11 Haziran 2016 Cumartesi günü Saint Esprit Katedrali’nde İstanbul Papalık Vekili ve seçilmiş Tubernuca Epikoposu unvanı ile Ekselans Monsenyör Rubén Tierrablanca Gonzaléz büyük bir kalabalık önünde kutsanarak görevine başladı.
11 Haziran 2016 Cumartesi günü Saint Esprit Katedrali’nde İstanbul Papalık Vekili ve seçilmiş Tubernuca Epikoposu unvanı ile Ekselans Monsenyör Rubén Tierrablanca Gonzaléz büyük bir kalabalık önünde kutsanarak görevine başladı.
Saint Esprit Katedrali’ndeki töreni Papalık Doğu Kiliseleri Kurumu Başkanı Kardinal Leonardo Sandri yönetti. Kardinal Sandri vaazında barışa ve kardeşliğe vurgu yaparak: “Özellikle bu zamanlarda ve bu yerlerde Havarilerin Paskalya’daki heyecanı içimizde yenilenmelidir; çünkü insan yüreğinin ve dünya halklarının barışa ne kadar ihtiyacı olduğunun bilincindeyiz, bilhassa Türkiye’nin sınırlarında, Suriye ve Irak’taki kardeşlerimiz gibi şiddetten ve savaştan dolayı yıllardır acı çeken insanları düşünmeliyiz” diyerek savaşın yıkıcılığını anlamlı sözlerle ifade etti.
Episkoposluk Kutsanması (Resamet Töreni), kadim ritüllerin izlenmesi ile gerçekleşti. Yaklaşık 800 kişinin katıldığı merasimde, peder Rubén’in başı kahinliği-pederliği simgeleyen yağ ile meshedildi, sadakati simgeleyen yüzük takıldı, episkopos başlığı verildi ve çobanlığı simgeleyen asa ve Kutsal Kitap teslim edildi. Papalık Doğu Kiliseleri Kurumu Başkanı Kardinal Leonardo Sandri’nin konuşmasının ardından Episkoposluk Kutsanma töreni devam etti. Törenin en önemli anı, Kardinalin yeni episkoposun üzerine el koyup yetki vermesiydi. Ardından “Barış” kucaklaşması yapıldıktan sonra Episkopos Rubén kürsüsüne oturdu.
Tören sırasında Keldani, Süryani Katolik ve Ermeni Katolik cemaatleri koroları ile töreni zenginleştirdiler. Türkiye’de görev yapacak olan ilk Güney Amerikalı epikopos Tierrablanca’nın resamet töreni için memleketi olan Meksika’dan da kalabalık bir grup geldi. Törenin heyecanı ve coşkusunu bu grup canlı tuttu. Tören bitiminde Episkopos Rubén bir teşekkür konuşması yaptı. Akabinde tüm katılımcılar Hilton Bosphorus Otel’deki yemeğe davet edildi. Davetlilere Türkiyelilerin geleneksel tatlısı olan baklava dağıtıldı ve Ruben’in Epikoposluk armasının basılı olduğu tabaklar yemeğe katılan herkese hediye edildi.
Biraz da bu törenin bende yarattığı izlenimleri kısaca aktarmak istiyorum. Her türlü kimlikten insanın keyifle ve isteyerek katıldığı, karnaval havasında geçen bir tören oldu. Bu dönemde aşırı kutuplaşan bir toplum için, bu töreninin yarattığı barış havasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırladım. Barışa tutunmanın, birbirini anlamanın, farklı dinlere saygı göstermenin sanki izdüşümüydü bu tören. Ayrıca, Türkiyeli Hristiyan toplumun daha görünür olması adına farklılıklara saygı duymanın, birbirini kabul etmenin ve yeni bir konsensüsü sağlamanın önemli bir işareti oldu diye düşünüyorum. Türkiyeli Katoliklerin dışında, Afrikalı siyahiler, Uzak Doğulu katılımcılar ve Müslümanların hep birlikte bu anlamlı töreni izlemeleri bence çok değerliydi. İnsanlar birlikte olmanın, yan yana durmanın, dayanışmanın seviciyle katılmışlardı Resamet Töreni’ne. Ayrıştırmak yerine daha çok birlikteliğe ve barışa olan talep, insanların yüzlerinden ve vücut dillerinden okunabiliyordu. Cumartesi günü beraberce yaşamı savunan bir atmosferin içinde olduğumuzu hissetim açıkçası. Bu törenin günümüzde yaşadığımız acılara bir nebze de olsa olumlu bir örnek olarak yol göstermesini ummak istiyorum.