A password will be e-mailed to you.

 

Atak Üçyıldız,  son bir haftadır peşinde olduğumuz tatlı avcılığına çıktı. İşte onların en iyilerine Kadıköy’de rastladı. Ardından karşıya geçti. Bakın ne lezzet dolu maceralar yaşadı ve yazdı…

Yediğimiz bazı gıdaların vücudumuzda dopamin ve serotonin salgılamasını hızlandırdığı ve böylece neşeli ve aktif hale geldiğimizi biliyoruz. Bu tür gıdalar her ne kadar göbeğimize, kalçalarımıza fazlasıyla yarıyorsa da depresif halimizi yenmek daha iyi olabiliyor. Son bir haftadır hepimiz tatlıların ve özellikle çikolatalı tatların peşindeyiz, bunu yemek konusunda uzmanlaşmış web ve sosyal paylaşım sitelerinden(kapatılmadan!) görüyorum. Aynı durumda olan bendeniz de çikolata ve kahve olan her yeri denemekteyim. Öncelikle Moda’daki keşfimden başlayayım. Dr. Esat Işık Caddesi birkaç aydır çok hareketlendi. Aslında burayı son 3-4 senedir barları ile tanımaya başlamıştık ama şu sıralar kafeler ve kahvaltı olanakları ile öne çıkıyor.

 Benim çok sevdiğim kitapçım “6.45” in hemen yanında “180°” yani yüz seksen derece adlı kafe ilgimi çekti. Öncelikle dekorasyondaki retro ve rahat tarz hoşuma gitti. Sonra kahve barı, bana, Paris’i hatırlattı. Sahipleri genç bir çift Umut ve Yalçın… Umut, mutfakta harikalar yaratıyor. Çocukluğundan bu yana aslında mutfak işlerinin içinde;  “Ben çok iyi döner keserim, üstelik bıçakla” diyerek öyküsünü anlatıyor. Umut’un ailesinin Avustralya’da lokantası varmış ve 10 yaşından itibaren döner hazırlamaktan kesmeye kadar tüm süreçleri çocukluğunda öğrenmiş. Üniversitede kriminoloji okumuş ama araştırmacı tarafını artık sadece mutfak için kullanıyor. Hurmalı keki ve kavanozda milföyü şimdiden müdavim oluşturmuş durumda. Bu arada bence mutfakta en zor yemeklerden biri “Eggs Benedict” oldukça iyi, Umut’un mutfağını önümüzdeki günlerde daha çok duyacağız sanırım.

Şimdi Eggs Benedict de neyin nesi, diyenler olacaktır. İngilizlerin ve Amerikalıların kahvaltısı diye özetleyebiliriz. Hamburger ekmeğinin üzerine suya kırılmış yumurta, domuz pastırması veya jambonla birlikte hazırlanıyor. Ve üzerine Hollandez sos gezdiriliyor. Bu sos işte ustalık gerektiriyor, çiğ yumurta ve erimiş tereyağının karışımı olan bu sosu tutturmak her baba yiğidin harcı değil. Yalçın mekanın dekorasyonunu tek başına gerçekleştirmiş çünkü o aslında tasarımcı… Kahvelerden ve servisten o sorumlu. Müdavimleri kimler diye soracak olursanız öncelikle Kadıköy ve civarında yaşayan yabancılar burayı keşfetmiş sonrasında gazeteciler… 

Geçelim karşı yakaya… Nişantaşı Topağacı’nda bulunan Divine Brasserie Jazz Club, ismi bu kadar uzun ama değişiyor çünkü günün her saati için bir şeyler var bu mekanda. Sabah kahvaltı ile başlayıp gece yarısı mahzeninde caz dinleyebileceğiniz bir durak burası. Bu hafta Ajda Ahu Giray performansı ile dinleyen herkesi mutlu etti. Ben buranın çay servisine bayılıyorum. Küçük muffinler yanında krema ve çilek reçeli… Eski günlerdeki gibi ufak sandviçler ve İngiliz çay fincanları… Bu hafta yeni çıkacak bir kitabın haberini vereyim.

Cüneyt Ayral ki bilenler bilir kendisi yeme-içme işinden çok iyi anlar gerçekten gurmeliği hak eden isimlerden biridir, “Sizin İçin Pişirdiler” kitabı Oğlak Yayınları’ndan çıkıyor. Bu projede Sevinç Uzcan, Maksut Askar, Müge Kaşgöz, Burak Yurt, Ersoy Çetin, Bülent Metin yemekleri ile yer alırken fotoğrafları Mustafa Dorsay çekmiş. Bu vesile ile otların kraliçesi Sevinç Uzcan ile konuştum. Kendisi İstanbul’daki iyi mekanların ot ve salatalarını tedarik eden bir firmanın da sahibidir. Bu yazın ot trendi filizler olacak dedi benden söylemesi. Özelikle turp, pancar ve buğday filizi en gözde olacaklar ayrıca eski rokanın acımsı tadını ve kokusunu arayanlar için “Rokula” otunu tavsiye ediyor…

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 14:34:08