Charles Dickens’ın Kasvetli Ev’i bitmek bilmeyen bir davanın çevresinde gelişen hikayelerle Viktorya dönemi Londra’sını anlatır. Endüstriyel devrimin tam ortasında, çamurla kaplı, sislere gömülmüş, farklı toplumsal sınıfların yaşam koşulları arasında uçurumlar bulunan, mevcut hukuk sisteminin dönüşüm halindeki toplumsal yapıya cevap veremediği Dickens Londra’sı günümüz metropollerinden çok da uzak sayılmaz. Kasvetli Ev’de birbiriyle bağlantısızmış gibi görünen, şaşılacak kadar çok sayıda roman karakteri arasında kurulan ilişkiler, sosyal ve ekonomik yapının kökten değiştiği ilk endüstriyel şehri hayalimizde canlandırmaya olanak tanır. Şehir sakinlerini birbirine bağlayan ulaşım yolları, bürokratik yapılar, işlenen suçlar, mülkiyet ve sınıf ilişkileri Dickens’ın polisiye bir ilgi uyandırarak okuyucuya aktardığı anlatı ağlarına dönüşür. Doğa bu ilk endüstri şehrinden kovulmuş gibidir; geri dönüşü ise çamur içindeki sokaklardan geçip tepelere yalpalayarak tırmanan bir Megalosaurus kadar fantastik ve ürkütücü bir imge olarak tasvir edilir.
[1] Charles Dickens, Kasvetli Ev, YKY: İstanbul, 2008, sf. 54
[2] https://www.youtube.com/watch?v=RI0v6S7A6TQ
[3] James Donald, “Fog Everywhere”, Imagining The Modern City, University of Minnesota Press: Minneapolis, 1999, sf. 3
[4] James Donald, “Fog Everywhere”, Imagining The Modern City, University of Minnesota Press: Minneapolis, 1999, sf. 11
[5] Beck, Ulrich, Cosmopolitan Vision, Cambridge: Polity Press, 2006,
[6] James Donald, “Fog Everywhere”, Imagining The Modern City, University of Minnesota Press: Minneapolis, 1999, sf. 13
[7] Krauss, Rosalind, Bachelors, MIT Press: London, 1999, sf. 5
[8] Sennett, Richard, “Why Climate Change Should Signal The End Of City State”, Guardian, 9 October 2014