Sanat ya da Bağlamından Kopan Mücadele
42Maslak Art!Space'de süren Mehmet Ali Boran ve Mehmet Çeper'in ortak sergisi "Bilinmeyen Kod"u Mahsum Çiçek yazdı.
için arama sonuçları
42Maslak Art!Space'de süren Mehmet Ali Boran ve Mehmet Çeper'in ortak sergisi "Bilinmeyen Kod"u Mahsum Çiçek yazdı.
Broodthaers’a göre eşsiz sanatçı diye bir şey yoktu. Olayları ve fikirlerin oluşabilmesi için birilerine ihtiyaç vardı. O nasıl Magritte, Duchamp, Oldenburg ve Warhol gibi sanatçılardan etkilendiyse, Broodthaers’ın fikirlerinden ve stratejilerinden direk ya da dolaylı bir şekilde etkilenen birçok sanatçı var.
Küratör Steven Cairns, sanatçı Ahmet Öğüt ile 6 Ağustos'ta ICA'de Kaan Müjdeci'nin "Sivas" filminden yola çıkarak gerçekleştirdiği film ve ses performansı Küçüknefes: 4 Possible Readings of an Uncut Movie (Kısaltılmamış bir Fim için 4 Olası Okuma) üstüne konuştu. 6 Ağustos'ta yapılan bu söyleşiyi Hale Eryılmaz çevirisi ile sanatatak.com'da yayınlıyoruz.
"Şu gerçekten asla kurtulamıyorsun: Savaş iç döker, savaş parçalar, savaş yaralar..." Sermet Yeşil
İbrahim Maalouf sahnedeyken sadece var olanı sunmuyor bizlere, zihninde dönüp duran müzik hiç bir zaman sabit bir rayın üzerinde ilerlemiyor. Bir çok yol sunuyor dinleyicisine, birine doğru yürüyoruz ve nereden geldiğimizi düşünmeksizin yolda olmanın güzelliğini hissediyoruz.
Mitolojiler başlıklı 3.Mardin Bienali ertelendi. Mardin Sinema Derneği, Döne Otyam, Ferhat Özgür, Fırat Arapoğlu, Mehmet Baran, Sait Tunç, Mesut Alp, Fikret Atay, Hakan Irmak, Ferhat Satıcı, Hülya Özdemir, Claudia Segura Campins,Canan Budak, Can Bulgu'nun imzalarını taşıyan mektubu yayınlıyoruz.
“Mitolojiler” konseptli 3. Mardin Bienali’ni coğrafyamızdaki halkların yaşadığı acılar nedeniyle ileri bir tarihe erteliyoruz. Sanat susmaz, susmayacak ancak vakit çocuk çığlıklarını duymanın vaktidir.
Bizler 3. Uluslararası Mardin Bienali Ekibi olarak, Mezopotamya ve Anadolu arasında önemli bir kesişim ve etkileşim alanı olan Mardin’de, “Mitolojiler” konseptiyle, iki uygarlığın ortak belleğini antik çağlarda olduğu gibi dünyanın her köşesiyle harmanlayıp, yeni sentez işlerle yaşadığımız bin yılın sorumluluğunu yerine getirip, o şehirlerin, o ülkelerin sınırlarını aşan akıl almaz renk ve zenginlikteki kültür denizine kendimizce birkaç damla katmak istemiştik. Bunu yapmaya çalıştığımız dönemde, Mezopotamya’nın içinde bulunduğu süreç oldukça manidardı.
Son derece ciddi gelişmelerin yaşandığı bu süreçte, sadece belirli coğrafyaların yeniden haritalandırılmasına değil, halkların geleceklerini belirleyecek bir döneme şahit olmaktaydık. Bunun için Kobanê kuşatmasına ya da Êzidîlere yapılan saldırılara, Êzidî halkının karşı karşıya geldiklerine bakmak yeterli. Biliyorduk; birileri Mezopotamya ovasını kan deryasına boyarken, birileri Babil Kulesini inşa ediyordu; birileri insanları, evlerini ve düşlerini talan ederken, birileri de yazıyı icat ediyor ve büyük tapınakların duvarlarına mitolojileri resmediyordu.
Karanlık ne kadar barbarca ve zulümle gelirse gelsin, ışık her zaman ‘’bu topraklarda’’ vardı ve kendini korkusuzca karanlığın önüne attı. Aydınlığın kendini ilk var ettiği alan da hep sanat oldu. Umudun bitti dendiği yerde ışık sanatla var oluyordu.
Biz Uluslararası Mardin Bienali, “Mitolojiler” ile bunun en doğru zaman olduğunu düşündük. Karanlığın en barbarca kendini dayattığı bu günlerde sanat ile bir çığlık, bir mum yakmak istedik, Mezopotamya’nın Kuzeyinden veya Anadolunun Güneydoğusundan… Çığlığımız “ışık var” demek, çığlığımız “mitolojiler yaşıyor” demek, çığlığımız “yarın birlikte daha güzel olabilir” demek ve çığlığımız “sanat ile daha güçlü, daha güzel olabilir” demekti. Lakin çığlığımız korkusuzca kendini bu ana kadar getirirken bizim sesimizden, bizim çığlığımızdan daha büyük bir ses duymaya başladık. Bu çığlığın adı Kobanê, bu çığlığın adı Şengal… Bu çığlığın adı vicdanın barbarlık karşısındaki duruşu. Bu çığlık, bu topraklarda yaşayan herkesin yüreğinde kanayan yara. Korkmuyoruz, inanıyoruz ve umutluyuz.
17 Ekim-17 Kasım tarihleri arasında yapmayı planladığımız 3.Mardin Bienalini yanı başımızda vuku bulan acıların görülmesi ve duyulması için erteliyoruz.
Sanatçılarımızın ve Mardin halkının desteği hep bizimle oldu ve olmaya devam edecek. Çok yakın bir gelecekte çocukların değil sanatın çığlığıyla bir arada olacağız…
Arda Karaböcek ve Aras Bayram Filmekiminde izledikleri filmlerin kısa değerlendirmelerini yapıyorlar.
Myth-Making Across Boundaries Conference (Sınırların Ötesinde Mit-Üretim Konferansı). Ege Universitesi Avrupa Dilleri ve Kültürleri Araştırma Merkezi (ADİKAM) tarafından organize edilen ve İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından hayata geçirilen etkinlikte İspanya’dan Çek Cumhuriyeti’ne, Hindistan’dan Sırbistan’a, Amerika’dan Pakistan’a çeşitli ülkelerden gelen çeşitli alanlarda akademik çalışmalarını sürdüren çok sayıda konuşmacı bir arada bulundu.
Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 21. Altın Koza Film Festivali kapsamında gerçekleştirilen “Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması” ve “Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması”nın sonuçları açıklandı.
15 Eylül’de başlayan ve 21 Eylüle kadar devam edecek olan 21. Altın Koza Film Yarışması kapsamında gerçekleştirilen Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması ve Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması’nın sonuçları açıklandı.
Akdeniz ülkelerinden kısa film yönetmenlerinin yoğun ilgi gösterdiği ve filmlerin kurmaca, belgesel, deneysel ve canlandırma dallarında değerlendirildiği yarışmada, kurmaca dalında en iyi film odülü, Fransa’dan Lionel Kaplan’ın “Lucie’nin Sorunu” (Trouble with Lucie) isimli filminin oldu. Film, yönetmen olmak isteyen bir aktristin gerçekle kurguyu buluşturan hikayesini anlatıyor.
Yarışmada Türkiye’den Turgay Kural’ın yönettiği “Cibik” (Reed) ise belgesel dalında en iyi film ödülüne layık görüldü. Film, zor koşullarda yaşayan sazlık işçilerinin çok düşük ücretlerle geçimlerini sağlama ve borçlarını bitirme mücadelelerini anlatıyor. Yazın kavurucu sıcağında bir okulun bahçesine, havadan su bombası düşer ve su savaşı başlar...
Deneysel dalında en iyi film seçilen eser ise, Yunanistan’dan Rinio Dragasaki’nin yönettiği “Okul Bahçesi” (Schoolyard)… 1983 yılının Arjantin’ininde kendisini hasta babasının bakımına adayan ve gün geçtikçe kendi içine daha çok kapanarak gerçeklikle yüzleşmeyi reddeden bir kadının hikayesini anlatan Fransız-Arjantin ortak yapımı, “Baba” (Father), yarışmanın en iyi canlandırma filmi seçildi. Filmin yönetmeni, Santiago Bou Grasso…
Juri Ozel Odulu ise, tatil için ciktiklari kara yolu üzerinde beklenmedik olaylarla karsilasan bir ailenin basina gelenlerin anlatildigi “Ailevi Heyecanlar” (Family Thrill)’in oldu. Bu filmin yönetmeni Dimitri Stratakis. Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması’nın jürisinde; Fas’tan Film yönetmeni Alaoui Lamharzi Azlarabe, Türkiye’den sinema yazarı Yeşim Tabak, Yunanistan’dan yönetmen Stavros Raptis, Türkiye’den oyuncu Güner Özkul görev aldi. Yarışmada her dört dalda iyi film seçilen eser, 10.000 TL’lik ödülün sahibi olacak, toplam 40.000 TL ödül dağıtılacak.
Festival kapsamında gerçekleştirilen ve ülke çapındaki iletişim ve güzel sanatlar fakültesine devam eden öğrencilerin katılabildiği Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması’nda ise, kurmaca dalında en iyi film, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Mahmut Telci’nin yönettiği “Tatmin” oldu. Hayatındaki tatminsizlikleri görevini kötüye kullanarak kapatmaya çalışan komiser Cemil’in hikayesini anlatan film, Cemil’in arkadaşlarıyla, meslektaşlarıyla, üsleriyle, sıradan insanlarla ve kadınlarla arasındaki ilişkiyi gözetlerken toplumdaki erkeksi yapıyı irdeliyor.
En iyi belgesel seçilen film ise, yönetmenliğini Mehmet Emre Gül’ün yaptığı “Benden Önce”. Selçuk Üniversitesi yapımı olan film, zihinsel engelli 56 yaşındaki oğlunun, kendisinden önce ölmesini isteyen 76 yaşındaki İfakat’ın öyküsünü anlatıyor. Doğayla iletişim kurmaya çalışan genç, her seferinde bir engelle karşılaşırsa ne olur
? En iyi deneysel dalında ipi göğüsleyen yapım “O2 (Oksijen)” de bu sorunun cevabı aranıyor. Filmin yönetmeni Selçuk Üniversitesi’nden Naci Anıl Konya.
Canlandırma dalında en iyi film ödülü ise, Ethem Onur Bilgiç’in yönettiği Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi yapımı “Salkım Söğüt” un oldu. Film, Nazım Hikmet’in ‘Salkımsöğüt’ filminin serbest canlandırma uyarlaması…
Yarışmada, belgesel dalında yarışan “Heykel A.Ş” ise, jüri özel ödülüne layık görüldü. Yönetmenliğini Tuna Tetik’in yaptığı film, Bahçeşehir Üniversitesi yapımı. Bu film, Kent yaşamı içinde her gün önlerinden yüzlerce kişinin geçtiği ‘alışılmışın dışında’ heykeller ve onlarla beraber yaşayanların samimi ve özgün yorumlarını içeriyor.
Yarışmanın jürisinde sinema yazarı Burcu Aykar, belgesel film yönetmeni Kemal Öner, oyuncu Cansel Elçin, yönetmen Yasin Uslu, canlandırma yönetmeni Özgül Gürbüz görev aldı.
Yarışacak filmlerin ön değerlendirmesi, sinema yazarı Senem Erdine, yönetmen Ahmet Sönmez ve belgesel yönetmeni Mehmet Güleryüz tarafından yapıldı.
Ulusal Öğrenci Filmleri kurmaca, belgesel, deneysel ve canlandırma dallarında en iyi film seçilen esere 7.500 TL ödül veriliyor, yarışma kapsamında toplamda 30.000 TL ödül dağıtılıyor.
Faşo ile Kürdo Arkadaş Olunca Güizelleşir Dünya
"İnsana sadece insan olarak baktığında her şey çözülüveriyor." Sami Berat Marçalı