A password will be e-mailed to you.

 

The Guardian gazetesi anlamlı bir soruşturmaya öncülük etti. ‘İnsanlar daha güvenli tercihler yapıyorlar” başlığı altında altı öncü sanatçıya bugünün underground müziği üzerine ne düşündükleri sordu. Özlem Akarsu’nun çevirisiyle yayımlıyoruz.

 

Thurstoon Moore, The Black Madonna ve diğer underground müzisyenler sahnenin nasıl değişmekte olduğunu ve kuantum fiziğinin neden bugünün avangardının gerçek adresi olduğunu tartıştı.

The Black Madonna

The Black Madonna, DJ ve prodüktör: “Nostaljinin altın varaklarıyla parlatılmış birçok şey aslında gerçekten dandik”

Çılgınca bir çığlığı ilk kez Big Audio Dynamite’in bir kaydında işittim ve ardından onları televizyonda gördüm. Çılgınca bir çığlığı ikinci kez Amerika’da işittim, kelimenin tam anlamıyla kaldığım yerin camından sarkıyordum. Ve işte tam da buydu, geçmişe gittim. Hayal meyal lise yıllarımı hatırladım. İçine girebileceğim başka bir dünya olduğunu anladığım anda çığlıklar atarak çalışmaktan vazgeçtim.

1991’de doğumu sırasında dans undergroundunun içindeydim. Elimizde bir yol haritası yoktu. Şimdi onu olduğundan daha iyi bir şeye bağlamak çok kolay, nostaljinin altın varaklarıyla parlatılmış bir çok şey aslında gerçekten dandik. Bu etrafımdaki kadınlar ücretlerini alamazken gülümsemek ve eğilip bükülmek anlamına geliyor. Bastırılmış bir sürü ses var. Ecstasy içen bin tane ergen kız çocuğundan bahsederseniz “partinin ahengini bozarsınız” olayı vardı.

Dans müziği bugün farklı. Bir zamanlar yalnızca bütünüyle kayıp bir özfarkındalığınız olabilirdi. Şimdi, her ne olursa olsun, en azından içinde tarihe önemsiz bir gönderme bulunuyor. Bugün bu aynı zamanda çok daha büyük ve oldukça kamusal yerlerde de çalıyorum. Polisler bizim ne yaptığımızı izliyor –burada şeffaflık var ve hiç şüphesiz bunun içinde birşeyler kayboluyor. Bunu söyler söylememe rağmen, hala dans müziği eyleminin, savaş eylemlerine ve şiddet eylemlerine karşı temel bir karşıtlık içinde olduğuna inanıyorum. Bu dünyada insanların boktanlıklarıyla uğraşmaktan çok daha kötüsünü yapabilirsin ve birbirlerini öldürmek yerine dans eden insanlara sahip olabilirsin.

Thurston Moore Fotoğraf: Osman Kaytazoğlu

Thurston Moore (gitarcı ve Sonic Youth’un kurucularından): “Burada anaakım ile oyunbaz bir diyalog geliştirilebilir.” 

Bir tür olarak Underground müzik ticari hırslardan farklı olarak sanatçıları özgün ve modern sanatçılar olarak ayırt etmenin bir yoludur. Underground müziği ilk olarak 1960’larda International Times, OZ, Rolling Stone vb underground basınıyla bağlantılı olarak işittik. Underground basın kapitalizme, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe ve özellikle Vietnam savaşının dehşetlerine karşı çıkıyordu. Underground müzik de aynısını yaptı her ne kadar çıkar çatışmalarına neredeyse hiç değinmese de. “Underground” olarak bilinen pek çok sanatçı EMI, Warner Bros ve Atlantik gibi anaakım şirketlerden plak çıkardı ve görünüşte yasaklandılar ve potansiyel olarak daha önceki, daha az ilerici nesiller boyu süregelen toplumsal gelenekler tarafından sansürlendiler. Bütünüyle ifade özgürlüğü isteyen sanatçılar da ya plaklarını kendileri çıkarıyorlar ya da kendileri gibi düşünen ve bağımsız plak markalarıyla çalışıyorlardı.

Underground müziğin çerçevesi içinde çalışan herhangi birini lanetlemek için “ruhunu sattı” deyimi kullanılıyordu- yönetim ve terfi bölümlerinin doğruluğunu sorguladığı öz kimliklerinin yerine kayda değer miktarda parayı ve rekabetçi ortamın içinden sıyrılıp ünlenme vaadini koyanlar. Gerçek underground müzik bu tür boş ve değersiz şeylere ihtiyaç duymaz ve bu biçimde ayakta kalır.

Çağdaş sanatçılar tarihin ayrıcalıklarına sahiptirler –hangi müzik prodüksiyonu bağlamında çalışıyor olurlarsa olsunlar, ister bütünüyle bağımsız ister anaakım yapılanma ile pazarlık halinde olursa olsun, “ruhunu satmadan” varolması bütünüyle mümkün. Grubuma underground müziğin sembolü olması için Sonic Youth adını koydum. Burada anaakım ile oyunbaz bir diyalog geliştirilebilir. Fikir geniş kapsamlı olmalı ama kararlılıkla faşizme karşı, cinsiyetçilik karşıtı, ırkçılık karşıtı, savaş karşıtı,şiddet karşıtı, nükleer enerji karşıtı, silah karşıtı ve insanlığının yıkımının egemen demogoglarının mevcut foseptikleri tarafından kişiselleştirilmiş herşeye karşı olmalı.

Penny Rimbaud (Crass’in kurucularından): ” Eğer yeni avangardı okumak istiyorsanız, kuantum fiziğini okuyun –bilim insanları farklı türden sanatçılardır.”

Avangard asıl olarak dünyayı değiştirmekle ilgilidir. Böyle olmak zorundadır, aksi takdirde avangard yaşayamaz. Ama ben daima bir parça iki yüzlü olan underground ve alternatif gibi terimleri de düşünürüm. Bunlar ıvır zıvırı bir kenara itmenin bir yoludur. Punk alanında kesinlikle bu oldu, Clash ve Sex Pistols’da yaşandığı biçimde açıkça ticari müzik yaparken ardından açıkça bu alanın dışında kalan ve onun bir parçası olmayan anarko-punk gibi bir müzik yapmaya başladıklarında olduğu gibi… Aslında, anarko-punk hareketinin yaratıcılarından biri olarak Crass en çok satanlar arasındaydı.

Crass rock’n’roll gösterişleriyle bezenmiş aktivistlerdi. Rock’n’roll’cuların gerçekten aktivist gösterişine sahip olmasını beklemeyiz –rock’n’roll yalnızca eğlence endüstrisinin bir parçasıdır. Çığlık 40 yıl önce olduğu gibi müziksel bir yolla atılmıyor gibi görünüyor –punk kuralsızlık için yeni standartlar yarattı, bunun ritminin çalınması oldukça güçtü. Ama insanlar hiçbirşey olmadığını düşünmek eğilimindeydi çünkü bunlar müziğin içinde olmuyordu. Kuantum fiziği içinde oluyordu. Eğer yeni avangardı okumak istiyorsanız, kuantum fiziğini okuyun –bilim insanları farklı türden sanatçılardır.

 

Holly Herndon

Holly Herndon (elektronik müzisyen):  “Müziğin artık radikal düşüncenin oluştuğu yer olduğuna emin değilim.”

90’larda underground sanatçılar yüzbinlerce plak satmayı başardılar ve kendi kendi yeten bir ekonomik güçleri vardı, dolayısıyla hiçbir taviz vermek zorunda kalmadan istedikleri her türlü müziği yapabiliyorlardı. Orta sınıf ücretine çalışan oldukça hazır ve nazır bir sanatçıya sahip olabilirsiniz, böylece marka ortaklıkları ya da benzeri ıvır zıvır hakkında kaygılanmanız gerekmez çünkü bu kamu tarafından finanse edilir. Ve bu aynı biçimde varolmaz. Durumun ekonomisi dramatik bir biçimde sıçrar, tıpkı yanmakta olan bir ev gibi.

Lisedeyken yeni fikirler için ve kimliğimin ne olabileceğini anlamak için müziğe başvururdum –ve bunun sıçramalar yaptığını düşünüyorum. Müziğin artık radikal düşüncenin oluştuğu yer olduğuna emin değilim. Ben siyasi kripto topluluklarla ilgileniyorum, toplumumuzu örgütleyen altyapıyı radikal bir şekilde değiştirmekle ilgilenen insanlarla. Müziğin içinde pek de rastlamadığım türden hazır ve nazır fikirler ve düşünce süreçleri.

Artık herşey belgeleniyor ve derhal kamuya mal ediliyor, dolayısıyla undergroundda olan insanların bir zamanlar yaptıkları gibi işleri berbat etme  ve deneyler yapma yeteneklerinin olmadığını hissediyorum çünkü insanlar üzerindeki incelemeler gerçekten çok erken bir aşamada başlar. Hayatım boyunca bazı vahşi gösterilerim oldu ama sürecimi ortaya çıkarabilmek için onlara ihtiyacım vardı, bu bana özgüydü. Daha güvenli tercihler yapan insanlar gördüm çünkü her açıdan izleniyorken başarısız olmak istemiyorlardı. Sonuçta elinize bu bebek kopyalar geçer, öyle ki herkes gerçekten nazik görünür ama herkes bir diğerinin kılığına girmektedir ve bu müzik toplumunun sağlığı için iyi bir şey değildir.

Mist

Mist (Rapçi): “Sosyal medya çok önemli bir rol oynuyor.”

Underground sahne asıl olarak sokaklardaki bir A&R sistemidir. Bu sistem anaakımın müzik hakkında birşeyler öğrenmesini sağlar. Underground sahnede yeteri kadar ses çıkardığınızda anaakım bu sesleri duymaya mahkumdur. Bu benim için ağızdan çıkan söz kadar işler –menajerim beni şarkılarımdan birini yeğenine göstererek karşıladı.

Birmingham’dan gelerek, Londra kapılarını çaldın, Londra radyo istasyonlarında çıkmaya çalışıyorsunuz, hatta Londra YouTube kanallarında, SBTV Birmingham dışında çıktığınız ilk kanal oluyor. Ondan sonra gerisi takip eder: Link Up TV, GRM Daily. Ve en sonunda BBC 1Xtra’da yayınlanan Fire in the Booth’a çıktığınızda artık pek de underground olmuyorsunuz –farkedilmeden biryere gitmem artık mümkün değildi.

Hızla büyüyen korsan radyoları dinlediğimi hatırlıyorum, bir sürü MC kariyerlerinden çok fazla bir şey elde edemediler. Şimdi internet platformları ve sosyal medya sayesinde müziğinizi dinlemeleri için insanlara sunmanız kolaylaştı. Ben yükselirken benimle birlikte bir sürü sosyal medya sitesi de yükseldi. Örneğin Instagram eskiden bu kadar çok kullanılmıyordu –ben kullanmaya başladığımda sadece fotoğraflar içindi. Sosyal medya çok önemli bir rol oynuyor. Prodüktör Banglez ile sosyal medya yoluyla karşılaştım. Eğer ona sahip olmasaydım, herhangi birimizin nasıl olup da bir diğeriyle bağlantı kuracağını bilmiyorum.

Dani Filth

Dani Filth ( Metal grubu Cradle of Filth’in lideri): ” Biz müzik yapmaya başladığımız zamanlarda, bir cep telefonu edinebilmek için Don Johnson olmak gerekiyordu…”

1991’de Cradle of Filth başladığı zamanlarda grunge’ın saldırısına uğradınız, bu saldırı metali gerçekten öldürdü. Metal bir parça yavan kaldı. Grunge anaakıma oldukça yerleşti,dolayısıyla heavy metali undergrounda düşürdü ve heavy metal çok daha uçlara savruldu. Biz müzik yapmaya başladığımız zamanlarda, bir cep telefonu edinebilmek için Don Johnson olmak gerekiyordu, dolayısıyla insanlar ev telefonları ve telefon kulübeleri yoluyla bağlantı kuruyorlardı. Ve bizim undergroundumuzda böyle çalışıyordu, ağızdan ağıza ve postada gidip gelen teypler aracılığıyla. El ilanları çok rağbetteydi. Posta aracılığıyla kalın bir zarf size ulaşırdı, bir teyp ve geri kalanı bir sonraki yazışmanızda kullanacağınız yaklaşık yüz tane el ilanı. Bu noktada ben sürekli olarak grubun fanzinlere dahil olmasını sağlamak için fanzin kapakları çiziyordum ya da yalnızca mektup arkadaşlarına ve dağıtımcılara mektuplar yazıyordum.

Eski bir rockçu gibi duyulmak istemiyorum, ama teknolojinin dolaysızlığı yüzünden insanların bir parça vefasız olduğunu düşünüyorum. Dikkatin kapsamı uzuyor. Metal fazlasıyla sadık kaldı, ama insanların herhangi bir gruba ya da herhangi bir şeye olan bağlılığının ne kadar güçlü olduğunu bilmiyorum.

Devilment adında başka bir grubum yok ve Suffolk’un müzik sahnesindeki yerel müzikten herkesle birlikte bu gruptayım. dolayısıyla bu tıpkı ayağınızı undergroundun sularına doğru bir adım geriye atmak gibi bir şey. Undergroundun oldukça değiştiğini umuyorum. Metal sahnesi çok kalabalıktı çünkü o zamanlar müzik yapmak da çok kolaydı –bir süre sonra herkesin tınısı aynı olmaya başladı. Binlerce ve binlerce grubunuz olduğunda ve bu 25 yıldır böyle sürdüğünde herşey tükenir. Özgünlük kaybolur.                                                                                                                                                                                        

 

 

Daha fazla yazı yok
2024-11-21 22:13:52