Tahran belediye başkanı kentin tüm billboardlarını en meşhur sanat eserleriyle kapladı.
Devrim muhafızlığı komutanlığıyla ve katılıp kaybettiği iki cumhurbaşkanlığı seçimiyle tanınan Tahran belediye başkanı Mohammad Baqer Ghalibaf, geçtiğimiz günlerde bu unvanlarına bir yenisini daha ekledi: Sanatın Patronu.
Sadece bir gecede, kentin 1,500’ü aşkın bilboarduna batılı ünlü sanatçıların kopyalanmış işlerini astıran Ghalibaf, kentte "sanatın patronu" haline geldi.
Önceden Güney Kore malı beyaz eşya ürünlerini ve yükselen banka faizlerini gösteren reklam billboardları, şimdilerde Rembrant resimleri ve Henri Cartier-Bresson’un fotoğraflarıyla kaplı.
Günlerinin uzun bir zamanını karışık ve bakımsız Tahran yollarında geçiren Tahranlılar, ilerlemeyen trafikte arabalarının camlarındandan dışarı baktıklarında artık Edward Munch’un Scream’iyle göz göze geliyor.
Uygulamayı yapan yetkililere göre, müzelere ve galerilere gitmek için “fazla meşgul” olan Tahran halkı böylelikle taksi yolculuklarında sanat tartışmalarına girebiliyor.
Sadece batılı değil, aynı zamanda İranlı sanatçıların işleri de bu şehir sergisinde gösteriliyor. İşin ilginç yanı ise sadece “yaşamayan” İranlı sanatçıların işlerinin bu billboardlarda sergilenmesi. Yetkililere bu durum sorulduğunda “günümüz sanatçılarının çağdaş işleri halk arasında bizim uzak durmaya çalıştığımız bir infiale yol açabilir.” yanıtının alınması özgürlüğün ve sanatında “bir yere kadar” olduğunu, hala İran’da olduğumuzu ön plana çıkarır nitelikte.
Bir diğer yandan halk bu sergileme biçiminden oldukça memnun kalmış gibi görünüyor. Dışarı çıktıklarında ana aktivitesi nargile içmek olan genç kesim, bu uygulamayla beraber müzeye gitmeye teşvik olmuşa benziyor.
Eminim uygulamanın asıl amacı, sanat için yanıp tutuşan fakat onunla buluşmaya bir türlü vakti olmayan Tahranlıları hayatlarının belirli bir bölümünde de olsa sanat eserleri ile bir araya getirip bu ihtiyaçlarını köreltmektir. Yaklaşan A.B.D. başkanlık seçimleri ve “Aslında bakın ben batıya ne kadar yakın biriyim”i göstermek olduğunu hiç düşünmüyorum.