Filistinli sanatçı Khaled Jarrar, ‘ayrım duvarı’nı gökkuşağı renklerine boyadıktan sonra çıkan haberlerin ardından, 2 Temmuz’da The Electronic Intifada sitesinde bir açıklama yazdı.
Çeviri: Billur C. Yılmazyiğit
Bu hafta başında işgal altındaki Batı Şeria’daki Kalandiya denetim noktası yakınındaki İsrail ayrım duvarının bir kısmını gökkuşağı bayrağının renkleriyle boyadım. Aynı gece topluluk içinden birileri bayrağın üzerini (beyaza) boyadı.
Bir sanatçı olarak, genellikle yaptığım işin kendini anlatmasını tercih ederim ama, amaçladıklarımın -sonuç olarak ortaya çıkan anlaşmazlıkla ilgili haberi The Guardian ve Haaretz gibi dünya çapındaki yayınlara taşıyan- Associated Press vd. tarafından çarpıtıldığını ve çalındığını düşünüyorum.
Dolayısıyla ne olduğunu kendi ifadelerime dayanarak açıklama zamanının geldiğini düşündüm. Gün ışığı altında ‘Tayf Boyunca’ adını verdiğim duvar resmini boyadım. İsrail işgal güçleri fazla uzakta değildi ve denetim noktasından bir o yana bir bu yana geçen Filistinliler her yerdeydi.
Başka bir deyişle, işgal altındaki Filistin’de hayat ‘normal’ seyrindeydi ve resim gelip geçenler, yerleşik halkın resmi tamamen görebilecekleri bir yere yapılmıştı. Aynı gün içinde, sosyal medyada duvar resmine dair haberler yayıldı ve aralarında bir gazetecinin de bulunduğu birkaç Filistinli diğerlerini cesaretlendirmek için durumu kullandı ve sanki alay edercesine, yarattığım ‘utanç’tan kurtarmak üzere ırkçı İsrail duvarını koruma altına aldı.
Facebook’ta kendi çektiğim duvar fotoğrafı, altında ‘Bu pislik gün ışığını göremeyecek. Bu gece üzeri boyanmış olacak.’ yazılı bir mesajla yayınlandı. Bu olayın ardından, karanlık çöktükten sonra Filistinli erkeklerden oluşan küçük bir grup gökkuşağını beyaza boyadı.
Baskının simgesi
Duvar resmini nereden esinlendiğimi açıklayayım size. Dünyanın her yerindeki diğer insanlar gibi ben de, ABD’de eşcinsellerin evlenmesinin yasallaşmasına dair Yüksek Mahkeme kararıyla ilgili haberleri izledim. Filistin ve tüm dünyadan çoğu Facebook arkadaşımı da içeren milyonlarca insan, profil resimleri üzerine yarı şeffaf gökkuşağını eklemek için Facebook’un ‘Onur Kutlaması’ filtresini kullandı.
Her yerde gökkuşağı resimleri hızla yayıldı ve hatta Beyaz Saray bile gökkuşağı renklerini kullandı.
Bu beni tarihsel olarak baskı altında tutulan bir grup insanın özgürlüğünü kutlayan bütün bu uluslararası aktivistleri ve sıradan vatandaşları, ve eşitlik ve özgürlüğün simgesi olarak gökkuşağının kullanımını ve baskı altında yaşayan diğer gruplar için bunu temsil edenin ne olduğunu düşünmeye itti.
Ayrıca burada, Filistin’de eşitlik, özgürlük ve adalet için verilen gündelik mücadeleyi düşünmeme de neden oldu. Ben de bu zaferi ABD halkı ile birlikte kutlarken, Filistin’de biz İsrail’in ırkçı ve dar kafalı politikaları yüzünden hala kendi topluluğumuzdan ve ailelerimizden ayrı düşüyoruz.
Uluslararası kanunun ihlali üzerine inşa edilen ayrım duvarı, toprağımızı ve suyumuzu ortadan ikiye bölüyor. Çiftçileri ağaçlarından ve ekinlerinden, köyleri şehirlerden, inançlıları ibadet yerlerinden, aileleri çocuklarından, çocukları okullarından ve eşleri birbirinden ayırıyor. İnsanların evlenmesini ve birlikte yaşamasını engelliyor ve bölünmemiş bir ülkede barış içinde yaşama olasılığına zarar veriyor.
İsrail’in etnik temizliğine, işgaline ve ayrımına karşı 67 yıl boyunca mücadele verdik ve çok belirgin olmasına karşın bu duvar, özgürlüğümüzün önündeki engellerden sadece biri.
Dünyanın, mücadelemizin hala devam ettiğini görmesini istedim ve bu tartışmayı, en göze batan baskı simgesi olan beton kalıplardan daha iyi gösteren başka bir yerin olamayacağını düşündüm.
Anlaşmazlık ortaya çıkınca benimle iletişime geçen Filistinli çoğunluğun eylemlerimi desteklemesiydi beni yüreklendiren. Zaman geçtikçe, bu insanların düşünceleri duyulur oldu ve topluluğum içinde yeralan yaratıcı araçları kullanarak sesimizi duyurmaya çalısan ve aynı özgürlük aşkını paylaşan çok sayıda insanla tanıştım.
Ayrıca gökkuşağı bayrağının LGBTİ topluluklarının sıklıkla kullandığı bir simge olduğunu ve kendine ait bir geçmişe ve özel bir kapsama sahip olduğunu da kabul ediyorum. Bu renkleri kullanarak toplumumuzun yapması gereken bir tartışmadan kaçındığım yok ama, gökkuşağı renklerinin aşk, özgürlük ve insanlığı temsil ettiğine inanıyorum. Eylemlerime karşı olan ya da eylemlerim yüzünden kafası karışan bir azınlık da vardı, evet. Bu azınlık çok yerel bir gruptu.
Beyaza boyamak ve pembeye boyamak
Duvarın beyaza boyanması dünya medyasının hemen dikkatini çekti. 30 Haziran’da Associated Press’e konuştum ve onlara amacımı burada anlattığım şekliyle ifade ettim. Ertesi gün eylemime dair yazıyı yayınladıklarında dehşete düştüm: İsrail’in, Filistinliler dahil LGBTİ bireylere yönelik sözde hoşgörüsünü ön plana çıkaran bir anlatımı vardı.
Bütün hikayenin, olayı ‘pembeye boyayan’ bir uygulamaya başvuran ve temel olarak amaçlarım da dahil olmak üzere olayın ortaya çıkma nedenini sansürleyen İsrail yanlısı bir anlatıcı tarafından gaspedildiğini hissettim.
Filistinlilerin eylemime gösterdiği büyük çaplı destekten ve bütün dünyada olduğu gibi bizim toplumumuzda da varolan karmaşıklıklardan ve farklı görüşlerden söz edilmiyordu.
İsrail’deki Filistinlilere herhangi bir iltica hakkı veren bir kanun olmamasına ve kesinlikle sadece Filistinli oldukları için İsrail otoriteleri tarafından özellikle kötü davranışlara sık sık maruz kalmalarına karşın, gösterdiği sözümona hoşgörüden dolayı, İsrail’in, eşcinsel Filistinliler için güvenilir bir yer olduğu iddia ediliyordu. İsrailli LGBTİ akademisyeni ve aktivist Aeyal Gross’un da dikkat çektiği gibi, İsrail hükümeti, uluslararası propaganda yaparkan LGBTİ sorunlarını hızlıcı sömürürken ülke içinde etkin olarak destekleme konusunda kılını bile kıpırdatmıyor.
Keskin zekalı bir gözlemcinin Facebook’ta ifade ettiği gibi: ‘Dünya eşcinsel evliliğin zaferini kutlarken: İsrail’de Filistinli olmadığı sürece istediğiniz kişiyle evlenebilirsiniz.’ Bu doğrudur. İsrail, 2003 yılında her yıl yenilenen bir kanun çıkararak İsrail’de yaşayan vatandaşlarının, işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze’de veya bazı Arap ülkesinde yaşayan Filistinlilerle evlenmesini yasaklamıştır.
İsrail Yüksek Mahkemesi 2012 yılında kanunun devam etmesini onayladığında, İnsan Hakları İzleme Komitesi bariz ayrımcılığı nedeniyle bu kanunu kınamıştır. İnsan hakları grubu ‘Kanun İsrail’in uyması gereken ve sadece bir ırka değil, bir ulus veya etnik kökene uygulanan Her Türlü Irk Ayrımcılığının Tasfiye Edilmesi Anlaşması’nın gerektirdiği zorunlulukları, ve tek tek sayılan haklar arasında yeralan ‘evlilik ve eş seçimi hakkı’nı koruyan yasayı ihlal etmektedir.’ der.
Yanlış bilgilendirme
İsrail boyama sırasında istisnai bir LGBTİ yanlısıyken, Associated Press ‘Resmi olarak İsrail’de böyle bir sivil evlilik türü olmadığı için eşcinsel evliliğin henüz geçerli olmadığını‘ kabul etmek durumunda kaldı. Bunun anlamı İsraillilerin sadece Filistinlilerle değil, aynı dinden değillerse birbirleriyle bile evlenemeyecekleridir.
Associated Press diğer bir miti daha sürekli kılmaya devam eder, ‘İngiliz otoritelerin 1936 yılında çıkardığı bir yasanın Gazze’de, Ürdün’ün 1951 yılında çıkardığı eşcinsel eylemleri yasaklayan kanunun ise Batı Şeria’da yürürlükte olduğunu’ iddia eder ama, bu doğru değil. 1951 tarihli Ürdün Ceza Kanunu (1960 yılında düzeltilmiştir) Batı Şeria’da geçerlidir ama, uluslararası bir LGBTİ grubu olan ILGA’nın son yıllık raporunda, kanunun ‘eşcinsel kişiler arasındaki cinsel eylemlere dair bir yasak olmadığını’ içerdiğini yazar.
Buna karşın, bütün dünyada, İsrail Musevi toplumunda ve Filistin toplumunda bir kimlik olarak cinsel pratik, ve farklı cinsler kadar aynı cinsler arasındaki cinsel ilişkilere dair sorunların tartışma, mücadele ve kısıtlama konusu olduğu doğrudur.
Bütün bunları yok saymak ve Filistinlilerin hikayesini ‘çağdışı’, İsrailllilerinkiyse ‘gelişmiş’ olarak niteleyip güçlendirmek, pembeye boyamanın temelini oluşturur. Yaratımımın İsrail yanlısı propagandaya malzeme olarak kullanılmasını şiddetle reddediyorum.
Uzun lafın kısası, İsrailli yetkililer Tel Aviv’de yapılan son Onur Yürüyüşü’ne 100 bin kişinin katılmasıyla övünüyorlar ama işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze’de yaşayan biz 100 bin Filistinli bu yürüyüşe katılmak isteseydik, karşımızda ayrım duvarını bulacaktık.
Sık sık halka açık alanlarda çalışan bir sanatçı olarak rolümün tartışmayı teşvik etmek olduğuna inanıyorum. Yaptığım işin arkasında duruyorum: Ayrım duvarının renkleri orada ele alınan ve halkları ve tarih boyunca baskıya karşı verilen mücadeleleri birbirine bağlayan diğer tartışmalara katkıda bulunmuştur.
Filistinliler olarak içinde bulunduğumuz zor durumu da içeren daha geniş kapsamlara uygulamak amacıyla, bir özgürlük ve kendini belirleme simgesini bozarak, heyecanlı bir tartışma ortamı yaratmak üzere gökkuşağının renklerini kullanmak istedim. Yaptığım çalışma beyaza boyandı ama, yarattığı tartışma hala devam ediyor.
Filistinli gazeteci, sanatçı ve arkadaşlara ve bu konuda yazan diğerlerine teşekkür ederim, harika ve karmaşık sohbetlerin başlamasına vesile oldular. Zorlu bir sorunun üstesinden gelme ve konuyla ilgisi olmayanların ve hatta biz Filistinlilerin toplumunda bile, varolan kalıpları parçalayan ulusal ve uluslararası bir tartışmaya katılabilme yetimizden cesaret alıyorum.
Uluslararası üne sahip bir sanatçı olan Khaled Jarrar Filistin’de doğdu, orada yaşıyor ve çalışmalarını sürdürüyor. 2011 yılında Filistin Uluslararası Sanat Akademisi’nden mezun olan Jarrar’ın sanat yapıtları ve filmleri; fotoğraflar, videolar ve Filistin sorununa yoğunlaşan alana-özgü edimsel müdaheleler aracılığıyla hayli simgesel fikirler yakalıyor.
Yazının orijinali: https://electronicintifada.net/content/why-i-painted-rainbow-flag-israels-apartheid-wall/14660