Geleneksel “La Semaine du Goût/Lezzet Haftası”nda Fransız esintisinin İstanbul’a getirdiği Marc Bretillot için, bir “yemek tasarımcısı”ndan çok hevesli bir “gastro-mucit” olduğu iddiası yerinde olur.
Turner 2014 ödülünü kazanan Duncan Campbell İrlandalı. Aslında onu Venedik Bienali’nde İskoçya ulusal katılım pavyonu adına yaptığı film yerleştirmesiyle tanıdık.
Psikanaliz kendi ideolojisini dayatıp akışkan bir öznenin yeni bir tarzda politika üretmesini sınırlandırıp engeller. Fakat onlara göre, bilinçaltı baskı altında tutulmuş anılar ve fanteziler değildir. Onlara göre bilinçaltı, üretilmesi ve akışkan hale getirilmesi gereken bir madde, fethedilmesi gereken toplumsal ve politik bir alandır. Nicola Constantino da kendi akışkan benleriyle yeni bir yaşam biçimini mi fethediyor acaba?
Söylemesi zor gezmesi kolay 9. Contemporary Istanbul sanat fuarı açıldı. Bu kez akıllardaki soru, sezonun artık ilk değil-art international'dan sonra- ikinci sanat fuarı olmanın getirdiği zorluklarla baş edip edemediği oldu. Ayşegül Sönmez'in ilk izlenimleri...
Broodthaers’a göre eşsiz sanatçı diye bir şey yoktu. Olayları ve fikirlerin oluşabilmesi için birilerine ihtiyaç vardı. O nasıl Magritte, Duchamp, Oldenburg ve Warhol gibi sanatçılardan etkilendiyse, Broodthaers’ın fikirlerinden ve stratejilerinden direk ya da dolaylı bir şekilde etkilenen birçok sanatçı var.
Ah Belinda filminin Atıf Yılmaz'ın kızı Kezban Arca Batıbeki'nin İstanbul '74 galerisindeki son sergisi için yeniden ürettiği kısa filmde Nurgul Yeşilçay ve gazeteci yazar Yiğit Karaahmet yer alıyor.
Fanzin - Kaset - Distro dosyasında Sarp Keskiner'in ikinci konuğu, halen İstanbul Modern'de süren "Çok Sesli" sergisine yerleştirme projesi ile katılan Merve Şendil: “Amatör grupların kaydını tuttuğum ve “Underscene Project” adı altında topladığım açık arşiv ve gerçekleştirdiğim analog korsan radyo yayınları, içinde yaşadığım dünyanın yeniden kurgulandığı işlerdir.”
İstanbul Modern kuruluşunun 10. yılında, “Çok Sesli” başlıklı bu sergiyle hem süreli sergilerde benimsediği politikasını devam ettiriyor, Türkiye güncel sanatına farklı bir aralıktan yaklaşıyor, hem de sosyo-kültürel bir tablo ortaya koyarak günümüzün hip olgularından disiplinlerarası çalışma biçimlerine dikkat çekiyor. “Çok Sesli” davetkar bir başlık çünkü çoğu zaman sesin çağrısı, imgeninkinden daha kuvvetli.
Bu yazı serisi güncel olayları film gibi yorumlamayı amaçlayan eğlence amaçlı bir seri. Gerçek olaylardan ilham alsam da bu yazıları daha çok bir fantazi ürünü olarak ele almanızı öneririm. Bu hafta konuk yönetmenimiz Alex Proyas.