12 Ocak’ta "İlahi Aşkın Sesleri" konseriyle seyirci karşısına çıkan Türkiye’nin ilk kadın tasavvuf musiki topluluğu Revnak’tan Gönül Ak’la sohbet ettik…
2003 yılında şef Birsen Çakmut tarafında kurulan Revnak müzikte eğitimli ve alaylı, 6 saz ve 10 ses olmak üzere 16 kadından oluşuyor. Kendine özgü tasavvuf felsefesiyle geleneksel mutassavvıflardan farklılaşan topluluk, 12 Ocak’ta TİM Show Center Maslak’ta seyiriciyi sürprizlerle dolu bir konsere davet ediyor. Konserde şef Birsen Çakmut; sazendeler Lale Duğa, Seda Tüfekçioğlu, Özlem Kayra, Aynur Kaplan Demir ve Gönül Kazancı Yeprem; hanendeler Canan Erden, Fatma Avcı Erk, Gülperi Şen, Handan Öğüt, Semanur Demirci, Nurdan Kurt, Sezen Tarakçıoğlu, Özlem Engin ve Didem Turan. Topluluğun basın sözcüsü ve aynı zamanda hanendesi Gönül Ak ile bir araya gelip konser öncesi bir söyleşi gerçekleştirdik.
Nilüfer Nogayoğlu: Revnak ne demek? Bu adı niye seçtiniz?
Gönül Ak: Revnak Türkçe bir sözcük, ışık saçan anlamına geliyor. Ben topluluğa 2009 senesinde katıldım. Kurucumuz Birsen Çakmut topluluğun isim annesidir. Logomuz, topluluğumuzun ismiyle doğru orantılı olarak pırıl pırıl siyahların içinde parlayan bir yıldız.
Nilüfer Nogayoğlu: Yaptığınız müzik tasavvuf müziği. Revnak’ın yaşam tarzıyla ne kadar bağdaşıyor bu?
Gönül Ak: Müzik olsun diyerek yapılacak bir şey değil tasavvuf müziği. İşin içine felsefe, edebiyat ve ruh da giriyor. Bunlar bünyenizde yoksa yaptığınız tarzdan zevk alamazsınız. Tasavvufu iyi anlamak, yaşamak gerekir. Revnak dindar bir topluluk. Ben ve arkadaşlarımın çoğu beş vakit namazındadır. Derneğimizin üyesi Nuri Uygun hocamız vasıtasıyla Marmara Üniversitesi’nde İlahiyat Fakültesi’nde tasavvuf derslerine giriyoruz. Biz bunlara sohbet diyoruz. Ben ve arkadaşlarım derslere dört senedir devam ediyoruz. Tasavvuf Edebiyatı’nı sevmek lazım. Aslında edebiyat diyoruz, ama tasavvufun sözleri kutlu sözler, Allah tarafından bir ilham vasıtasıyla velilere söyletilmiş sözler… Yunus Emre "Bir ben vardır benden içeri" derken bunları sırf kafiyeli oldukları için ya da edebiyat yapmak için değil, daha çok kendisine gelen ilhamla söylemiştir. Tabii ki Tasavvuf Edebiyatı’nın içinde bir sanat vardır. Biz bunu edebiyat olarak değil, edebiyatın fevkinde olarak değerlendiriyoruz. Ama yanlış anlaşılmasın ilham başka bir şey, peygamberlere gelen başka…
Nilüfer Nogayoğlu: Tasavvuf kadın topluluğu denince başı örtülü kadınlar akla geliyor. Ama toplulukta herkesin başı açık…
Gönül Ak: Saçımızı açıp açmamamız kendi tercihimiz ama şunu söyleyebilirim ki toplulukta herkes Müslüman. Başörtülüler dindar, olmayanlar değil gibi bir değerlendirmeyi yanlış buluyorum. Çok inançlıyız ve Allah aşığıyız, İslam tasavvufu yapıyoruz. Modern tarzda giyiniyoruz, ama aşırı makyaj yapmıyoruz ve ellerimiz ojeli değil. Takı kullanmıyoruz, ayrıca kıyafetlerimiz İslami kurallara uygundur.
Nilüfer Nogayoğlu: Günümüz popüler edebiyatçılar hakkında ne düşünüyorsunuz? Örneğin Elif Şafak okuyor musunuz?
Gönül Ak: Elif Şafak okuyorum, özellikle Aşk kitabını çok beğendim. Ama tasavvufi eserleri konuşacak olursak popüler olana gelene kadar dikkate alınacak bir sürü eser var. Elif Şafak’ı ancak okuyucu gözüyle değerlendirebilirim, edebi kısmını edebiyatçılar değerlendirmeli.
Nilüfer Nogayoğlu: Repertuarınızı nasıl oluşturuyorsunuz? Konserde hangi eserlere yer vereceksiniz?
Gönül Ak: Repertuvarımızda ağırlıklı olarak Niyazi Mısri, Mevlana, Yunus Emre var. Bunların yanı sıra son döneme ait Düştüm Kâbe Yollarına ve Ahmet Özhan’ın Mevleviyiz eserlerini de seslendiriyoruz. Bu konserde Neşet Ertaş türküleri, Ayrılık, Hasretinle Yandı Gönlüm ve O Sole Mio, Santa Lucia gibi eserler de var.
Nilüfer Nogayoğlu: Bu konserde solist olarak sizinle olacak Hakan Aysev ile nasıl bir araya geldiniz?
Gönül Ak: Toplumsal olarak insanlara tek başına tasavvuf korosu cazip gelmiyor. Hakan Aysev’in Özgürlük Parkı’nda verdiği Özgür İlahiler konserini dinlemiştik ve Hakan Bey’in ilahiyi sevdiğini ve söylediğini gördük. Daha sonra iki farklı dinleyiciyi bir araya getirmeyi planladık, projemizi Hakan Bey’e sunduk. Onun çok hoşuna gitti, kabul etti. Aynı türden iş yapanlarla bir araya gelmenin çok getirisini göremedik, şimdi farklı olanların sinerjisiyle farklı bir seyirci kitlesi kazanmış olacağız. İki taraf birbirinin müziğine sempati duyabilecek.
Nilüfer Nogayoğlu: Solist seçiminde sizin için önemli olan neler?
Gönül Ak: Solist veya bize eşlik edecek sanatçı erkek olmalı, çünkü zıtlıklar daha çok ilgi çeker, birlikte çalışacağımız isim hem işini çok iyi yapan hem de inançlı biri olmalı. Kadınların da bu işi başarılı bir şekilde yürütebileceğini göstermek amacımız. Tasavvuf korosunun tabii ki atesit bir sanatçıyla aynı sahnede olması mümkün olmaz, ama farklı yolda da olsa gönüller bir ise, aynı Allah’a inanıyorsak birlikte çalışabiliriz.
Nilüfer Nogayoğlu: Revnak’ı gelecekte hangi projelerle göreceğiz?
Gönül Ak: Bu konserimizden sonra, henüz kendisine teklif götürmediğimiz ünlü bir piyanistle anlaşmayı düşünüyoruz. Konser "Yunus Emre" başlıklı olacak. Çok bahsetmek istemiyorum, seyirciye sürpriz olsun. Konsere, yine TİM yetkilileri ev sahipliği yapmak istiyor. Bir de sadece Revnak olarak Adalar Belediye Başkanı’nın eşi Hatice Farsakoğlu’nun ada halkı kadınlarına özel bir konser planı var. Onun dışında Revnak İslam tasavvufu dışında başka dinlerin tasavvuf eserlerini de seslendirmek istiyor.