TV dizileriyle Amerikan Gotik tekrar dönüyor. Twin Peaks, True Dedective ve daha niceleri. Tekinsizliğin geri dönüşü. Evet! Kasaba tekrar dönüyor... Zaten bir yere gitmemişti.
Fransız psikanalist Jacques-Alain Miller'ın Hanna Waar ile yaptığı aşk üzerine söyleşiyi çeviri ekibimizden Özlem Akarsu çevirdi: "Aşk çıkışı olmayan bir yanlış anlamalar labirentidir."
Teknoloji sanatı tuhaf, yeni yollar izleyerek yeniden tanımlıyor. İnsanlar, sanatlarını lazer ışınları aracılığıyla veya toplanan hava kirliği verilerine dayanarak yaratmaya yöneliyorlar.
Dijital medya stratejisti Randy Rieland'ın smithsonian.com'da yer alan yazısını Billur C. Yılmazyiğit çevirisiyle paylaşıyoruz.
Bir İstanbul Ermenisi… Lübnan’dan kalkan zaman treninin, İstanbul durağındaki ‘kara kedi’si, Roma’nın paparazzisi… Fellini’nin La Dolce Vita’sı İtalya’nın Aichè Nanà’sı… Bir dansöz…
Yüzü çok kısa, ağzı çok büyük, burnu da çok uzun bir kadının, bir insanın, kimsenin birkaç damla mutluluk gözyaşı dökemeden okuyamayacağı öyküsü… Sophia Loren'in otobiyografisi “Dün, Bugün, Yarın”, Eren Yücesan Cendey’in harika çevirisiyle, Kırmızı Kedi’den çıktı.
Ayşegül Sönmez'in 28.08.2013 tarihli Şehirden Kaçanlar yazısı aslında #sanatatakyazlıkta yaz çeşitlemelerinin ilkine vesile oldu. Ama bu kez şehirden 'haftalık' kaçanlar...
Donna Tartt’ın son kitabı The Goldfinch, Fabritius’un aynı isimli resminin sergilendiği Metropolitan Müzesi’ndeki bir patlamayla başlıyor. 30 yaşında ölen, Rembrandt'ın en başarılı öğrencis Fabritius yaptığı deneysel çalışmalarla, döneminin en yetenekli genç sanatçılarından kabul ediliyordu. Vermeer’in onun tekniğinden etkilendiği düşünülüyordu.
O bir baterist değil. O bir davulcu. Burak Gürpınar, apartman hayatının hepimizi mahvettiğini düşünüyor ve davulculara bol bol çalmalarını muhabbete ara vermelerini salık veriyor.