“Derealizasyon” ve “Gizli Pencere”
Armaggan Kişisel Sergi Serisi’nin 9’uncusu, kişinin, çevresini olduğundan farklıymış ve kendisine yabancıymış gibi algılamasını sorgularken insanın gizli pencerelerinin öyküsünü anlatıyor.
için arama sonuçları
Armaggan Kişisel Sergi Serisi’nin 9’uncusu, kişinin, çevresini olduğundan farklıymış ve kendisine yabancıymış gibi algılamasını sorgularken insanın gizli pencerelerinin öyküsünü anlatıyor.
Küratörlüğünü yaptığı Üryan, Çıplak, Nü sergisiyle kendini özellikle kadın bedeninin çıplaklığı üzerinden beklemediği politik bir tartışmanın içinde bulan ve sergisi Hale Asaf'ın eserinin orijinalliğine dair iddialara maruz kalan Ahu Antmen sanatatak.com Genel Yayın Yönetmeni Ayşegül Sönmez'in sorularını yanıtladı.
Çınar Eslek'in son sergisinin adı "kontrolden çıkmış hayat" değil, sadece "hayat" olmalıymış diyor sanatatak yazarı Ahmet Ergenç ve nedenini bu yazıda açıklıyor.
İstanbul Modern’in eğitim programlarını destekleyerek 2016 yılında da çocuk ve gençlerin eğitimine olanak yaratmak amacıyla düzenlenen Gala Modern 2015, 12 Aralık Cumartesi akşamı İstanbul Modern’de gerçekleşecek.
Yüzüklerin Efendisi film serisinin yönetmeni Peter Jackson, Aydın'da görevli aile hekimi Dr. Bilgin Çiftçi'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile serinin unutulmaz karakterlerinden Gollum'u karşılaştırdığı bir Facebook paylaşımı için "cumhurbaşkanına hakaret etme" suçu ile yargılanmasının ardından bir açıklama yaptı.
Gece Devriyesi sergisinde cep telefonuyla resimleri çekmeye yani onları tekrar üretmeye kalkıştığında başarısız olacak izleyici. Oldukları kadar karanlık çıkmayacak daha aydınlık çıkacaklar çünkü… Dolayısıyla sanatçının, son dönem resimlerini göstermek isteyen her izleyici aslında bir gece bekçisi gibi resimlerini aydınlatacak ama aktaramayacak.
52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde açılış töreni heyecanının ardından film gösterimleri, masterclass'lar ve sergi açılışıyla yoğun bir gün daha yaşandı. Ancak güne damgasını vuran isim şüphesiz açılış gecesinde Yaşam Boyu Başarı Ödülü alan usta aktör Jeremy Irons’tı.
52. Uluslararası Antalya Film Festivali ilk gününde Catherine Deneuve ile "Merhaba" dedi. Antalya’ya ayak basar basmaz basın olarak Deneuve ile bir araya geldik. Açılışta Yaşam Boyu Başarı Ödülü alan Fransız aktrist, son dönemde yaşanan siyasi olaylar ve kariyerine dair soruları yanıtladı.
Milliyet gazetesi yazarı Fisun Yalçınkaya'ya verdiği söyleşisinde Taner Ceylan, 14. İstanbul Bienali için kopyaladığı Giuseppe Pellizza da Volpedo'nun 'Il quarto stato', tuval üzerine yağlıboya, 1901 tarihli resmini anlattı:
-Volpedo’nun resmi beş metre boyunda bir resim. Christov-Bakargiev başta bu resmi bizzat getirmek istese de bu teknik koşullar sebebiyle mümkün olmamış. Ancak çok tutkulu bu resmi bienalde sergilemek konusunda. Resimlerimi araştırmış, sanatımı incelemiş. Bana geldi, anlattı durumu, resmi birebir yapmamı istedi. Ben de Ingres’le ilgili bu çalışmanın da üstüne gelmesiyle birlikte “Yaparım ama kendi enstalasyonum şeklinde yapabilirsem ne ala,” dedim. O da kabul etti. Christov-Bakargiev’le İtalya’ya gittik ve Volpedo’nun köyünü, müzesini, atölyesini ziyaret ettik. Atölyesinde kendisinin duvarda asılı bir fotoğrafı vardı. O fotoğraftan yola çıkarak kendisinin bir resmini yaptım. Bienalde bu küçük portre ile ‘Il Quarto Stato’ karşılıklı olarak sergileniyor. Böylece bu resim orijinalliğini kaybetmeden anonim oldu, mekândan kurtuldu, özgürleşti.
-Resmin içeriği Türkiye’nin şu anki durumuna çok uyuyor. Halkların çokluğu, çeşitliliği, iç içe olmaları, belki de barış içinde olmayışları ve barış arzusu… Genç, yaşlı, kadın, çocuk herkes var bu resimde. Türkiye’nin şu anki gündemi için bu resim o kadar doğru bir seçim ki inanılmaz.
-Volpedo, resimde model olarak kendi köyünden insanları kullanmış, en öndeki kadın figürüne model olansa bizzat kendi karısı. Köyde mal mülk sahibi olan en zengin kişinin evine doğru yürüyorlar. Bir hak arayışı, bir güç birleşimi var. Birçok konuya gebe resim…
-Christov-Bakargiev’e göreyse resmin çizgilerden oluşan bir teknikle yapılmış olması, tüm bu çizgiler ve renklerin yan yana gelerek bütün oluşturması çok demokratik. Bunu çok seslilik ve demokrasinin bir ifadesi olarak görüyor. Bu anlamda hem günümüzde Ortadoğu’ya hem de Türkiye’deki azınlıklar ve halkların meselelerine çok dokunan, tercüman olabilecek bir resim. Tek bir kitlenin değil, sağdan sola her kesimden herkesin tercümanı bu resim.
-Resim çok titreşimli bir resim... Ben kendi tekniğimle resim yaparken çok sessiz ve sakin olmam gerekiyor. Ama o türde bir resim yaparken sürekli titreşim halindesiniz. Acayip bir hızdasınız ve çok zor bir teknik. 50 küsur portre var resmin içinde. Onca çoğalan figürle enerjiyi de hissedebiliyorsunuz. Dar değil kenarlardan açılan bir resim. Mesela o güne kadar haz nesnesi olarak resmedilmeyen kadınlardan biri önde. Toprağı ve işçinin gücünü anlatmak için, bir halkın ayaklandığını anlatmak için böyle bir tekniği seçmiş.
-Ressamın hikâyesi beni çok etkiledi. Volpedo resmi 10 yılda yapıyor, sergiliyor ancak istediği başarıyı elde edemiyor. Çocuğu ölüyor, ardından karısı ölüyor ve kendini asıyor atölyesinde. Van Gogh da biliyorsunuz başarısını göremeden gitti. Bu anlamda onu dünya çapında bir sergide onurlandırmak ve karşısına da kendi portresini resmi izlemesi için koymak önemliydi benim için.
-Ayrıca şöyle de bir durum oldu. Resmin günümüzde küratör yönetimindeki güncel sanat ortamlarında olmayışı ve bienallerde olmayışının en büyük sebebi fiziksel zorlukları. Ses enstalasyonunu, videoyu mail yoluyla iletiyorsun. Ama resmin sigortasından nakliyesine kadar fiziksel güçlükleri var. Bu ortadan kalkmış oldu şimdi bu yöntemle.
Boğaziçi Üniversitesi’nin uluslararası misafir programı Boğaziçi Chronicles kapsamında İstanbul’a gelen Lübnanlı gazeteci ve yönetmen Jocelyne Saab, Beyrut’un 15 yıl boyunca yaşadığı iç savaşı, çocuk, kadın, göç ve yıkılan kent görüntüleriyle yaptığı belgesellerle gün ışığına çıkarttı.