A password will be e-mailed to you.

Geçtiğimiz sezon, ilk filmlerini çeken pek çok yeni ismi sinemaya kazandırdığı gibi uzun zamandır çıkış yakalamak üzere olan genç kuşak yönetmenlerin de nihayet parladığı bir sezondu. İşte size bu yönetmenlerden 10 tanesi. Bu isimler kesinlikle takip edilmeli!

Ryan Coogler

Şu an için onun adı hepimize yabancı gelebilir ama önümüzdeki sezon bu ismi sık sık duyacağımız neredeyse garanti! Çünkü 27 yaşındaki Coogler’ın gerçek bir yaşam öyküsünden uyarladığı ilk filmi “Fruitvale Station”, yabancı basından birbirinden iyi yorumlar alıyor. Hatta, filmin şimdiden önümüzdeki yılın Oscar adayları arasında yer alacağı bile konuşuluyor. Coogler, kesinlikle takip edilmesi gereken bir isim.

Rian Johnson

Açıkçası başrolünde Bruce Willis’in oynadığı bir filmi uzun zamandır kimse bu denli ciddiye almamıştı. Rian Johnson, hem eleştirmenleri hem de izleyicileri etkilemeyi başaran bilim kurgu filmi “Looper”da öylesine orijinal fikirler sunuyordu ki bu ismi herkes bir kenara not etmek durumunda kaldı. Johnson’ın hikaye anlatımı konusundaki yeteneği tartışılmaz! Fakat, yönetmenin gelecekte neler yapacağı daha çok tartışılacak gibi duruyor.

Gareth Evans

Aksiyon filmleri için ufak sayılabilecek bir bütçe ile film çekip, bu filmi uluslararası bir başarı öyküsü haline getirmek elbette ki sadece şansın yaver gitmesi ile açıklanamaz. Gareth Evans’ın Endonezya’da yerel oyuncularla, tek mekanda çektiği “The Raid: Redemption”, temposu bir an olsun düşmeyen bir saatli bombaydı adeta. Sinema dünyası uzun zamandır bir aksiyon yönetmeni hakkında bu kadar konuşup, tartışmamıştı.

Peter Strickland

İlk olarak “Katalin Varga” ile eleştirmenlerin dikkatini çeken Strickland, “Berberian Sound Studio” ile gaillo tarzını çok farklı yorumlayarak hakkındakı beklentilerimizi boşa çıkarmadı. Deneysele yakın bir stil ile seyirciye daha çok kendi sinema seyir tecrübesini aktaran Strickland, önümüzdeki yıllarda da bizi farklı film janrlarının dünyasına sokmaya devam edecek gibi gözüküyor.

Benh Zeitlin

Geçtiğimiz senenin en büyük sürpriziydi Benh Zeitlin. “Beasts of the Southern Wild”, sıcacık öyküsü ve ana karakteri ile masalsı bir filmdi. Zaten izleyiciler de eleştirmenler de filmi çok sevdi. Zeitlin de 30’lu yaşlarının başında Oscar adayı oldu. Bu kadar genç yaşta gelen bir başarının arkası genelde hüsranla sonuçlanır. Umarız Zeitlin, bu kez bizi yanıltır.

Stephen Chbosky

İyi bir romandan iyi bir film çıkarmak zor iş. Hele bir de romanın yazarı kendi eserini sinemaya uyarlıyorsa daha da zor! Fakat gelin görün ki Stephen Chbosky, kendi yazdığı romanı öyle iyi bir filme dönüştürmeyi başardı ki yönetmenliği, sanatçının yazar sıfatını unutturdu bile diyebiliriz.  “The Perks of Being a Wallflower” eleştirmenler tarafından çok beğenilmese de seyirci filmi çok sevdi. Ondan beklentiler de haliyle büyüdü.

Erdem Tepegöz

Türkiye’ye uluslararası pek çok festivalden ödül getiren müthiş bir filmdi “Zerre”! Tepegöz, sanki hiç ilk filmini yönetmiyormuş da defalarca film çekmiş gibiydi. Bir de filmin doğru işleyen senaryosunun yanına Jale Arıkan’ın güçlü oyunculuğu ekleniyordu ki filmi anlatmak yetmezdi. Erdem Tepegöz, adına büyük umutlar beslediğimiz bir isim artık. Sinemamız için de büyük bir kazanç.

Nicholas Jarecki

Richard Gere gibi yıllarca romantik filmlerde oynamış, artık kimsenin ciddiye bile almadığı bir oyuncuya bir Altın Küre adaylığı kazandırmak gerçekten göründüğü kadar kolay değil aslında. Jarecki sadece oyuncu yönetimi konusunda da yetenekli değil ayrıca. “Arbitrage”, rejisi de senaryosu da derli toplu bir film. Jarecki, sinema yapmaya devam ederse kesinlikle izlenmeli.

Jeff Nichols

Geçtiğimiz sene “Take Shelter” ile çıkış yaptı Jeff Nichols. Bu yıl da henüz sadece Cannes Film Festivali’nde gösterilen “Mud” ile çıktı seyirci karşısına. “Mud”, pek çok eleştirmene göre bu yıl Cannes’da gösterilen en iyi Amerikan filmi olarak anılıyor. Nichols, bu başarılı grafiğini sürdürebilirse Amerikan sinemasında bir yıldız olabilir.

Alphan Eşeli

Geçtiğimiz sezon adeta tarihi filmlerin istilasına uğrayan ülkemiz sinemasında belki de göze çarpan tek yapımdı “Eve Dönüş: Sarıkamış 1915”! Sanat yönetiminden senaryosuna her şeyi çok iyi planlanmıştı. Yönetmen Alphan Eşeli ise savaş göstermeden nasıl savaş filmi çekilebileceğini kanıtlıyordu adeta. Film, yeterli izleyiciyi çekemedi belki ama ilerisi için umutlandırdı bizleri. Belli ki kaliteli ve seyirci çekebilecek yapımların peşinde koşuyor Eşeli. Arayışının destekçisiyiz.

 

Not: Peter Strickland’i bu listeye kazandıran ve yönetmenin yazısını kaleme alan Arda Karaböcek’e teşekkürler.

Daha fazla yazı yok
2024-09-21 07:40:05