Kadın Şairin İzinde
İzmirli kadın şair Didem Madak, Ege Üniversitesi Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı organizasyonuyla adına düzenlenen sempozyum dahilinde 11-12 Aralık 2014’te gündemimize konuk oldu.
için arama sonuçları
İzmirli kadın şair Didem Madak, Ege Üniversitesi Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı organizasyonuyla adına düzenlenen sempozyum dahilinde 11-12 Aralık 2014’te gündemimize konuk oldu.
Girerken bizi uyaran “Gerçeklik Başka Yerde” yazısı çıkarken yine kendisini hatırlatıyor. Altındere içeride sergilediği eserlerinde gösteremediği gerçekliğin dışarıda olduğunu söylüyor.
Birilerinin annelik inşaatı müteahhitlerinden emir aldığı kesin. Bu inşaatın kesinlikle süreceği kesin ama toplam kaç kat çıkacağı her zaman belli değil.
İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Doğu Akdeniz Akademik Araştırmalar Merkezi Derneği'nin (DAKAM) katkılarıyla 20-21 Aralık tarihlerinde, İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral İstanbul Kampüsü E4 Binası 305 numaralı salonda gerçekleştirilecek. PERFORMART '14 kapsamında Londra Brunel Üniversitesi'nden deneysel tiyatro konusunda dünyanın en önemli araştırmacılarından Sue Broadhurst davetli konuşmacı olarak izleyicilerin karşısına çıkacak.
Kadir Has Üniversitesi'nden çağdaş dans uzmanı Zeynep Günsür, oyuncu ve tiyatro yönetmeni Ufuk Tan Altunkaya ve İKSV Tiyatro Festivali koordinatörü Leman Yılmaz ise “Çağdaş ve Bağımsız Dans ve Tiyatro: Bir Sektör Analizi” başlıklı panelde konuşmacı olarak yer alacaklar.
Sanat dünyasında son yıllarda büyük önem kazanmış “Kamusal Alan ve Performans Sanatları” tartışmalarının 2014 ana teması olarak belirlendiği PERFORMART '14 kapsamında performans sanatlarında güncel eğilimler, sahne tasarımı ve teknolojileri konuları da gündeme getirilecek. İki gün sürecek konferans boyunca Türkiye'den ve dünyanın farklı ülkelerinde çalışmalarını sürdüren akademisyenlerden Adil Serhan Şahin, Alex Evans, Ashwini Pethe, Aylin Kalem, Ayrin Ersöz, Ayşegül Şentuğ, Beatriz Cantinho, Burcu Yasemin Şeyben, Claire Moloney, Craig Smith, Daniel Domingues, Daniel Pawley, David Osbon, Ellin Sears, Esen Gökçe, Gönül Gülce Karaarslan, Julia M. Ritter, Leman Yılmaz, Marina Mihaila, Mariza Dima, Martina Hanáková, Monica Pacheco, Petra Johnson, Philip Courtenay, Pieter Verstraete, Rasim Erdem Avşar, Rosamaria E. Kostic Cisneros, Sarah Courtis, Seza Filiz, Sibel İzmir, Susan Main, Theodore Grammatas, Ufuk Tan Altunkaya, V. Safak Uysal, Zeynep Günsür Yüceil, Zeynep Günsür'ün konuşmaları dinleyenlerle buluşacak ve Bilgi Üniversitesi öğrencilerinin “Sosyal Bağlamda Performans” konulu proje sunumları gerçekleştirilecek.
Etkinlik dili İngilizcedir.
http://www.performartconference.org/
Dyo Resim yarışmasında sergilenmeye değer görülen eseri, Cemal Reşit Rey'deki yarışma sergisinden çıkarılan sanatçı Metin Çelik, resminin Dyo resim yarışmasının İstanbul'dan sonraki Eskişehir sergisinde yer alacağına ilişkin iddialarla ilgili sanatatak.com'a şu açıklamayı yaptı:
"Son günlerde sosyal medyada büyük yankı bulan sansür hadisesi “Çilek Seven Kadın” adlı resmime uygulanmıştır. Resme ve sanatçısına yapılan bu yasaklar asla kabul edilemez. Dyo yetkilileriyle içine girdiğim bu sansür tartışması, onlar tarafından pazarlık konusu haline getirilip “farklı şehirlerde (Eskişehir, İzmir, Ankara) sergileme” teklifine dönüştü.
O yüzden önümüzdeki günlerde Eskişehir'de gerçekleşecek sergi teklifi doğrudur.
Fakat oluşan kamuoyu desteği ve olayın bir anda basında yer almasından çekinilerek önüme sunulan bu teklifi riyakarca yapılmış bir ört bas olarak görüyorum.
Yaşadıklarım asla pazarlık konusu değildir.
O yüzden resmimi DYO’nun organize edeceği bütün sergilerden çekiyorum.
Bu tavrım yapılan sansüre net bir tepkidir. Tüm bu süreçte yanımda olan herkese ve yaptıkları resimlerle bana destek veren bütün sanatçı arkadaşlara özellikle teşekkür ederim."
992 sanatçı, 1574 eserle katılım rekorunun yaşandığı lakin sansür açıklamalarıyla üzerine gölge düşen 36. Dyo Resim yarışmasında, sergilenmeye hak görülen fakat sergilenmeyen Metin Çelik'in Çilek Seven Kadın resmiyle ilgili sansür iddiaları gündem yaratmaya devam ediyor.
İlk kez sanatatak.com'da çıkan haberle ilgili Dyo yetkililerinden hala resmi bir açıklama gelmese de, Dyo'nun iletişim ve pr ajansının yaptığı açıklamaya göre sergilenmeye hak görülen ve sergilenmeyen Metin Çelik'in Çilek Seven Kadın'ının dışında daha 12 yapıt daha var. Sergilenmeme nedenleri de Cemal Reşit Rey salonunun duvarlarında bu yapıtlara yer kalmaması. İstanbul'da mekan sıkıntısı nedeniyle sergilenemeyen bu yapıtlar dönüşümlü olarak Eskişehir, İzmir, Şanlıurfa, Samsun ve Ankara'da düzenlenecek Dyo Resim Yarışması sergilerinde gösterilecek. Yine ajansın açıklamasına göre Çilek Seven Kadın, Eskişehir, Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi yolcusu.
sanatatak.com söz konusu sansüre ilişkin yarışma jürisinden istifa ettiği iddia edilen Prof. Dr.Aydan Ayan, Prof. Dr.Zafer Gençaydın ve Prof. Dr.Cuma Ocaklı'ya ulaştı. Aydın Ayan, konuyla ilgili konuşmak istemeyerek gerekli açıklamayı Dyo'ya bir mektup yazarak yaptığını aktarırken sansür iddialarıyla ilgili "söyleyecek tek kelime bile bulamıyorum" dedi. Cuma Ocaklı, jüriden uçağının saati yüzünden erken ayrıldığını, Çilek Seven Kadın'ı sergilenmeye hak gören jüride kendisinin de oyu olduğunu, resmin Cemal Reşit Rey'deki sergiye neden alınmadığıyla ilgili en ufak bir fikri olmadığını ifade etti. Zafer Gençaydın, konuyla ilgili görüş bildirmek istemediğini vurgulayarak sansür söz konusuysa elbette sansüre karşı olduğunu ekledi sözlerine.
Yarışmada Ayşe Bilir, Gülveli Kaya, Erdal Kocabey ve Belit Sak'ın eserleri pentür dalında ödül kazanmış, özgün baskı kategorisinde Seyit Mehmet Buçukoğlu ve Necla Tosmur özel jüri ödülüne layık görülmüştü.
Bakalım 16 Aralık'ta açılacak sergide Çilek Seven Kadın'ı Eskişehir'de görebilecek miyiz? Görsek bile sansürün İstanbul'a özel olduğunu düşünmeyecek miyiz bu sefer?
Mimarlık yazarlarımız Yağmur Yıldırım ve Yelta Köm, mimarlık açısından 2014'ü değerlendirdiler. Ve şüphesiz ortaya sarkastik ama optimist bir mimarlık yılı dökümü çıktı.
Dilara Kaya, ay ay beğendiği tatlarla 2014'ü nasıl geçirdiğini yazıyor.
Kağan Uluca ve Serdar Bakioğlu tarafından yetkinlikle canlandırılan Gyore ve Gero kardeşler, ortasında kaldıkları savaşın, her kardeşi karşı karşıya getiren savaş olduğunu, yani her savaşın aynı olduğunu, kara mizah marifetiyle gözler önüne seriyor.