A password will be e-mailed to you.

Luiz Lane bu hafta Sirkeci’de esnaf lokantalarının gürültülü kalabalığı arasında süzülen bir şehir efsanesi Can Oba’nın restoranına uğradı. 

"Bu restoran bir meydan okumadır. Ben de herkese meydan okuyorum. İyi yemek isteyen gider, nerede olsa bulur."

Bu söz, Sirkeci’de mahalle içinde kebapçı ve esnaf lokantalarının gürültülü kalabalığı arasında cool bir tevazu ile portakal soslu levrek satan bir şefe ait. Can Oba şehir efsanesine dönüşmüş durumda.

Geçen hafta patronumu aramıza döndürmek niyetiyle Can Oba’da rezervasyon yaptırmak istedim. Marina Abramovic’in kendi cenazesini bile bir performansa dönüştürmeyi planladığını öğrendiği andan itibaren derin ve uzak düşüncelere dalmıştı. Ancak güzel ve şaşırtmacalı bir yemek onu bizim fani ve sefil dünyamıza geri getirirdi.

Can Oba’yı arayıp 3 ay sonrasına gün verildiğinde doğal olarak her ortalama Türk’ün yapacağını yaptım ve "bir şey yapamaz mıyız" diye sordum. Bana şu hikayeyi anlattılar. Yetmiş beş yaşında bir adamcağıza da aylar sonrasına rezervasyon verebileceklerini söylediklerinde amca, “Oğlum ben 75 yaşındayım, o zamana kadar kim öle kim kala” demiş. “Sen hemen gel” demişler. Bir dedem olsaydı ben de ona aratırdım gibi düşüncelerimi kendime yakıştıramadım. Evrene mesajı gönderdim. Yedek listesinden girdiğim huzursuz bekleyiş güzel bir sürprizle noktalandı ve son dakikada gelemeyen birilerinin yerine bizi oyuna aldılar. Gelemeyen her kimse hayattadır umarım.

Bu arada Can Oba’nın gördüğü bu ilgi alaka Ferit Şahenk’in de kulağına gitmiş. Şahenk mekana ortak olmak istemiş ama reddedilmiş.

Son dedikoduyu da verip yediklerimi anlatmaya geçiyorum. Can Oba Kanyon’da bir dükkân açma hazırlığındaymış. Ama sadece tatlı olacakmış. Bir de CNN Türk’te bir yemek programı yapacakmış. Can Bey için Eylül tam bir açılım ayı olacağa benziyor.

Neler yedik neler…

Çorba olarak balık çorbası içtim ve zevkten dört köşe oldum. Denizden babam çıksa yer miyim bilmiyorum ama çorbamda yok yoktu. Kum midyesi, karides, ahtapot ve levrek…Üzerine serpiştirilen top kırmızı karabiberler. Neredeyse bir ana yemek kadar doyurucuydu. Patronum Queen, jumbo karidesli mısır çorbasını orgazmik sesler çıkararak içti. Çorbanın içinde yüzen nachoslar tabi ki Can Bey tarafından yapılmış.

Ana yemek olarak ahtapot bayıldı seçtim. Kötü bir kelime oyunu olacak biliyorum ama ahtapot bayıldıya bayıldım! Patlıcanı çok seven biri olarak ahtapotla yakaladığı bu şahane uyum beni ziyadesiyle memnun etti. Q’nun ahtapot kollu cevizli rizottosu "herkes rizotto yapamaz" diyen sevgili patronumun bile onayını aldı. Biber sosundaki isli aromayı farketmek güzeldi. Biraz daha mı ceviz olsaydı?

Bitişiğimizdeki bol kepçe esnaf lokantasına aç ve hızlı adımlarla ilerleyenlerin gözü bir saniyeliğne bile olsa tabaklarımıza takılıyor ve yemeklerin lezzeti kadar dillere destan olmuş sunumu onları da şaşırtıyordu. Tek şaşıran onlar değildi. Can Oba’nın anlattığına göre komşu esnaftan kendisinin ajan olduğunu düşünen bile varmış.

Tatlı faslına geldiğimizde ben dondurulmuş peynir tatlısı söyledim. Sorbe gibi, cheesecake gibi, hem de dondurma sanki. Alttaki incecik krokan tabakanın limonlu tadına bayıldım. Tatlıyı üzerine yerleştirdikleri yoğun karamel sosun bir damlasını bile bırakmadım. Patronumun sipariş ettiği kayısı dondurması çikolatadan bir kap içerisinde geldi. Kap da dondurma da bizzat Can Bey tarafından yapılmış. Ben dondurmanın üzerine gezdirilmiş olan kayısı şurubunu sevdim. Queen ise bir dahaki sefere bu tatlıyı sossuz deneyeceğini söyledi.

Birinci Dünya Savaşı yıllarında Dolmabahçe Sarayı’nda verilen bir ziyafette bazı yemeklere " müttefik ordular pilavı" , " mareşal usülü levrek fileto", " Viyana pastası" gibi isimler verildiğini okumuştum. Zamanın yöneticileri aynı askeri ittifak içinde yer aldıkları Avusturya Macaristan Kralı’nı şaşırtmak ( açıkçası ona yaranıp kendi kelle ve koltuklarını koruma altına almak) için yemek ve yedirmek yolunu seçmişler. Aynı yöntemle ben, benim patronda hayli sevindirici sonuçlar aldım. En azından artık kendi cenazesinde kimin şarkı söyleyeceğine kafa yormayı bıraktı.

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 15:37:16