A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

isid

Gezi Parkı’ndaki ağaçlara ne oldu

Gezi parkındaki ağaçların kuruduğuna dikkat çeken Cumhuriyet'in internet sitesindeki haber üzerine Korhan Gümüş ve Cem Tüzün olay yerinde inceleme yaparak görüş bildirdi.

Gezi Parkı'ndaki ağaçlar neden kuruyordu?

Mimar ve aktivist Korhan Gümüş'e göre bunun nedeni tuz.

Evet, bir zamanlar otopark için dökülen tuzun hala temizlenmemiş olması:

"Taksim Gezisi'nin Trafik Vakfı tarafından otopark olarak kullanılmasını biz engellemeden önce (2000), her gün binlerce araç park ediyordu. yaya köprüsü dahi araçlarla doluyordu. Bu nedenle her kış zemine en az 60 ton tuz seriliyordu. Bu tuz temizlenmedi. Bu yüzden gönüllüler olarak hazırladığımız yönetim planının bir ögesi de "ekolojik onarım"dı. Hyatt Regency mücadelesinde kesilen ağaçları tek tek fotoğraflayıp, yerine tekrar diktirmiştik. Park ve Bahçeler Daire Başkanı İhsan Şimşek ağaç nasıl kurutulur, bunun ihtisasını yapmış bir kişidir. Dolayısı ile Gezi'ye yeniden sahip çıkmaktan başka çare yok.Kamuoyuna gönüllüler tarafından hazırlanan yönetim planını tekrar tekrar sunmak lazım."

Gezi Parkı'nda özel olarak bir inceleme yapan Cem Tüzün'e göre, İBB bir süre önce Gezi Parkı'nda kuruyan ağaçları kesmek için Koruma kuruluna başvurmuş. Ya da Gezi Parkı'nda kuruyan ağaçlar konusu bir şekilde kurul gündemine gelmiş. Koruma Kurulu İBB'ye bir yazı yazarak, kuruyan ağaçların yerlerini gösteren bir röleve hazırlanmasını, ağaçların neden kuruduğunun belirlenmesini, kuruyan ağaçların yerine ne yapılacağının belirtilmesini istemiş. Bunlar yapılana kadar kuruyan dal/ağaçlarla ilgili güvenlik önlemlerinin alınmasını istemiş. Geçtiğimiz günlerde yağan yoğun kar kuru dalların kırılmasına neden olmuş. Dün ve bugün İBB'nin yolladığı ekipler kırılan dallardan başlayarak kuruyan ağaçlarla ilgili derin budama çalışması yapmış.

Tüzün, görebildiği kadarıyla 15 kadar ağacın yalnızca ana gövdeleri kaldığını, belki 1-2 tanesinin yeniden canlanabilir olduğunu ifade ediyor, üzülürek ve üzerek ekliyor:

"Çoğunluğu tamamen kurumuş. Ağaçların altına yararlı olacağını düşündüğüm volkan köpüğü (tüf) serilmiş. Ancak asıl sorun, Gezi Parkı'ndaki ağaçların neden kurumakta olduğudur. 2,5 yıl önce Park'a yurttaşlar olarak sahip çıkabildiğimiz dönemde bu ağaçların hepsi yemyeşildi."

Freud’la bir söyleşi

Sigmund Freud dünyanın entelektüel hayatında önemli bir rol oynadı öyle ki tıpkı Bernard Shaw gibi neredeyse bir insan olmanın ötesine geçti. O medeniyetin evriminde somut bir tarihsel yer verebileceğimiz kültürel bir güç oldu. Freud, psikanalizin tarihi konulu bir araştırmada, kendisi hakkında şöyle konuşmuştur; “Beni Kolomb’la, Kepler’le, Darwin’le karşılaştırdılar ve beni bir kötürüm ilan ettiler.” Bugün bile onu bilimsel bir maceraperest olarak gören birileri vardır. Gelecek onu Bilinçaltı’nın Kolomb’u olarak göklere çıkaracak. 

 

Yalnızca Cathay’e yeni bir geçiş arayışında olan Kolomb yepyeni bir kıta keşfetmişti. Ruhsal sağaltım biliminde yepyeni bir yöntem bulmaya kalkışan Freud, insan zihninin gizli kıtasını keşfetti. Freud, bizi çocukluğumuza  ve ırkımızın geçmişine bağlayan özel içsel güçlerimizi önümüze serdi. Psikanalizin ışığında ilk kez insan doğasının sırrını anlayabildik. Birkaç kez Freud’un konuğu olma şerefine eriştim. Her seferinde bana büyüleyici kişiliğinin birdenbire ortaya çıkıp gizlenen yeni pırıltılarını sergiledi.    

 

G.S.Viereck-1927

“Yaptıklarımız içinde tıka basa dada doluydu”

David Bowie, resim yaptığı kadar topluyordu da... Çağdaş sanat takipçisi olduğu kadar Rönesans resmi meraklısıydı. Angst'ını gidermenin ve kimi zaman arttırmanın bir yolu olarak görüyordu bazen bir Tintoretto bazen bir Auerbach'ın karşısına geçip vakit geçirmeyi... 1998 tarihli Michael Kimmelman, David Bowie görüşmesini tekrar tekrar okuyalım o halde. 

Benim Kaburgam!

“Costa Mea” ismi Latince’den geliyor, anlamı ise “benim kaburgam”. Havva’nın Adem’in kaburgasından yaradılışı mitine gönderme yaptığı çok açık. Bunun ötesinde kelimenin geldiği dile, Latince’ye bakmak konuyu ilginç yerlere götürebilir.

Özdemir Altan’dan sert Nuri İyem yorumu

Evin sanat galerisinde açılan 'Nuri İyem 100 yaşında' başlıklı sergi bir kez daha Nuri İyem'in sanatı üzerine düşünmemizi sağlıyor. Sanatçı Özdemir Altan, sanatatak.com'a yaptığı özel açıklamada Nuri İyem'in sanatını tecimsel, popülist ve ilüstrasyon olarak değerlendirdi.  


Nuri İyem, sanat sanat içindir yaygın gerçeğini populist bir tecimsellikle dönüştüren yani sanat halk içindir’in Türkiye’de ilk temsilcisidir. Bence resmin satılması, koleksiyonculuğun canlanması üzerine yararları oldu. 

Her alanda olduğu gibi sanatta da ilk formasyon belirleyicidir. Eğer baştan yanlış öğrendinizse kesin olarak hiçbir şansınız yoktur.

Türkiye’de sanat müzesi olup da ilk dersleri oradan alma fırsatımız olmadığı için yargım Türkiye için çok daha yerindedir.

Nuri İyem’in kuşağı ise Çallı ve hele hele Leopold Levy gibi üçüncü sınıf bir ressamın öğretisi ürünü...

Aralarında Paris'e gidenler ve yıllarca yaşayanlar da aynen dediğim gibi ilk formasyonlarının kesin belirleyiciliğinden kurtulamadılar.

O sıralarda Fransız resmi bile bocalıyor. Soyut resim furyasında yer kapışılıyor...Tabii ki bizimkilerden hiçbirine pay düşemezdi. Nuri İyem ise en iyi niyetiyle Türkiye’de ancak illüstrasyonlar yapabildi.

Zeki Faik’e sordum: ‘Hocam sizler Paris’e gittğinizde köprünün altından nice sular akmıştı, onları görmediniz mi?’ Yanıtı şu olmuştu: ‘Biz İstanbul köyünden Paris şehrine giden köylülerdik.’

2025-02-24 18:38:10