Erman Akçay, Defter Kazıyıcılar Kooperatif’inden Ali Mete Sancaktaroğlu ile "Kentin Yeni İkonaları"nı konuştu.
Ali abi, merhaba son zamanlarda “Şehrin Yeni İkonaları” başlıklı bir seriye başladın. Bizlere, biraz bu süreçten, neleri işaret ettiğinden bahseder misin?
Tabii. Evet, sehrinyeniikonaları ve kardeşi sehringerceksahipleri; ikisi de yeni projeler. ikisi de kentsel dönüşüm projelerinin yıkımı ile başladı. Bir rahatsızlığın nüveleri bunlar. Neler barındırıyor ; kule vinçler, uydu antenler, klima dış üniteleri, gsm şirketlerinin vericileri , baz istasyonları, şehir giriş ve çıkışlarındaki taklarda montelenmiş kamera sistemleri, egsler, kent yaşamının bir parçası haline gelen, sürekli olarak gözetim altında olduğumuzu, röntgenlendiğimizi hissettiren ve röntgenleyen kameralar vb. bütün bunlar hem şehrin fiziki yapısını hem de bizlerin ruhunu kanatan nesneler. Müthiş rahatsız edici, sinir bozucu. bir insan şehirde dolaşırken göz hizasında algılar çevresini. Hiç bir zaman kafamızı olağanüstü bir dış etken yoksa yukarı kaldırmayız. Bir gün kafamı yukarı kaldırdığımda yukarıda sıraladığım canavarların şehri ne kadar da çok işgal ettiğinin ayırdına vardım. ve bütün olup biteni fotograflayarak ve estetize ederek instagram ve facebook gibi mecralarda paylaşmaya başladım.. bir farkındalık yarattı ki sanırım, dışarıdan; arkadaş, eş, dostlardan katkılar gelmeye başladı.. Sadece büyük şehirlerin silüeti değişmiyor, ufak bir kasabada bile bunları görmek durumunda kalıyoruz. maalesef rant dininin yeni ikonaları bunlar , tabii ki gizli faşizminde.. Sehringerceksahipleri ise daha domuzlar boğazı geçmemiş ve bebek sahiline varmamıştı, hayata geçti. Bu şehrin, kentlerin ve diğer yerleşim alanlarının gerçek sahipleri bizler değiliz. Bizler / insanoğlu yerleşik hayata geçince gördüğümüz ve göremediğimiz; soylarını tükettiğimiz tüm canlıların yerleşim alanlarının, ekosistemlerinin üstüne konduk, sanayileşme, aşırı kimyasal kullanımı vs. tuzu biberi oldu işin ve onları yerleşim alanlarından kovduk: tahakküm.. Bundandır mesela kentsel dönüşüm projesi ortaya çıktığından beri sokaklarda farelere rastlamamız ve domuzların 3. köprü inşaatının başlaması ve ağaç talanı sonrası şehre inmeleri.. bu nedenle sehringerceksahipleri’dir ; örümcek, karınca, tırtıl, fare, kedi , köpek, domuz, tilki, yılan, gelincik vd.. Uzunca bir zamandır defter kazıyorsun, sergilere katılıyorsun, bu iletişimin sana ne tip faydaları oldu? 08:00 – 18.00 mesai yapan ve yoğun çalışan bir işçiyim ben. Defterler ve bulaştığım diğer plastik alanlar soluk almama vesile oldu hep, elbette sosyalleşmenin de yolunu açtı. Çok güzel arkadaşlar edindim, çok şey öğrenmeme ve tecrübe etmeme vesile oldu. Bahtiyarım.
Kolajlara devam ediyor musun?
Elbette kolajlar ve defterler devam ediyor, çoğunu kendime yapsam da yaşadığım sürece hep canlılığını koruyacak kolaj ve defter uğraşısı benim içim. Eski fotograflara daldım bir süredir, sahaflardan ya da sokak tezgahlarından topluyorum. Bu da ayrı bir keyif benim için. Genellikle küçük ebatlı fotograflarla didişmek daha hoş oluyor benim için. Okuma ve görme arasında hassas bir çizgide işler üretiyorsun, bundan sonra daha görsel mi çalışacaksın yoksa eylem mi ön planda olacak? Yaptığım işlerin hep politik bir yanı oldu, ama direkt göze sokmadan. Şu da bir gerçek ki yaşadığımız an bunu beraberinde getiriyor bence, başka yol yok. Bu yol doğru yoldur kanımca.
Çalışmaları kitaplaştırmayı hiç düşündün mü?
Çok fazla defter birikti, aslına bakarsan kafamda her zaman var bu söylediğin, toparlayıp bastırmayı istiyorum. risaleler halinde de olsa mutlaka matbu hale dönüşecekler. Bu aralar neler yapıyorsun? Bir süredir, zaman ayırabildiğimce ahşap oymayı deniyorum , küçük heykeller, onları da ankanınyenideninşası başlığında topluyorum.. Çok eğlenceli ve öğretici aynı zamanda. Şöyle bir şeyde var , taşları ve ahşabı bana sevdiren ve onlara farklı bir gözle bakamayı öğreten İlhan Berk okumalarıdır. yaptığım ahşap işler elle tutulur şeyler mi, bana göre elbette; kendim için yapıyorum çünkü.. Tuvale, resmin alanına geçmeyi düşünüyor musun? Tuval hep korkuttu beni ama boyumu aşar diye düşünmedim hiç, daha bir disipline olmak gerekiyor tuval için, pres tuvallere pastelle çalıştım epey bir zaman, fiksiyatif olarak ta ucuz saç spreyi kullandım, iyi sonuç aldım bu arada. Alaylıyım ya kimseye hesap vermeme rahatlığı sınırlamıyor beni, rahatım.
DKK’nin çalışmalarına göz atmak isteyenler için: http://surrealisteylemturkiye.blogspot.com.tr/2010/03/defter-kazyclar-kooperatifi.html