A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

taciz

Bienalin yeni küratörleri: “bindiğin dalı kesmek çok eğlenceli olabilir”

15. İstanbul Bienali'nin küratör ikilisi bir sanatçı duo. Bunun manevi anlamı büyük. Elmgreen ve Dragset ikilisinin ise yapacakları kestirilemez ve kesinlikle şimdiden söylüyorum ilginç ve "etkin" olacaktır. İlk çıktıkları zamandan beri hevesle takip ettiğim ikilinin en büyük özelliği tam da bu söyleşide teyit ettikleri gibi izleyiciyle değil de sanat dünyası denen sistemle uğraşmaları bazen tiyatro bazen heykel bazen olmayan bir Prada dükkanı yapma özgürlüğüne, cesaretine ve neredeyse Beckettyen bir mizaha sahip olmalarında. Onları en iyi yine bir sanatçı ikilisi tanıtır diye düşündüm ve Ben Hunter ile Nicholas Shorvon'un onlarla yaptıkları söyleşiyi Özlem Akarsu her zamanki titizliğiyle çevirdi.

(Ayşegül Sönmez'in notu.)

Kadınların cehennemine dair…

Neredeyse on yıldır beklediği roman çıkınca heyecanlanıyormuş insan. Murat Uyurkulak'ın 2010 yılından beri bazı röportajlarında yazdığından bahsettiği Merhume'nin yayımlanacağını önce transfer olduğu April Yayınevi'nin tweet'inden öğrendim. Bunca yıl beklenir de hemen alınıp okunmaz mı, tabii ki okunur. E kitaplarla azıcık haşır neşir olan insan mahalle komşusu yazarın son romanı hakkında yazmak istemez mi, tabii ki ister.

Siborg Manifestosu I

Feminist kuramcı Donna Haraway, 14. İstanbul Bienali küratörünün 'ondan çok etkilendim' referansı ve bienal kataloguna "benim için çizimler her zaman canlı gerçekliğin gücü ile biyolojik ve edebi ya da sanatsal olanın bir araya geldiği yerdir. Kendi bedenim de tam anlamıyla işte böyle bir çizimden ibarettir" sözlerini bienal kataloguna alıntılamasıyla yeniden ilgi alanımıza girdi. Haraway'in meşhur Siborg Manifestosu'nu tekrar okumak şart oldu. Ve elbette bazı bölümleri sizler için taze taze yeniden çevirmek...  Çevirmenlerimizden Billur C.Yılmazyiğit'e derin teşekkürlerimizle...

 

Wes Craven: “Bu sadece bir film”

Çocukluğunun bir dönemi 1980’ler ya da 80’lerin sonuna yetişmiş bir nesil için A Nightmare on Elm Street ve Freddy film izlemeyi sevmek demekti; maceraperest çocuk ruhun film ve sinema okyanusunda keşif yapmasına sebep olan ve her zaman çekici gelen yasak bir meyve gibiydi. Gece yatağa girildiğinde korku sebebiydi, karanlıkta sokaklarda yürürken her köşe başına temkinli bir bakış ve uykuya yenik düşmeden önce edilen duaların sorumlusuydu. Wes Craven’in bir daha çıkmamacasına akıllara kazılmasıydı. 


2024-11-02 19:44:49