2009'da 53. Venedik Bienali'nde Türkiye Pavyonu'nun küratörlüğünü üstlenmiş olan Başak Şenova, 56. Venedik Bienali'nde Makedonya Pavyonu'nun küratörlüğünü yapacak.
Girerken bizi uyaran “Gerçeklik Başka Yerde” yazısı çıkarken yine kendisini hatırlatıyor. Altındere içeride sergilediği eserlerinde gösteremediği gerçekliğin dışarıda olduğunu söylüyor.
Artsumer sanatçıları bu sergide takip ettikleri, beğendikleri sanatçıları konuk ediyor. Her sanatçı işleri ile bağlantı kurduğu bir diğer sanatçıdan bir eser seçerek sergiye katılıyor. Sergi, bugün açıldı. Ocak 3'üne kadar devam edecek.
Dr. Nathaniel Bagshaw Ward 1842’de ilk baskısını yapan “Cam Kutularda Bitkilerin Büyümesi Üzerine” [1]kitabında terraryumlardan, kendi çizdiği Wardian kutusundan bahseder ve cam kutularda yetişen bitkileri anlatır. Terrayum, hepimizin bildiği akvaryum kelimesinin Latincesinden üreyen bir sözcük, kapalı bir kutu içerisindeki bitki eko sistemini tamamlıyor. Peki, terraryumun bir mimarlık bienali ile ilgisi ne olabilir?
İstanbul Modern kuruluşunun 10. yılında, “Çok Sesli” başlıklı bu sergiyle hem süreli sergilerde benimsediği politikasını devam ettiriyor, Türkiye güncel sanatına farklı bir aralıktan yaklaşıyor, hem de sosyo-kültürel bir tablo ortaya koyarak günümüzün hip olgularından disiplinlerarası çalışma biçimlerine dikkat çekiyor. “Çok Sesli” davetkar bir başlık çünkü çoğu zaman sesin çağrısı, imgeninkinden daha kuvvetli.
2. İstanbul Tasarım Bienali Küratörü Zoë Ryan: “İstanbul’u ve tasarım potansiyelini Gezi sürecinde tanıdım.” İstanbul’un uluslararası tasarım camiasında esamesi henüz okunmasa da, ikinci yaşını kutlayan bir tasarım bienali var. 1 Kasım-16 Aralık tarihli İkinci İstanbul Bienali, işlerin açıklamalarındaki eksiklikler, henüz tamamlanmamış parçalar ve ön gösterimlerde süren telaşa rağmen arkasındaki gelecek manifestoları fikriyle anlamlı bir bütünlük sunuyor. Bienal küratörü Zoë Ryan kavramsal çerçeveyi ve hazırlık sürecini Sanatatak’a anlattı.
“ Biz, edebiyata, edebiyatın özündeki kalb ve vicdan yoluna ulaşmaya çalışan ve dilsel göreliliğe inanan madencileriz. Ülkemizdeki edebiyatın özgürlüğe ve tahayyül gücüne ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Günümüzde, kültür-sanat alanında, özellikle de edebiyat eleştirisi alanında görülen oligarşik tahakkümü, bağlamsızlığı ve kötücül yönetimi, yani tüm statükocu mekanizmaları reddediyoruz”.
Küratör Iola Lenzi’nin ARTER’de bir araya getirdiği sekiz Güneydoğu Asya ülkesinin otuz altı sanatçısı kâh özne, kâh elçi, kâh gözlemci oluyor, izleyiciyi tahta çıkarıp fark ettirmeden indiriveriyor, rolden role davet ediyor, hatta maruz bırakıyor.
İsmail Saray'ın kavramsallığı Türkiye yakın sanat tarihinde fazla kurcalanmamış bir alan olan Türkiyeli kavramsal sanatcı pratiğinde yepyeni bir sayfa oluşturuyor. Salt ekibinin yoğun bir arşiv çalışması sonucu kurguladığı sergiyi Ulya Soley yazdı.