A password will be e-mailed to you.

75. Berlin Film Festivali 13-23 Şubat tarihleri arasında, ilk kez Tricia Tuttle yönetiminde düzenlenecek. Sinemanın gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından Tilda Swinton’ın yaşam boyu başarısına ithafen Onursal Altın Ayı alacağı açılış töreni 13 Şubat akşamı Berlinale Palast’ta yapılacak. Açılışta Almanyanın uluslararası alandaki en ünlü yönetmenlerinden Tom Tykwerin Das Licht (Işık) adlı filmi gösterilecek.

Berlin Film Festivali’nin Londra Film Festivali’nden transfer edilen yeni Amerikalı direktörü Tricia Tuttle, festivalin politik yapısını bozmayan bir programla karşımıza çıkmış gibi görünüyor. Tek önemli yapısal yenilik, Carlo Chatrian’ın göreve geldiğinde açtığı anti-konvansiyonel filmlere yer veren Encounters / Karşılaşmalar adlı yarışmanın kaldırılmış, yerine Perspektifler başlığı altında yeni bir yarışma açılmış olması. Altın Ayı adayları arasında Berlinale’de daha önce yarışmış ve ödül kazanmış Radu Jude, Richard Linklater, Lucile Hadžihalilović, Vivian Qu, Michel Franco ve demirbaş listesinden Hong Sang-soonun filmleri göze çarpıyor.

What Does That Nature Say To You / Hong Sang-soo

Bütün açıklamalarında festivalin DNA’sıyla oynamayacağını belirtme gereği duyan Tuttle’dan beklentiler Şubat ortasında, genellikle dondurucu soğukta, kurşuni gökyüzü altında Cannes misali bir kırmızı halıda şöhretler defilesi yapması değildiyse neden Carlo Chatrian – Mariette Rissenbeek ikilisiyle yola devam edilmedi sorusu da akla geliyor. Ama geçen yılki festivalin federal devlet kaynaklı siyasi sıkıntıları -izin verilmeyen ama kapanış törenine damgasını vuran Gazze soykırımı protestoları ve aşırı sağcı Alman parlamenterlerin protokol gereği törenlere davet edilmesine tepkiler- yöneticileri için o kadar yıpratıcı oldu ki Tuttle önceden göreve gelmemiş olsa zaten arkalarına bakmadan kaçarlardı muhtemelen! Her ikisi de sinema dünyasında çok sevilen ve sayılan Chatrian ve Rissenbeek kariyerlerine küratör ve yapımcı olarak başarıyla devam ediyor.

Yıldızlar ‘Özel Galalar’da

Geçen yıl bütün törenlere davet edilip sıcak karşılanan Tuttle, 75. Berlin Film Festivali’nde habercileri Özel Galalar bölümüyle memnun etmeye çabalayacak. Alman basınının ve röportaj ağırlıklı çalışan uluslararası sinema muhabirlerinin çoğunun, sadece Berlinale değil her festivalden beklentisi olabildiğince çok Amerikalı şöhretle yuvarlak masa söyleşileri yapmak ve parlak filmlerin ne kadar parlak olduğunu yazmak olduğu için açıklanan programdan çok da heyecan duymadıklarını tahmin etmek zor değil. Sinefiller dışında kimsenin ödül kazananlar dahil yarışma filmlerini izlemediği düşünülürse medya ne yapsın?

Genç kuşağın en gözde iki oyuncusu Margaret Qualley ve Timothée Chalamet dahil birçok ünlü oyuncunun rol aldığı filmler yarışma dışı “özel” bölümlere, “gala”lara toplandı. Umarız bütün yıldızlar festivale katılır da malum çevreleri oyalar! Biz de zaten her daim doyurucu ve düşündürücü olan festival programının tadını çıkarırız.

Festivalin açılışını yapacak olan Tom Tykwer imzalı Das Licht (Işık) de Özel Gala bölümünde yer alıyor. Geçen yıl Berlin Film Festivali’nde En İyi Senaryo dalında Gümüş Ayı kazanan Ölmek / Sterben filmindeki performansı çok beğenilen Lars Eidinger’in başrolde olduğu, merhum şair Metin Eloğlu’nun kızı Şiir Eloğlu’nun da yardımcı rollerden birini üstlendiği film, Suriyeli Farah’ın bir Alman ailenin hayatını değiştirmesini konu alıyor. Sinemalarımızda bu hafta gösterime giren Bob Dylan biyografisi Tam Bir Bilinmez / A Complete Unknown son derece etkileyici ve keyifli bir seyirlik. Timothée Chalamet’nin kariyerinin başındaki Bob Dylan’ı, Monica Barbaro’nun folk müzik dünyasını billur sesiyle büyülemekte olan Joan Baez’i olanca karizmalarıyla canlandırdığı bu James Mangold filmini izleyip, Berlin havasına girebilirsiniz.

Parazit’ten beri Bong Joon-ho’yu beklerken gözlerimiz yollarda kalmıştı. Türkiye’de de dünya genelindeki gibi 7 Mart’ta vizyona girmesi planlanan bilim-kurgu filmi Mickey 17, bir şirketin uzayda koloni kurması uğruna gözden çıkarılmış, bu sebeple klonlanmasına izin veren bir işçinin öyküsünü anlatıyor. Bong’un Edward Ashton’ın Mickey7 adlı romanından yaptığı uyarlamada başrolü üstlenen Robert Pattinson, Tenet ve High Life’dan sonra yine bir bilim-kurgu ile beyazperdede. Benedict Cumberbatch ve David Thewliss’in rol aldığı, Sundance Film Festivali’nde prömiyerini yapan Dylan Southern imzalı The Thing With Feathers (Tüylü Şey), MUBI’nin aldığı açıklanan bir başka Sundance prömiyeri, Alex Russell imzalı Lurker uluslararası gala filmleri. Alman sinemasının Oh Boy! ve Lara adlı filmleriyle dikkat çeken yönetmeni Jan-Ole Gerster de uluslararası alana açıldığı bir gerilim filmiyle bu bölümde. Islands’da (Adalar) İtiraf / Nymphomaniac ile üne kavuşan Stacy Martin ile Kontrol ile üne kavuşan Sam Riley başrolleri paylaşıyor. Petra Volpe’nin Late Shift (Geç Vardiya) ve Ido Fluk’un Köln 75 filmleri bu bölümdeki diğer Alman yapımları.

Yarışmada merak uyandıran filmler

75. Berlin Film Festivali’nde yarışacak 19 filmden dokuzunun yönetmeni daha önce festivale seçilmiş isimler. Filmlerin 11 tanesi erkek yönetmenlerin imzasını taşıyor. Norveç’te gösterime giren

Dag Johan Haugerud imzalı Drommer (Sex Love) / (Hayalller, Seks Aşk) ve Sundance’te yarışan Mary Bronstein imzalı If I Had Legs Id Kick You (Bacaklarım Olsaydı Seni Tekmelerdim) dışında bütün filmler dünya prömiyerleri yapılacak. Sundance’ten sonra Berlin’de yarışan Asla Nadiren Bazen Her Zaman / Never Rarely Sometimes Always ve Başka Bir Hayatta / Past Lives’ın başarılarını hatırlayınca bu filmin de umut verdiğini düşünebiliriz. 17 yaşındaki bir öğrencinin öğretmenine aşkı, mahremiyetin döküldüğü mektuplar ve hem endişeli hem edebiyat düşkünü ebeveynler arasında geçen Norveç yapımı ise temkinli bir merak uyandırıyor…

Berlin Film Festivali’nden hiç eli boş dönmeyen, 2023 yılında da jüri üyesi olan Rumen yönetmen Radu Jude yine bir hicivle yarışmada: Continental25. 2009’da Dünyanın En Mutlu Kızı filmiyle Forum’da CICAE Ödülü kazanarak başlayan Berlinale macerası 2015’te En İyi Yönetmen dalında Gümüş Ayı’yı Malgorzata Szumowska ile paylaşarak devam etti. 2021’de önyargılar, ayrımcılık, kontrolsüz sosyal medya ve patlamaya hazır toplum eleştirisi yaptığı Kaçık Porno ile Altın Ayı kazandı. Jude, aktris ve besteci Eszter Tompa, Romanya’nın tanınmış oyuncularından Gabriel Spahiu ve ilk kez kamera karşısına geçen şarkıcı Adonis Tanta’nın oynadığı filmde bu kez yükselen milliyetçilik ve barınma krizi sorunlarına mizahla değiniyor.

Richard Linklater da yıldızı Berlin’de parlayanlardan 1995 yılında Gün Doğmadan / Before Sunrise ve 2014 yılında Çocukluk / Boyhood ile iki kez En İyi Yönetmen dalında Gümüş Ayı kazandı. 2004’te Gün Batmadan / Before Sunset resmi programdaydı. 2013’te onursal Berlinale Camera ödülünü aldı. Adını üretken besteci ikili Richard Rodgers & Lorent Hart’ın en ünlü şarkısı Blue Moon’dan alan film, Hart’ın son günlerine odaklanıyor. İkili birlikte yaklaşık 500 şarkıya ve birçoğu sineamaya da uyarlanmış 28 müzikale imza attı. Linklater’ın gözde oyuncusu Ethan Hawke’ın yanı sıra son dönemin en beğenilen genç yıldızlarından Margaret Qually, Bobby Cannavale ve Andrew Scott, Blue Moon’da (Mavi Ay) rol alıyor.

Blue Moon / Richard Linklater

Meksikalı yönetmen Michel Franco, 2023 yılında Venedik Film Festivali’nde yarışan Memory adlı filminin oyuncusu Jessica Chastain ile yeniden birlikte çalıştığı (Rüyalar) ile Altın Ayı’ya aday. Farklı açıdan bir Amerikan rüyası ve göçmen trajedisi teması işleyen filmde, genç Meksikalı balet sosyetik sevgilisinin ona fırsatlar yaratacağı hevesiyle sınırı geçmesiyle gelişen olaylar konu alınıyor. Boşnak asıllı Fransız yönetmen Lucile Hadzihalilovicin La Tour de Grace (Buzdan Kule) adlı filmi, 2015 yapımı Evrim / Evolution ve 2021 yapımı Earwigin devamı niteliğinde, kendine özgü bir fantastik sinema örneği. Hadzihalilovic, 2004te İstanbul Film Festivalinde yarışan ve FIPRESCI Ödülü kazanan Masumiyet / Innocencedan sonra yeniden Oscarlı Fransız yıldız Marion Cotillard ile birlikte çalıştı. Cotillard, 1970lerde bir film setinde geçen La Tour de Glaceta Karlar Kraliçesi adlı filmin yıldızını canlandırıyor.

Yarışmada bir tek ilk film var. Pawel Pawlikowski’nin Ida, Sebastian Lelio’nun İtaatsizlik / Disobedience, Wash Westmoreland’in Collette, Maria Schrader’in Kadın dedi ki / She Said filmlerinin senaristi Rebecca Lenkiewicz, yönetmen koltuğuna oturduğu ilk filmle Altın Ayı için yarışacak. Lenkiewicz, annesinin hastalığına çare bulmak için onunla birlikte yolculuk eden kızının ilişkisini konu alan Sıcak Süt / Hot Milk Deborah Levy’nin aynı adlı romanından uyarladı. 2020 yılında Eda İşler çevirisiyle Everest Yayınları’ndan çıkan kitabın uyarlamasında zamanımızın en etkileyici kadın oyuncularından Vicky Krieps ve aynı adlı filmdeki Barbie’lerden birini oynayan, 2022 yapımı Emily’de klasik yazar Emily Bronte’yi canlandıran Emma Mackey başrolleri paylaşıyor. Fiona Shaw ve Vincent Perez’in de rol aldığı filmi Türkiye’de MUBI gösterecek.

Hot Milk / Rebecca Lenkiewicz

Senaristlikten yönetmenliğe geçen Leonor Serraille, Cannes’dan da Berlin’e geçti! 2017’de Genç Kadın / Jeune Femme ile Cannes’da en iyi ilk filme verilen Altın Kamera’yı kazanan, 2022 yılında Un petit frere ile Altın Palmiye için yarışan Serraille’ın filmi Altın Ayı’nın heyecan verici adaylarından biri. Bir diğeri de Vivian Qu’nun değişen Çin’de, iki kuzinin aile ve toplum baskısından kurtulmaya çalışmasını konu alan Girls On Wire (Teldeki Kızlar) adlı filmi. Qu’yu 2017’de Venedik’te dünya prömiyerini yapan, Antalya’da Altın Portakal kazanan Melekler Beyaz Giyer filminden hatırlıyoruz. 2014’te de Altın Ayı kazanan İnce Buz, Kara Kömür filminin yapımcısıydı. İki yıldır Altın Ayı’yı belgesellerin kazanmasını bir alamet sayarsak yarışmadaki tek belgesele de dikkat etmek gerek. Ukraynalı yönetmen Katerina Gornostai 2021 yılında Berlin Generation’da Stop-Zemlia filmiyle Kristal Ayı kazandı. Timestamp (Zaman Damgası) savaş koşullarında eğitime devam etmeye çalışan  Ukraynalı öğretmen ve öğrencilerin gündelik hayatını anlatıyor. Carla Simon da 2017 yılında ’93 Yazı ile Kristal Ayı kazanmış, 2022’de ise Alcarras ile Altın Ayı almıştı…

Girls On Wire / Vivian Qu

En az heyecan veren film ise Berlinale’nin demirbaş yönetmeninden geliyor elbette! Dört tane Gümüş Ayı kazanan Hong Sang-too beşinciye ve daha fazlasına What Does That Nature Say To You (Doğaya Kulak Ver) adlı filmiyle talip. Güney Koreli ustanın herhangi bir tarz değişikliğine gittiğine ihtimal vermiyoruz. Bir şairin, kız arkadaşının ailesinin muhteşem evinde bir gün geçirmesini konu alan filmde bol bol yürüyüş, masa başı oturma, yeme içme, sarhoş olma dışında aksiyon bulunmadığını ve karakterlerin aralıksız konuştuğunu varsayabiliriz.

Resmi Yarışma

Ari / Léonor Serraille

Blue Moon / Richard Linklater

The Safe House / Lionel Baier

Dreams / Michel Franco

Dreams (Sex Love) / Dag Johan Haugerud

What Does that Nature Say to You / Hong Sangsoo

Hot Milk / Rebecca Lenkiewicz

If I Had Legs Id Kick You / Mary Bronstein

Kontinental 25 / Radu Jude

The Message / Iván Fund

Mothers Baby / Johanna Moder

The Blue Trail / Gabriel Mascaro

Reflection In A Dead Diamond / Hélène Cattet, Bruno Forzani

Living The Land / Huo Meng

Timestamp / Kateryna Gornostai

The Ice Tower / Lucile Hadžihalilović

What Marielle Knows / Frédéric Hambalek

Girls On Wire / Vivian Qu

Yunan / Ameer Fakher Eldin

Daha fazla yazı yok
2025-02-08 08:41:40