Borusan Contemporary sayesinde sevdiğimiz, Perili Köşk'te izlediğimiz Japon sanat kolektifi teamLab en büyük dijital enstalasyonunu Odaiba Yume-Tairiku 2016 festivalinde sergiliyor.
Nietzsche'nin yazdığı bazı fragmanlarda ortaya çıkan ve filozofun actio in distans tutkusunu kanıtlayan ayrıntılara pek girmeyeceğim ama burada altını çizmek istediğim şey, uzaktan etki konusunun düşmekle ilgili herhangi bir tartışmada düşme, düşebilme eylemlerini komplikasyona uğratarak, her düşüşün bir ayakta kalma mücadelesi olduğunu savunmak olacak.
LVR-Landes Museum Bonn, Landschaftsverband Rheinland, Leo Breuer ailesi ve GKG-Bonn Hamburglu sanatçı Şakir Gökçebağ'ı bu senenin Leo Breuer Ödülü'ne layık gördü.
Küratörlüğünü Selen Ansen’in yaptığı; Bas Jan Ader, Phyllida Barlow, Cyprien Gaillard, Ryan Gander, Mikhail Karikis, Uriel Orlow, VOID ve Anne Wenzel gibi sanatçıların eserlerinden oluşan “Her Düşenin Kanadı Yoktur” adlı sergi yerçekimine bağlı olarak yükseliş ve düşüş arasındaki inanılmaz uyuma odaklanmasının yanı sıra kendi elimizle doğayı katlederek nasıl bir çöküşe doğru ilerlediğimizin eleştirisini sunuyor.
Yeniden düzenlenen Tophane parkına yerleştirilen “Nusret Mayın Gemisi ve Tophaneli Şehit Yüzbaşı Hakkı Heykeli” üzerinde düşünmekte fayda var. Öncelikle şunu ifade etmem lazım, bu uygulamayı yapanların “heykel” kavramını kullanmaktan bilhassa kaçındıklarını tahmin ediyorum. Bunu da bilerek yaptıklarını düşünüyorum.
Kuzgun Acar’ın 1949’da Akademi’ye girmesiyle başlayan ve 1968’e kadar yoğun, 1976’daki ölümüne kadar ise ara ara devam ettiği heykel sanatına kazandırdığı çoğu yapıtı yok oldu. Hatta her zaman çok sevdiği sinema sanatına verdiği ürünlerin -Doğu’da çektiği belgesel filmler- ve sokak tiyatroları için yaptığı maskların bir kısmı da kayboldu. O nedenle en bilinen heykellerinden birinin korunduğunu, sahiplenildiğini bilmek iyi geliyor insana.