Misket havasının riddim’i, Leslie pedalın faz’ına karıştı. Asma davul kick, darbuka snare gibi titreşti. Düm ile tek’in sergüzeşti, bu seslerden yansıyarak doğmuş Debdebe’nin ismiyle bir oldu; FAZ çıkageldi. Grup üyesi Fitisound’un albümün müzikal kavramsal çerçevesini çizdiği albüm tanıtım yazısını albümle aynı gün yayınlıyoruz.
Tastamam hazırız öfke solukta,
Geçti ahuvah yara kabuk da,
Veriyor kafama gözüme beati alttan,
Volkan İncüvez versus Fiti Kaptan.
(Fayrap, Debdebe, FAZ)
Amerikan İç Savaşı’ndan sonra savaş bandoları dağılmış, enstrümanlar New Orleans’ın rehin dükkânlarını boylamıştı. Özgürleşen siyahlar, Afrika’dan yeni kıtaya taşıdıkları ritmik müzikal geleneklerini bu dükkanlardan topladıkları enstrümanlarla yeniden inşa etmeye başladılar. Bas davul, trampet, ziller… Dee Dee Chandler adındaki bir trampetçi bas davul pedalını icat ederek her biri farklı bir müzisyen tarafından çalınan bu enstrümanları bir araya getirdi. Bir down bir up beat’ten ibaret backbeat tek kişi tarafından çalınmaya başlayınca, hissiyat değişti. Multitasking groove’u doğurdu. Groove çok merhaleler geçirdi, çok evreler gördü. Backbeat’in varisi ‘four on the floor’ 19. yüzyılın sonundan bu yana hem ana akım, hem yeraltı janrlarının bir çoğunda baş tacı edildi. Mezurun başında vuran kick ile dibe doğru meyleden dalga, üçüncü beat’te titreşen snare ile tepeleri aştı. Davul setindeki üçlünün yanına çok eklenen oldu. Herkes biraz farklı çaldı bu çalgıyı. 70’lerin sonuna doğru önce sentezlenmeye, sonra örneklenmeye başladı davul setinin parçaları. Backbeat bu sefer de davul makinelerini mecra eyledi. Pedala basma marifetiyle gümbürdeyen pes dalgalar, bu yeni formda parmak ile çalınır ya da programlanır oldular. Birinin bir zaman, bir yerlerde çaldığı bir davul partisyonunun içindeki bir döngü, bambaşka bir yer ve zamandaki birinin yaratımının parçası olabiliyordu.
Davulun, ritmin, dansın ve bunlardan alınan hazzın hikâyesi böylece yazılırken, İzmit’te yaşayan bir müzisyenin aklına, 90’ların sonunda “perde aralıkları bağlamadaki gibi hizalanmış, gitar tuşesiyle çalınabilen bir saz” fikri düştü. Ömür Kılıçaslan’ın fikrine enstrüman ustası ’nin zanaatı eklendi. Çağlama icat olundu. Sesler âlemi saflarını genişletti. Kırşehir bozkırlarının kirli, yangınlı bağlaması, Mississippi deltalarının mavi, cızırtılı gitarıyla hemhâl oldu. Misket havasının riddim’i, Leslie pedalın faz’ına karıştı. Asma davul kick, darbuka snare gibi titreşti. Düm ile tek’in sergüzeşti, bu seslerden yansıyarak doğmuş Debdebe’nin ismiyle bir oldu; FAZ çıkageldi.
Sint, davul makinesi ve sampler’ın yanına eklenen gitar ve çağlamanın üzerine söylenen sözlerden ibaret Debdebe. Tarza değil tavra kıymet veren grup, önceden programlanan sekansların canlı enstrümanlarla beraber çalındığı, her çalış esnasında şarkıların yeniden üretildiği, manipüle edilen seslerin performansın parçası kılındığı bir icradan yana. Dijital sazdan alınan analog hazzın -ya da tersinin- kulakta bıraktığı eklektik tadın peşinde. 2016 yazında ilk kez sahneye çıkan üçlü, gürültüsü, romansı, siyaseti, kaosu, yakını ve uzağıyla İstanbul’un kendini tekrar ederken yenileyen rutinlerinden güç alıyor. Yinelenen döngüler ve bu döngüler için yazılan kâfiyeler ile tutulan dem halindeyken, bu dem’in içinde ben de varım demek değil, hemdem olmak derdinde. Sentetik olanı organik olandan ayırt etmezken, hep bir yerin dolaylarından çalmayı seviyor. Canlı gibi ama tam değil. Fısıltıdan gürültüye. Şehirden Debdebe.
Volkan İncüvez’in gitar, çağlama, FitiSound’un sint, davul makinesi çalıp sampler kullandığı Seçkin Erdi’nin vokal yaptığı Debdebe, bugünden itibaren Venüs Müzik etiketiyle dijital mecralarda.