A password will be e-mailed to you.

16 Eylül – 4 Ekim 2024 tarihleri arasında Harun Farocki ve Antje Ehmann’ın birlikte geliştirdikleri “Labour in a Single Shot” projesi kapsamında gerçekleşen atölye ve devamında Pop-Up sergisi ilk defa Türkiye’de Ankara’da Harun Farocki’nin 10. ölüm yıldönümü adına Goethe Institut işbirliğinde YerMekan’da gerçekleştirildi.

Antje Ehmann’ın, Harun Farocki ile birlikte başlattığı “Labour in a Single Shot” projesi, emek ve iş gücünü tek bir kesintisiz planla belgeleyen yaklaşımıyla dikkat çekiyor. “Labour in a Single Shot,” iş gücünün somut ve soyut hallerini tek bir çerçevede sunarken, her bir coğrafyanın emek kültürünü, yerel estetiklerini ve sosyal yapılarını izleyiciye aktarıyor.

Ankara’da Hazel Kılınç ve Antje Ehmann’ın yürütücülüğünde gerçekleştirilen atölyenin çıktıları 4-5 Ekim tarihlerinde YerMekan’da bir Pop-Up sergisiyle izleyicilere sunuldu. Antje Ehmann ile bu projeyi tasarlarken hedefledikleri yaratıcı süreci, Farocki’nin projeye katkılarını ve bu belgesel sinema yaklaşımının ardında yatan sosyo-politik mesajları konuştuk. Atölye katılımcılarının projeye dahil olma süreçlerinin nasıl işlediğine dair detayların yanında, bu süreçte emeğin evrensel boyutları kadar bölgesel farklılıkların da projeye kattığı zenginlikleri dinliyoruz.

Sanatın ve belgesel sinemanın sınırlarını zorlayan, emeğin karmaşıklığını ve görünmeyen yönlerini keşfetme amacı taşıyan bu röportajda Ehmann ve Hazel, izleyiciyi sinematik bir gözle iş gücünün ardındaki hikayeye davet ediyor.

Sinem Pehlivan: Merhaba Antje ve Hazel. İlk soruma Antje Ehmann ile başlamak istiyorum. Antje, dilersen Harun Farocki ile yola çıkış hikayenizle başlayalım. “Labour in a Single Shot” projesi nasıl gerçeğe dönüştü? Harun Farocki ile çalışmak yaratıcı sürecinizi nasıl şekillendirdi? Projeyi birlikte geliştirirken hangi dinamikler ön plana çıktı?

Antje Ehmann: Harun ve ben “Labour in a Single Shot” konseptini bir tür hayal projesi olarak geliştirdik. Harun, Viyana’daki profesörlüğünden yeni emekli olmuştu ve bu, birlikte daha fazla vakit geçirmemiz için bize zaman kazandırdı; bu zamanı en iyi şekilde değerlendirmek istiyorduk. Dünyayı dolaşıp bu harika atölye projesini gerçekleştirme, sergiler yapma ve emek temalı kısa filmlerden oluşan bir arşiv oluşturma fikri bizi heyecanlandırdı. Goethe Enstitüsü ve her şehirdeki diğer kurumlarla olan harika iş birliği sayesinde, bu projeyi gerçekleştirmek mümkün oldu ve 2011-2014 yılları arasında dünya çapında 15 atölye düzenledik.

Harun ile olan “yaratıcı süreç” açıklık ve merak üzerine kuruluydu; bu, sürekli olarak araştırmaya, düşünmeye ve her şey hakkında konuşmaya yol açtı. Bu dinamikler, katılımcılarla yapılan atölyelerde de kendini gösterdi.

 

Sinem: Ankara’da Yermekân’da gerçekleşen “Labour in a Single Shot” Pop-Up sergisinde Hazel’in atölye eş  yürütücülüğünü yaptığını biliyoruz. Peki, Antje ile  Hazel’in yollarının nasıl kesiştiğini merak ediyoruz. Ayrıca Ankara’da bu serginin ortaya çıkış hikayesi nasıl bir potansiyel ya da gerilimler taşıyor?

 

Antje: Hazel, bana Goethe Enstitüsü Ankara’dan Linda aracılığıyla tanıtıldı. Bu harika bir iş birliğine dönüştü. Pop-Up sergilerinde bir çeşit büyü vardır. Eğer başarırsanız ve herkes sonuçtan memnun kalırsa, büyük bir tatmin duygusuyla ödüllendirilirsiniz. Sadece 1 gün içinde bir atölye odası galeri alanına dönüşür, sadece 4 hafta içinde üretilmiş filmler sergilenir. Bu gerçekten keyif verici.

Hazel Kılınç: Antje ile yollarımızı kesiştiren Goethe Institut kültür-sanat bölümünden Linda Rödel Çiftçi aslında. Bu sene Harun Farocki’nin 10. ölüm yıldönümüydü ve Linda bu kapsamda bazı etkinlikler yapma fikri ile bizimle görüşmüştü, bu fikirlerden birisi de ‘’Labour in a Single Shot’’ workshopunu birlikte yapmaktı. Yermekân olarak hem paralel etkinlikleri birlikte planladık hem de bu workshop ve kapanış sergisine ev sahipliği yaptık. Gerçekleştirilen diğer etkinliklere göz atmak isterseniz; https://www.yermekan.com/labour-in-a-single-shot

 

Labour in a Single Shot dünyanın pek çok yerinde uygulanmış ve uygulanmaya da devam eden bir atölye çalışması ve Türkiye’de ise ilk kez Ankara’da yapıldı. Atölye sonucunda çıkan videolar ile birlikte düşünüldüğünde bugün için Ankara’da ve bir ölçekte ise Türkiye’de emeğin ne anlamlara geldiğine dair pek çok potansiyeli içeriyor aslında. Projenin geçmişte üretilen tüm videoların izlenebildiği bir web sitesi var, Ankara videoları da siteye yüklendiğinde izlenebilir olacak ve zaman içinde kendi potansiyellerini üretmeye devam edecekler.  (https://www.labour-in-a-single-shot.net/de/filme/)

 

Sinem: Katılımcı sanatçılar ve film yapımcılarıyla çalışma sürecinde en çok dikkat ettiğiniz noktalar nelerdi? Onların bakış açıları projeye nasıl katkı sağladı?

 

Antje: Atölye toplantılarındaki en önemli unsur, kolektif çalışmadır. Her şeyi birlikte izliyoruz ve hakkında konuşuyoruz. (Alt gruplar veya tek izleyiciler yoktur). Bu nedenle herkesin fikirleri, düşünceleri ve şüpheleri işin içine giriyor – bu, zengin bir öğrenme süreci doğuruyor.

Hazel:  Atölyeye başladığımızda hemen herkesin bir video fikri vardı, bu fikirler atölye kapsamında uygulanan yöntemler ile en iyi nasıl gösterilebilir diye uzun tartışmalar yaptık. Yalnızca Antje ve benim önerilerim ile değil tüm katılımcıların birbirlerine verdiği öneriler ile de geliştirildi projeler. Herkesin bu beyin fırtınalarına katılması atölye sürecindeki en önemli şeylerden biriydi diyebiliriz. Katılımcıların geldiği alanların çeşitliliği bu anlamda gerçekten çok zenginlik kattı.

 

Sinem: Proje farklı coğrafyalarda gerçekleştirildiği ve videolar geniş bir coğrafi aralığı kapsadığı için, bu filmler arasında tematik veya estetik bir ortaklık gözlemlediniz mi? Emeğin evrensel boyutunu vurgularken sizi şaşırtan yerel farklılıklar oldu mu?

 

Antje: Atölyelerdeki en ilginç yönlerden biri, belirli bir şehir veya ülkede neyin özel veya hatta benzersiz olduğunu keşfetmektir. Bu soru her zaman gündeme gelir. Ve her zaman bir şeyler vardır. (Örneğin, özel bir sokak yemeğinin hazırlanma şekli).

Estetik açıdan, atölyelerde üretilen tüm filmlerin web sitemizde erişilebilir olduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor. (labour-in-a-single-shot.net). Atölye sırasında kamera konseptleri veya emeğin türleri ve nasıl yakalandıklarıyla ilgili diğer atölyelerden filmleri örnek olarak izliyoruz. Geçmişe bakıldığında, sürpriz bir sonucun nerede ilk kez ortaya çıktığını bulmak biraz zor… Ancak bu atölyeyi 25. kez yapmama rağmen hâlâ yeni fikirler görebildiğime şaşırıyorum. Ankara’da bir katılımcı, yakınlaştırmayı estetik bir araç olarak kullandı. Bu beni şaşırtacak kadar başarılıydı. (Genellikle yakınlaştırma, kararsızlığın bir işareti, tatmin edici olmayan bir çerçeveyi düzeltme ya da sadece garip bir harekettir).

Hazel: Bu soruya Antje çok daha kapsamlı bir cevap verecektir elbette ama ben de kendimce cevaplayayım. Atölyenin ilk günlerinde geçmişte üretilen videolardan pek çok örnek izledik ve bu örnekler arasında aynı meslek gruplarından/emek biçimlerinden filmler de vardı. Kimi örnekler çok tanıdıktı, mesela Ankara’da da aynı filmin bir versiyonunu çekebilirsiniz ama kimi örnekler ise gerçekten yalnızca o coğrafyaya özgü. Yine projenin web sitesinde görebileceğiniz üzere her şehir için girilmiş detaylı veriler var ve aslında bu verilerle birlikte filmlere bakmak da ayrı bir okumayı getiriyor.

 

Sinem: Emeği tek bir kesintisiz planla betimleme kararınız yalnızca sinematografik bir tercih değil, aynı zamanda politik veya sosyal bir mesaj da taşıyor gibi görünüyor. Emeği tek bir, kesintisiz planla temsil etmek neden önemli? Sizce bu minimalist yaklaşım, zamansallık ve emeğin sürekliliği ile ilgili bir şey ifade etmeye mi çalışıyor?

 

Hazel: Buna Antje cevap verse daha olur galiba.

Antje: Projenin Almanca başlığı “Eine Einstellung zur Arbeit”. Almancada “Einstellung” kelimesi harika bir çift anlam taşıyor: çerçeveleme ve tutum. Bu da çerçevelemenin bir tutum olduğunu ima ediyor. Kesintisiz bir çerçeve (tek bir çekimle çekim yapmak) daha odaklanmış bir tutuma yol açar, yoğunluk hissi kazanırsınız. Her detay önemlidir.

 

Sinem: Günümüzde insan gücü görünmez ve değersiz bir hale gelmiş durumda. Bu bağlamda, projede yer alan kısa filmler emeğin yaratıcı ama aynı zamanda yabancılaşmış ve değersizleştirilmiş formlarını gösteriyor. Küresel ekonominin istikrarsızlığını göz önünde bulundurarak, emeğin ve rutin işlerin betimlenmesi ne anlama geliyor?

Antje: Amacımız her zaman bir şehrin mümkün olduğunca karmaşık ve çok katmanlı bir portresine ulaşmaktı. Burada karşılaştığımız bir kısıtlama, elbette emek ekonomilerinin aynı zamanda görünmez, kavranamaz ve filme alınamaz olmasıdır. Buenos Aires’te bir katılımcı, hızla değişen sayılar ve koşuşturan insan kalabalığının görüldüğü bir borsa binasında çekim yaptı. Bu, doğrudan para işinin bir betimlemesi değil ama bulutların içindeki görünmez dinamikleri fark etmemizi sağlıyor.

Hazel: Üretilen işlerin hepsini sergi sırasında bir arada görebilmek bunu çok daha açık ediyor elbette ama bu soruyu bu kelimeler ile olmasa da her gün herkes bir kere düşünüyor belki de. Anlamı görebilmek için en temelde ürettiklerimizi ve tükettiklerimizi tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor sanırım.

 

 

 

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 10:30:48