruktivist bir tavır olup olmadığını düşünmedim. Şimdi düşünmeye başladım. Ama yaptığınız bir resmin eşarp ya da duvar resmi olarak herkese ulaşması iyi bir fikir. Bu sanatın amacı da olabilir pekala…" diyor Consentino.

İstanbul’daki duvar sanatından da etkilendiğini pek çok grafiti sanatçısının işlerini takip ettiğini ekleyerek…

Consentino, duvar yolculuğunda çeşitli şehirlerde duruyor. En fazla on günde dev resmini tamamlıyor. Bu süre içinde duvarın yer aldığı muhitte arkadaşlar ediniyor. Onlarla dayanışıyor. Bazıları resmine yardım bile ediyor.

Bu tamamen "kolektif bir sanat yapma biçimi" ona göre.

"İdeal olan da bu. Galeri gibi kurumlarla çalıştığın zaman işine yabancılaşıyorsun.

Sokakta çalıştığın zaman ise aşık oluyorsun."

Sanatçı, uzun zaman önce galerilerle çalışmayı bırakmış.

Hayatını sipariş duvar resimleri yaparak kazanıyor.

Barcelona yolcusu bundan sonra.

Ona hemen Katalan ressam Miro’nun kaybolan duvar resmini hatırlatıyorum: El Segador nam-i diğer El Campesino Calatan En Rebeldia. İsyan eden köylü ismiyle de bilinen 1.8 metrelik duvar resmini Miro, 1937 yılında Paris Uluslararası sergisinde Almanya’nın yanında yer alan İspanya pavyonu için yapar. Açık olarak komünizm vurgusu yaptığı tek politik işi sayılabilecek 6 panelden oluşan resmin yanında Picasso da Guernica’yı sergiler hatta.

Miro tarafından İspanya hükümetine bağışlanan 6 ayrı panelden oluşan duvar resminden, Paris’ten Valencia Güzel Sanatlar bakanlığına doğru yola çıktıktan sonra bir daha haber alınamaz.

Kaybolduğu ya da özellikle yok edildiğiyle ilgili ortada hala bir kanıt yok.

Paulo Consentino’ya göre bu olay o zamanlar için bir trajedi çünkü iletişim bugünkü gibi değil. Bugün o resimden kalan siyah beyaz bir fotoğraf fakat bugün duvarlara yaptığımız her neyse instagram, facebook, whats app gibi fenomen iletişim kanallarıyla sonsuza kadar yaşayacak:

"Duvar yıkılır. Üzerine yeni resimler yapılır. Hiçbir önemi yok. Yapılanlar yaşıyor. Görülüyor. Dolaşıyor. O yüzden sokak sanatı, duvar resmi hiç olmadığı kadar kalıcı ve o yüzden de hiç olmadığı kadar görünürlük kazandı."

Pera müzesindeki grafiti sergisini gezen Brezilyalı ressam, "müzeler uzun zamandır grafitiyi bir kategori olarak kabul ettiler. Çünkü sonuçta insanoğlunun ayaklanır ayaklanmaz yaptığı en eski resim duvar resmi. Resim sanatı o yüzden ölmez. Bir aşktır. Ve ihtiyaçtır. Aşıkı çoktur. Ölemez." diyor ve bugün akşama bitecek duvar resmini yapmaya koyuluyor.

Duvar resmi için adres Kartal sokak Urban Kafe önü.

 

 

 

 

 

Daha fazla yazı yok
2024-03-19 07:08:08