Madem toplumun bir kesiminde, daha spesifik olarak Gezi İsyancılarında “bir haysiyet zedelenmesi var “(benim tanımım değil, ben başka sözcükler seçerdim) denildi, bu zedenlenmenin ne denli tek taraflı olmadığı ve yakın bir gelecekte giderilme şansının bulunup bulunmadığı etrafında dönecek yazım.
Vampire Weekend'in Contra'sını dinlerken bende "Neden dinliyorum bunu?" düşüncesi ağır bastı her zaman. Zira albüm çok farklı türleri barındırıyor ama hiçbirini kendine ait hissettiremiyordu bana.
Siyaseti, sanatı, tarihi ve gündelik yaşamı Romanya özelinde bir araya getirmesiyle çok boyutlu bir anlatı ortaya koyan SALT Beyoğlu’daki “subREAL” seçkisi, aynı adlı kolektifin 1990-2005 yılları arasında ortaya koyduğu birbiriyle ilişkili siyasal ve kavramsal düzeyde birçok pratiği içeriyor.
Mat Collishaw, izleyiciyi masumiyetin barbarlıkla, şefkatin şiddetle ve kutsallığın cinsellikle iç içe geçtiği tedirgin edici bir serüvene atılmaya zorluyor.
Sanatçı bugün unuttuğumuz, geride bıraktığımız, yitirilmiş saydığımız bir şeyi neden yeniden konu ediniyor? Sınırsız tüketim ve hıza karşılık sanatçı kendine bunu bir görev olarak mi yapıyor, kendini buna karşın müdafaa eden bir konuma mi yerleştiriyor?
Hala Tanığız Platformu'nun düzenlediği Pınar Selek'in Mücadelesinini Düşündürdükleri Akademide Özgürlük, Siyasette İrade, Yargıda Adalet başlıklı uluslararası sempozyumda, Pınar Selek'in yanındaydık.