A password will be e-mailed to you.

Sanatında evrim, doğa ve zoolojiye yer veren C.M. Kösemen’in ‘Kutsal Sığınak’ isimli sergisi Empire Project işbirliğiyle Space Debris Art’ta açıldı.

Galeriye girer girmez karşıma iki göz, bu gözlerden bağımsız adeta güneşle deniz arasında durduğu için kendini tanımlayamamış, yüzü sadece iki büyük yuvarlaktan oluşan, elleri korku filmlerinde gördüğümüz yaratıkların ellerini andıran bir yaratığın tasviri çıkıyor.

Dreams of Carthage’, bir timsahı andırırken kafa bölgesinde bir plağı, ağız kısmında bir piponun sapına sahip.

Dreams of Carthage, tahta üzerine akrilik, 44x32cm

Bu canlının yaşadığı evren. alevler içindeki kökü olmayan yapraklardan ve çiçeklerden oluşuyor. Gerçeküstü bir evrende yaşayan gerçeküstü canlı, can havliyle karşısındaki canlıyı avlamaya çalışıyor gibi resmedilmiş.

Aynı durum ‘Hantaris’ adlı çalışması için de geçerli. Bacakları normal bir insanın bacaklarıyken kuyruk kısmı kırlangıç kuşlarını, ağzından çıkan iğne, kılıç balığının ağız kısmını, kafa kısmı 1946 yılında yapılmış gece avcı uçağının burnunu andırıyor.

Hantaris, mukavva üzerine akrilik, 88x69cm

Sanatçı, çalışmalarını “doğaçlama ve plansız bir güzellik arayışı” olarak tanımlıyor. Öte yandan hayvanlara yakınlığıyla ilgili “Küçüklükten beri taşları kaldırıp altında böcek, yılan, kertenkele arardım. Bunların sanatımda etkisi çok fazla” diyor.

Sergide 2015 yılına ait küçük boyutta bir tahtanın üzerine sanatçının kendi tarzında yapmış olduğu ‘Saurastera’ adlı çalışması bulunuyor. Tahtayı Beşiktaş’ta yıkılmış bir köşkün bahçesinde bulduğunu belirten sanatçı, bu çalışmasıyla ilgili ‘‘Benim bulunmuş nesnelerle iş yapma gibi bir iddiam yok, ‘bu tahtanın üzerine resim yapsam ne güzel olur’ diye düşünerek yaptığım bir çalışma bu’’ diyor.

Üretim sürecinde de Max Ernst’ten etkilendiği söyleyen sanatçının bu çalışması, Ernst’e ait ‘Men Shall Know Nothnig of This’ adlı çalışmadan izler taşıyor.

Saurastera, tahta üzerine akrilik boya, 36x20cm

Bitkiler gibi kendiliğinden büyüyen evler

Kösemen, sergiye ismini veren ‘Kutsal Sığınaklar’ kavramını, ‘organik evler’ kavramıyla tanımlıyor. Bu seri sanatçının 3 yıldan beri bahar ve yaz aylarında çıktığı seyahatler sırasında eskiz defterine yaptığı çizimlerden oluşuyor. Bu eskizlerde C.M. Kösemen bitkilerin formlarını, şehirde karşılaştığımız binaların formlarıyla birleştirmiş. Çıkış noktası ise kentsel dönüşüm, duyulan matkap, çekiç, vinç sesleri. Bu seslerden yola çıkarak şöyle bir soru soruyor:

‘‘Evler de bitkiler gibi kendiliğinden büyüse nasıl olurdu?’’

C.M. Kösemen ‘Organik Evler’ serisinin önünde

Distopik mekanlar

Sergideki farklı türde tanımlanamayan varlıkların, nereye ait olduklarını bilmeden ütopik mekanlarda yaşıyor olmaları bana Black Mirror ve Electric Dreams dizilerindeki bazı mekanları anımsatıyor. Öte yandan acaba Vesely’nin ‘Sürrealizm. Mit ve Modernite’ isimli yazısında Max Ernst için yazdıkları C.M.Kösemen için geçerli olabilir mi?

‘‘Max Ernst’ün vizyonunda evren giderek insanların, hayvanların, bitkilerin ve minerallerin ortak asli maddesine dönüşür.”

Peki ya Kösemen’in vizyonunda?

Bu soruların cevaplarını bulmak için C.M. Kösemen’in sergisi mutlaka görülmeli. Sergi 17 Şubat’a kadar Space Debris Art’ta.

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 10:28:40