Türkiye futbol tarihinden iki önemli file bekçisinin hikâyesi: Sinan Alağaç ve Osman Uçaner
Soldaki ilk fotoğraf, 1967 ya da 1968 yılında Eskişehir’de, mahallelerin henüz binalarla işgal edilmediği günlerde çekilmiş.Çocuklar o zamanlar bahçelerde, arsalarda, tek tük arabaların geçtiği sokaklarda doyasıya futbol oynuyor. Bu da bir mahalle takımı. Elinde topu tutan çocuk ise ismini her duyduğumuzda yüreğimizin sızladığı Sinan Alağaç…
24 Kasım 1985’te futbolumuz Bolu’dan gelen acı bir haberle sarsıldı. Eskişehirspor’un genç ve başarılı kalecisi Sinan Alağaç henüz 25 yaşında iken takımının Abant’taki kampında antrenmanda geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti.
Sinan Alağaç, futboldan önce atletizm ve hentbol da oynamıştı. Anadolu Üniversitesi Maden Fakültesi’nde yüksek öğrenimini tamamlayıp 1982 yılında maden mühendis 1983’te de yüksek lisansını yaparak yüksek maden mühendisi olarak üniversiteden mezun oldu. Tüm bunları yaparken futbolda da yıldızı giderek parlıyordu. Eskişehirspor’da sergilediği performansla Ümit Milli Takım’a yükseldi. Daha sonra A Milli Takım’a çağırıldı. Kaleye geçemedi belki ama iki maçta kadroda yer buldu. Ne var ki kalbi onunu bu hızına yetişemedi ve genç yaşta aramızdan ayrıldı. Sinan Alağaç, kısa ömrüne birçok şey sığdırdı. Futbolu çok sevdi. Sinan, iyi bir sporcu olmanın yanı sıra iyi bir öğrenci, iyi bir dost aynı zamanda okuyan, kendini sürekli geliştirmeye gayret eden bir insan olarak iz bıraktı. O, bugün bile birçokları tarafından hatırlanıyor. İsmi Eskişehir’de adı verilen bir ilköğretim okulu ve park ile yaşıyor. Eskişehirspor’da file bekçiliği yapan yeğeni Sinan Ören ise Sinan Alağaç’ın genç yaşta bırakmak zorunda kaldığı kaleyi devralmak üzere sırasını bekliyor.
Kaleci Osman Uçaner, 1964 yılında Galatasaray’dan Bursaspor’a transfer oldu ve 1978 yılına kadar yeşil-beyazlı takımda kaldı. Performansıyla kulüp tarihinin unutulmaz isimleri arasına girdi, 2.Lig şampiyonluğu gördü. Rasim Kara ise 1972 yılında Uşakspor’dan Bursaspor’a geldi. Genç Rasim zaman zaman şans bulsa da uzun süre Osman’ın yedeği olarak kulübede oturdu. Bu ikili sporun doğasında var olan rekabeti yaşadılar ama hiçbir zaman sen-ben kavgasına girmeden, güçlü bir dostluk kurarak kariyerlerini sürdürdüler.1974 yılında futbol tarihimizde eşi benzeri görülmeyen bir vaka yaşandı. Osman yaz tatili için memleketi Kıbrıs’a gitmişi. O sırada Kıbrıs Barış Harekatı gerçekleşti ve Osman Uçaner esir düştü. Bursasporlular uzun süre kendisinden haber alamadı. Futbol mevsimi başladığında Osman hala dönememişti ve kale artık Rasim’indi. Genç Rasim devraldığı bayrağı başarıyla taşıdı. 1974-75 sezonunda Bursaspor’un Kupa Galipleri Kupası’nda çeyrek final oynamasında katkısı büyüktü. A Milli Takım’a seçildi.
Osman sezon ortasında esaretten kurtulup Bursa’ya döndü ama Rasim başarılı performansıyla kaleyi kapmıştı. Rolleri değişse de dostlukları bozulmadı ve güçlenerek devam etti. Rasim 1976 yılında Beşiktaş’a transfer oldu. Osman ise Bursa’da kalıp yeniden birinci kaleci konumuna geldi. Rasim Kara Beşiktaş’ta da başarılı çizgisini sürdürdü. Siyah-beyazlı takımın kaptanlığını yaptı, 15 yıl aradan sonra şampiyonluk yaşayan kadrosunda yer aldı. Futbolu bıraktıktan sonra antrenörlüğe başladı. Fatih Terim ile birlikte Milli Takımı tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası’nda taşıdı. Beşiktaş’ta, formasını giydiği Bursaspor’da çeşitli Süper Lig ve 1.Lig takımlarında, Kanada ve Azerbaycan’da çalıştı. Ülkemizin en saygın futbol adamları arasındaki yerini aldı Halen Türkiye Futbol Federasyonu’nda eğitim dairesinde görev yapıyor. Osman ise futbolu bıraktıktan sonra Kıbrıs’a döndü. Kısa bir süre antrenörlük yaptı sonrasında ticaret hayatına atıldı. Rasim Kara geçtiğimiz yaz, görev icabı Kıbrıs’a gitti. İlk işi dostu Osman Uçaner’i bulmak oldu. İkili bir araya gelince bol bol eski günleri yâd etti ve göreceğiniz fotoğrafı çektirdi. Ne savaş, ne forma mücadelesi, ne aradan geçen uzun yıllar aralarına girememişti.
Not: Sinan Alağaç kimi kaynaklarda Sinan Alaağaç olarak yazılmakta.
