A password will be e-mailed to you.

John Akomfrah’ın Vertigo Sea, gece ışıkları 45 dakika uzaklıktaki Dubai’ye kıyasla daha az Sharjah kentinde gösterimde. Küçük çocuklar ağzı açık bu ilginç epik kolonyalizm eleştirisini izliyorlar. 2015 yılında Akomfrah bu filmi Venedik Bienali’nde gösterdiğinde kendisiyle kısa bir konuşma fırsatı bulmuş, filmin hazır görüntülerden derlendiğini öğrendiğimde şaşırmıştım. Bu görkem bir hazır yapımdı. Hazır görüntülerin dışındaki ekleme sahneler, bu kolaja dramatik bir tekil anlatım katabilmeyi başarıyordu.

Filmden sonra Sharjah Vakfı’na ait ve bienalin gerçekleştiği şu sıralar çeşitli Ortadoğulu sanatçıların sololarına evsahipliği yapan mekanlardan geçerek bir bahçeye ulaştım.

Bahçe yazıyordu.

“Urban Garden” yazıyordu hatta.

İçeride bir çift birbirinin fotoğraflarını çekiyordu.

Hemen selamlaştık ve tanıştık.

Honi ve Juhi. Bir Hindli çift. Turist. Balayı için Sharja’dalar.

Bahçe onları mutlu etmiş.

Birbirimizin fotoğraflarını çektik.

Bir daha görmeyeceğimizi bilerek yaptık bunu.

Selfie yaptık. Bir daha birbirimizi göremeyebilirdik ama Facebook vardı. Birbirimize birbirimizi tag edeceğimize söz verdik.

Fotoğraf çekerken sarıldık.

Zafer işareti yaptı Juhi.

Honi ise Juhi’nin fotoğraf çekmeyi nasıl sevdiğini anlattı.

Saatlerce fotoğraf çekebilirdi.

Sharjah Sanat Vakfı, önümüzdeki Mart’ta gerçekleşecek bienal öncesi Mart Toplantısı düzenliyor.

İkinci konuşmacı bir Hindli. Paribartana Mohantly, gerçek bir olaydan hareketle bir konuşma yapıyor. Diploma ödevi kabul edilmeyen sanat öğrencisinin nasıl okulu yaktığını anlatıyor.  Diploma ödevinde çünkü Tanrı’lar çıplak. Mohantly, “facelessness”, suretsizlik diye bir kavram ortaya atarak aslında suretin, yüzün yokluğunun bir kimlik krizine işaret ettiğini iddia ediyor.

Aklıma Nuri İyem’in Plastik Sanatlarımız 1967 kitabında Sanatatak olarak yayımladığımız konuşması geliyor.

İyem’in annesi, sanatçı oğlunun yüzlerinden rahatsız olur. Bu yüzlerin üzerini beyaz örtülerle kaparmış.

Mohantly, başbakan Modi’nin ona karşı bir kampanya olarak kullanılan sosyal medyada paylaşılan videosundaki yüzü görünmeyen’i gösteriyor.

Başbakana su getiren ve azarlanan kişi o yüzü görünmeyen.

Azarlayan başbakan kendisi hakkında yürütülen muhalefet kampanyasının en büyük yüzü olurken buna neden olan su getiren’i göremiyoruz videoda.

Toplantıya Irak’tan katılan Rheim Alkadhi’yse, Irak savaşının tespit edilen ölülerinden, Afganistan ve Irak’ta ölenlerin havaya bir toz olarak topraktan karışmasına, savaşa dair imgelere bakışımızdan, bu imgelerin örülü olduğu piksellere şiirsel, acıtıcı neredeyse edebi bir konuşma yapıyor.

Hepimiz şeytanız, diyor.

Bunu derken Irak’ta bir arazi manzarasının içindeki buluttan bir insan çıkıyor.

Bir asi? Bir kurban? Bir katil? Bir izleyici?

Gündüzleri toplantıların yanısıra geceleri performanslar gerçekleşiyor.

İspanyol Claudia Pages’i ön sırada iki efsane kadın küratör, Catherine David ve Carolyn Bakargiev, birlikte seyrettiler. Uzun sürdü. Metinle başlayan performans, ses ve dilin yitimi onun yerini jestin, telepati ve bedenin aldığı bir finalle noktalandı.

Juhi az önce arkadaşlık isteğimi kabul etti.

Birazdan selfie’mizi post onu da tag edeceğim.

Şimdilik Dubai ve Sharjah’da en sevdiklerim şöyle….

-Uzun elbiseli az önce sünnet olmuş gibi terlikle dolaşan ve her nerede olursa olsun anında terliklerinden kurtulup çıplak esmer ayaklarıyla bağdaş kuran erkek çocuklar.

-Aşırı süslü, lameli doreli dantelli elbiselerle hiç kimsenin çıkmadığı sokaklarda gökyüzünde sahibinin elinden kaçmayı başarmış bir balon gibi, ansızın mucize gibi, karşıma çıkan uzun gölgeleri peşinde koşturan kız çocuklar.

-Şişman ve mutlu ve kırmızı hatta bordo rujlu, varlıklarıyla barışık varoluşlarıyla cesur Birleşik Arap Emirlikleri kadınları.

– İp gibi uzayan asfaltta büyüyecek henüz çok genç bir zeytin ağacı.

-Dubai uçağında aktarmalı uçan, uzun simli ve ucu başka renk küçük bir tuval gibi özenle boyanmış, tasarlanmış tırnaklarından biri kırıldı diye üzülen yol boyunca memleketi marula içen kız. Ve kırılan tırnağının sesi.

Sharjah Art Foundation’ın Mart toplantısına eşlik eden Anna Boghiguian’ın Pyscho serisindeki nice sapık’tan sızan ve sızılan her şeye rağmen umut.

Mona Saudi’nin Camille Claudel’e ithaf ettiği heykeli

-Ürdünlü kadın sanatçı Mona Saudi’nin Camille Claudel’e ithaf ettiği Ürdün taşından heykel.

Zineb Sinedra

Zineb Sinedra’nın Ana dili isimli videosunda sanatçının annesinin yani anneannesinin onunla Arapça konuşmasından bir şey anlamadığında sanatçıya yani kameraya yani annesine bakışı. Eğer kamera bir araçsa, annenin araç, ana dilin aslında konuşulmayan ama aktarılan olduğunu hatırlatan bakışı.

 

-Latif Al Ani’nin 1960’lar Irak’ına dair onca gündelik siyah beyaz fotoğrafı karşısında Batılı gazetecinin “Robert Frank’ten mi etkilendiniz” sorusuna Ani’nin “tanımıyordum o zamanlar”, deyişi.

Latif Al Ani

Bu gündelik Irak görüntülerinin, vitrinlerinde sütyenlerin, sivri burunlu topuklu pabuçların sergilendiği modern şehrin çok geçmeden kapkara isler içinde bir savaş imgesine uyanacağını bilmek. Uzun sancılı, bulantılı bir ertesi günden o uzun eğlenceli, modern geceye bakabilmek. Latif Al Ani’nin yanından üstelik. Genç Saddam’ın esmer profilinin tam karşısından….

Zineb Sinedra’nın gemileri

-Sharjalı sanatçı Mohamed Ahmet İbrahim’in kağıttan hafif rengarenk, Keith Haring’i çok çağıran heykellerinden plastik su şişesi kapaklarından yaptığı yığını, müzik kulaklıklarına benzetebilmek. Tekrarı seven ve tekrarlarıyla yarattığı sergide elektronik klavyesi bol bir pop bestenin içinde gezebiliyor olmak.

Latif Al Ani

(Devam edecek….)

 

İLGİLİ HABERLER

Sharjah Art FOUNDATION Buluşması 17 Mart’ta başlıyor

Ortadoğu’nun yeni film festivali

Daha fazla yazı yok
2024-11-23 10:21:41