Uzun zamandır merak içinde beklediğimiz basın toplantısı saatler önce gerçekleşti. Ali Kazma, Türkiye pavyonuna yepyeni bir seriyle katılıyor. Emre Baykal, neden Ali Kazma’yı seçtiğini açıklıyor…
55. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nda, Ali Kazma’nın Rezistans başlıklı yeni video serisi gösterilecek. Emre Baykal’ın küratörlüğünde gerçekleştirilecek Türkiye Pavyonu, bu yıl da Venedik Bienali’nin ana mekanı olan Arsenale’in Artigliere binasında yer alacak. Merakla beklenen basın toplantısında önce söz, İKSV Genel Müdürü Görgün Taner’indi. Onu, 2011 ve 2013 yıllarında Türkiye Pavyonu’nun sponsorluğunu üstlenen Fiat adına TOFAŞ CEO’su Kamil Başaran takip etti.
Daha sonra sözü alan küratör Emre Baykal, Ali Kazma’nın işlerinden önce neden Ali Kazma’yla çalışmayı seçtiğini şöyle açıkladı:
"Venedik Bienali çağdaş sanat alanında hala dünyanın en önemli uluslararası platformlarından biri olarak kabul görüyor. Bu platformda hangi sanatçıların çalışmalarının sergileneceği küratörlerin sorumluluğunda. Ben bu bienale davet edildiğimde daha önceki küratörlerin de hissetmiş olduğu gibi kendimi ağır bir sorumluluk altında hissettim. Açıkçası bu görev bana ilk teklif edildiğinde katılımı geniş tutmanın, belki birden fazla sanatçıyla çalışmanın daha kapsayıcı ve daha demokratik bir yaklaşım olacağını düşünmüştüm. Ama Venedik Bienali’nin boyutunu ve bu büyüklüğü gereği hızlı akışını düşündükten sonra daha konsantre bir kurgu içerisinde, tek bir sanatçıyla çalışma fikri bana daha doğru geldi. Benim, anlamlı olabilecek birçok seçenek arasında Ali Kazma ile çalışmayı tercih etme sebebim, işlerini ta en başından beri çok yakından takip ediyor olmam ve birçok sergide beraber çalışmamız. Ama belki de en önemlisi ona olan inancımı her zaman canlı tutan, kesintisiz ve istikrarlı üretimini sürdürüyor olması.”
Emre Baykal’ın ardından söz Ali Kazma’daydı.
Sanatçı, Rezistans serisinde, insanın toplumsal, kültürel, fiziksel ve genetik kodlarını kırarak bedene yaptığı müdahaleleri, onu hem inşa hem de kontrol eden süreçlere odaklandığını ifade eti.
“Günümüz dünyası karanlığa tahammülü olmayan bir dünya. Bunun geldiği noktada her şeyin deşifre olması gerekiyor, hiçbir şeyin karanlıkta kalmaması gerekiyor; ilerleme ve teknoloji her şeyi çözecek. Miş gibi yapan bir kültürden bahsediyoruz: Karanlığın kabul görmediği, ölümün yokmuş gibi davranıldığı dünyada, esasında bu karanlık olmadan anlamlı bir iletişimin hiçbirimiz arasında kurulamayacağını, hiçbir sanat işinin oluşamayacağını, hiçbir anlamlı birey ve bu bireyler arasında anlamlı bir iletişimin olamayacağını düşünüyorum.
Burada neden beden ve neden Rezistans? Esasında bütün bu mış gibi yaptığımız dünyada bedenimiz bütün karanlığı içinde barındırıyor. Hiçbir şekilde cevaplamaya çalışmayacağım fakat benim de ilgimi çeken soru şu:
Kültürler karanlıktan neden korkuyor? Karanlıkta kontrol edilemeyen bir güç olabilir; gözümüzden kaçan, bilinmeyen direnç noktaları olabilir. Acaba beden de bu direnç noktalarından biri olabilir mi?
Bedenin kendi bilinmezliği, kendi esrarı, kendi bilinmezliği."
Ali Kazma, yeni serisi için Paris’te bir film seti, Sakarya’da bir hapishane, İstanbul’da bir okul ve ameliyathane, Berlin’de robot üretim ve deneylerinin yapıldığı bir üniversite, Lozan’da bir tıbbi araştırma laboratuvarı, Londra’da bir dövme stüdyosu ve New York’ta bir tiyatro salonunda çekim yapmış.
55. Venedik Bienali’nde yer alacak Türkiye Pavyonu, 30 Mayıs Perşembe günü gerçekleştirilecek açılışın ardından 1 Haziran Cumartesi günü sanatseverlerin ziyaretine açılacak ve 24 Kasım’a kadar gezilebilecek.