A password will be e-mailed to you.

Avrupa Komisyonu ve UNESCO desteği ile uygulanan Fener Balat Rehabilitasyon Projesi eksikliklere, yaşanan politik sorunlara, kötü yönetilmesine rağmen önemli bir örnek oluşturuyor. 

 

1996 Habitat Konferansı sonrası İstanbul’da bir pilot uygulamanın gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı. Yanıbaşımızdaki bu örneğin bugün, kentsel dönüşümün tartışıldığı bir aşamada unutulması, üzerinden ıslak bir süngerle geçilmesi manidar.

Bugün yeni yasa ile kentsel dönüşüm uygulamalarına baktığımızda hala aynı soruya cevap aramakta olduğumuzu düşünürsek, bu unutkanlığın nedenlerini sorgulamamız gerekiyor.

Bu proje 1996 Habitat Konferansı sonrası İstanbul’da Avrupa Komisyonu ve UNESCO desteği ile başlatılan ilk kentsel iyileştirme (rehabilitasyon) çalışması.

Sivil kuruluşların da desteği ile, ama özellikle bir kaç yöneticinin girişimi (Yves Doges, Fransa-Minja Yang, UNESCO) ile ilk adımları atılan projede uygulanan yöntem önemli bir örnek oluşturuyor.

Bu projede kamu yerleşim alanını spekülasyona açmak yerine, bölgede yaşayan insanların ihtiyaçlarını, isteklerini ve imkanlarını dikkate aldı. Birinci aşamada bağımsız kuruluşlarla işbirliği yapıldı. İkinci aşamada uzmanlık kuruluşlarından yarışma ile ve süreç olarak hizmet alındı. Yerel büro ile halkın katılımı ve şeffaflık içinde projeler nihayetlendikten sonra, yani son aşamada müteahhitler devreye girdi. Burada Avrupa Komisyonu, sözleşme gereği 7 milyon Euro bir hibe yapmayı kabul etti. Bu uygulamada yerinden edilme olmadı ve semt sakinleri yaşamlarını sürdürmeye devam ettiler.

Karşılaştırmalı olarak bakarsak, aynı süreç içinde Süleymaniye’de ise Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı bir şirket olan Kiptaş’ın zorlaması ile birlikte hızlı bir el değiştirme olurken, ikincisinde (Fener-Balat) satışlar hibe şartlarına bağlı olarak engellendi. Avrupa Komisyonu uygulaması birinci aşamada kar amacı gütmeyen kuruluşlarla programın geliştirilmesini, ikinci aşamada proje hizmetinin uzman kuruluşlar konsorsiyumlarının yarışması ile elde edilmesini ve semtte bir proje ekibinin/bürosunun çalışmasını hedefledi. Son aşamada inşaat işleri için ihaleler yapıldı. Ayrıca bütçeden semtte bir STK merkezinin kurulması için pay ayrıldı ve proje aynı zamanda fiziksel çevrenin iyileştirilmesi yanında bölge halkının yaşam koşullarında da bir iyileştirme hedeflendi. Ancak proje çeşitli engellemelerle karşılaştı ve sürdürülebilir olamadı. Çünkü bu tür bir katılımcı yönetim deneyimi siyasetin misyonu ile çelişti. Bu yüzden bir pilot çalışma olarak dikkate alınmadı ve adaylık sürecinde Avrupa Kültür Başkenti programı içinde yer almasına rağmen yerel nüfusun yerinden edilmesine yol açan Sulukule projesi gibi örneklere taşınamadı.

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 17:30:11