A password will be e-mailed to you.

 

Haziran ayında yapılan Bakargiev söyleşisi, şu sıralar ikinci basın toplantısına hazırlanan 14.İstanbul bienaliyle ilgilenenler için ilginç olabilir. Bakargiev’i daha da yakından tanımak için… Ezgi Altun’un çevirisiyle…

Geçen ay süper-kuratör Carolyn Christov-Bakargiev’in 14. İstanbul Bienali’ni tasarlayacağı açıklandı. O sıralarda kendisi şöyle bir açıklama yaptı:

“14. İstanbul Bienali, nerede çizginin çekileceğine, nerede üstünün çizileceğine, nerede dışının çizileceğine ve nerede geri çekilineceğine bakmayı amaçlayacak. Bunu çok kıyıdan, parmakuçları düz yüzeylerdeyken yapacak ama aynı zamanda derinlerde, sualtında, açılmaları kodlayan bir kucaklama ile yapacak.”

ARTINFO UK’ye konuşan Christov-Bakargiev bu zor tanımı ayrıntılandırdı:

“Düz yüzeyler derken gerçekten bunu [iPhone ve iPad] kastediyorum, ve bu düz yüzeyleri parmaklarımız ile kullanma isteğimizin gerçeği somutlaşmış bilginin ilüzyonudur. Bu cihazları kullanmak olabileceğinden on yedi kat daha kolay, çünkü düğmelerimiz olsaydı, yüzeyde on yedi kat fazla şey olacaktı. Tüm kodların gizli olduğu dijital toplumda nasıl yaşadığımızı gösterecek. Ben gençken masaüstü bilgisayar yeni gelişiyordu -1984 yılıydı – ve o zamanlar tüm kodları görebiliyordunuz. Daha sonra, kodları görememeye ancak alt-dosyaları görebilmeye başladınız. Şimdi alt-dosyaları bile göremiyorsunuz. iPad ile uygulamaların yükselişini görüyoruz.”

“Kodlar gizli – ve bu yetkisizleştirmenin bir yoludur.”

Bu yetkisizleştirme hissi, sivillerin internet aktivitelerini takip eden ve kişisel bilgilerini toplayan hükümetler merkezli tartışmaların ve endişelerin sebebi. Bu programlar ardındaki kodlar gizlendikçe ve insanlar bu teknolojiye daha çok bağımlı hale geldikçe, Christov-Bakargiev’e göre, tüm toplum daha kırılgan hale gelecek.

Bu durum Türkiye’ye daha fazla uyamazdı.

Christov-Bakargiev’in rolü açıklandığından beri, zaten kaynayan ülke kargaşaya itildi.

13 Mayıs’ta insanlık tarihinin en büyük iş felaketlerinden biri gerçekleşti: Soma kömür madeninde gerçekleşen patlama 301 ölüme sebep oldu. Dün, yani 1 Haziran’da Türkiye aynı zamanda polis otoriteleri ile sivil protestocular arasındaki şiddetli çatışmanın dirilişini yaşadı: Taksim Meydanı’nda hükümet karşıtı gösterilerin ilk yıldönümü. Cumartesi günü, polis İstanbul merkezindeki protestoculara göz yaşartıcı gaz ve su sıktı.

Neyse ki, Christov-Bakargiev politik açıdan tartışmalı konulardan çekinmiyor. 2008 yılında Sydney’in sanat yönetmeni olarak, festivali “Devrimler” temasına yöneltti ve bunu daha büyük sanatsal fikirlere bağladı.

Bu sırada şunları yazdı:

“İsyan dürtüsü. Devrimselleşmek, yön değiştirmek, yansıtmak, tekrar etmek, geri çevirmek, tersyüz etmek, bakış açısı değiştirmek.” Görünüşe bakılırsa, politik ayaklanma ve bisiklet tekerleklerinin yönü hakkında tek seferde konuşuyordu. Bu devrim zamanının ruhu İstanbul’u yeniden ziyaret edebilir. Christov-Bakargiev, başkent dışında diğer yerleri de ziyaret edeceğini ve tüm ülke üstündeki duygunun gerçekten hissedeceğini söylüyor. Özellikle Soma’yı ziyaret etmeye çabalayacağını belirtiyor:

“Soma’da sanat alanı olmadığını biliyorum, ama oraya gitmeyi çok istiyorum.”

“Türkiye’de çok önemli bir dönem yaşanıyor. Soma felaketini ilk duyduğumda, çok şaşırmıştım. Türkiye tarihinin en büyük iş felaketi, madende çalışan 700’den fazla kişi vardı. Doğal olarak bu bienal çalışmamın başlangıcını oluşturuyor.”

“Bence madenler hiç varolmamalı. İnsan türü evrimsel olarak yeraltında bulunmak için gelişmedi. Ancak endüstri ve gezegeni kullanma biçimimiz yüzünden, madenciliği keşfettik. Bunu korkunç ve üzün buluyorum.”

“Türkiye’deki politik başkaldırının ilginç bulduğum yanı Gezi Parkı’nda başlamış olması,” diye ekliyor, “protestocular, hükümet gelişme amacıyla ağaçları kesmek istediği için harekete geçti. Yani daha geniş sosyal, politik, sosyo-ekonomik sorunlarla çevre sorunları arasında bir köprü var. Bu sorunlar, politik ekolojide biraraya geliyorlar.

“O yüzden bienali tasarlama görevimi seve seve kabul ediyorum.” diye bitiriyor. “Başka bir açıklama yapmak istemiyorum, çünkü sıradan olurdu, ama biliyorum ki şu an Türkiye için oldukça karışık bir tarihi dönem.” “2015 senesi için ise – göreceğiz.” 

http://uk.blouinartinfo.com/news/story/1038176/on-taksim-and-technology-interview-with-carolyn-christov

 

 

Daha fazla yazı yok
2024-12-25 14:30:21