"...filmin ana çatışması her ne kadar caz dünyasında anlatılan bir şehir efsanesi üzerine kurulmuş olsa da Whiplash’in asıl derdi cazdan ziyade egoyla, hırsla ve iktidar savaşıyla ilgili."
İtalya'nın gelecek sinemacılarını seçen uluslararası Torino Film Festivali'nde jüri koltuklarını Amerikalı yönetmen Debra Granik, İngiliz sinema eleştirmeni Geoff Andrew, Macar yönetmen Gyorgi Palfi ve oyuncu Carolina Crescenti gibi isimler yer alıyor. Festivalin jüri başkanlığını ise Ferzan Özpetek yapacak. Torino Film Festivali'nin bu yıl 32.cisi gerçekleşecek.
İlyas Salman ve Tamer Levent’in rol aldığı, Kristal Küre sahibi ve Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar’ın dokuz adayından biri olan Mısır Adası, her yönüyle çarpıcı bir film
Tess ve Paris Teksas filmlerinin unutulmaz oyuncusu Nastassja Kinski, Malatya film festivali onur konuğu olarak Malatyalılarla buluştu. 12 yaşında sinema kariyerine başlayan ve 70’in üzerinde filme imza atan ünlü yıldız, düzenlenen basın toplantısına Türk sinemasının 100. Yılını kutlayarak başladı. Türk sinemasını çok iyi tanımadığını belirten Kinski, Kelebeğin Rüyası’nı izlediğini ve etkilendiğini söyledi. Teklif gelmesi halinde Türk bir yönetmenle de çalışabileceğini ifade eden ünlü oyuncu 80’li yıllardan sonra kariyerindeki düşüş ile ilgili “Hayat asla aynı şartlarda devam etmiyor” dedi. İşini hala çok sevdiğini de söyleyen Kinski, önümüzdeki dönemde birinde yönetmen, diğerinde oyuncu olarak iki projesi olduğunu sözlerine ekledi.
Türkiye’yeyle ilgili çok bir şey bilmediğini ifade eden Nastassja Kinski, İstanbul’a her geldiğinde camilerin kendini büyülediğini dile getirdi ve Malatya’nın da tarihi camilerini görmeyi çok arzu ettiğini söyledi.
Nastassja Kinski, 27 Kasım akşamı Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek olan Festival kapanış ve ödül töreninde onur ödülünü aldıktan sonra Malatya’ya veda edecek.
David Cronenberg’in son filmi Yıldız Haritası filmekimi’nde gösterimişti. Şimdi Başka Sinema'da. Ayşegül Sönmez, filmi sürrealist değil hiperrealist buldu.
Kağan Uluca ve Serdar Bakioğlu tarafından yetkinlikle canlandırılan Gyore ve Gero kardeşler, ortasında kaldıkları savaşın, her kardeşi karşı karşıya getiren savaş olduğunu, yani her savaşın aynı olduğunu, kara mizah marifetiyle gözler önüne seriyor.