Bugün amber’de neler var?
amber’15 kapsamında 15 Kasım'a kadar devam edecek sürekli açık sergi çalışmalarının yanı sıra bu cumartesi farklı etkinliklerle ön plana çıkıyor.
için arama sonuçları
amber’15 kapsamında 15 Kasım'a kadar devam edecek sürekli açık sergi çalışmalarının yanı sıra bu cumartesi farklı etkinliklerle ön plana çıkıyor.
“Bütün bu anlar zamanın içinde kaybolacak, yağmurda gözyaşları gibi” Latifa Echakhch’ın sergisinin ismi. Bu isim bir bilim kurgu filminin son sahnesinden alınmış, devamı ise: “Şimdi ölüm zamanı!” Bu sade ama sert sergi derin sularda gezinip şiirsel bir estetiğe bulaşarak Türkiye ve Ortadoğu’nun kaderini sorunsallaştırmış.
İnsan keşfedince “nasıl da gözümden kaçmış” demeden edemiyor. Oldukça geniş ve her ferdi yetenekli Coppola ailesinden Roman Coppola ve Jason Schwartzman’ın dizi projesi Mozart in the Jungle, aslen obua sanatçısı olan Blair Tindall’ın Sex, Drugs & Classical Music isimli hatıratına dayanarak yaratılmış.
“Uzun yaşadığım için belki yüzlerce şiirim var. Hangisinde ne kadar göründüm, çetelesini tutmadım bilemeyeceğim. Ortak bir duyarlığı sürüp götürdüm. Kendi özelimdeki bir olaydan, bir durumdan çıkıyorsa şiir, başkalarının yüreğine dokunsun için yazıldığıdır önemli olan. "Gülten" değildir artık. O, temaya bir giriş nedeni olmuştur. Dil şiirde öyle eksiltilir ki "Şehrazad" şiirindeki kara gecede, masalsı aydınlık da başladığı yerde kalamaz. "Düş" mü denir buna "düşmek" mi, nasıl yorumlarsanız yorumlayın. Gülten gizde kalmıştır. İyidir bu varmış gibi yokmuş gibi olmak. Okuyanın şiirlerimde kendini bulması bana sevgi, beğeni olarak döndü. Toplumsal temalı olanlarsa atıfları daha az dolayımla yürüdüğü için vurucu oldular. Onların da estetik değerlerinde yitik olmaması istenmiştir.”
Aktüel Arkeoloji dergisi Eylül- Ekim sayısında ‘Osman Hamdi Bey neden istifa etti?’ başlıklı Yaşar Yılmaz imzalı yazıya göre Osman Hamdi Bey, müze görevi sırasında yabancılardan 'rüşvet' almış.
30 yıla yakın süre boyunca üstlendiği Müze-i Hümayun müdürlüğü görevi süresince, Osman Hamdi Bey’in usulsüz arkeolojik kazılar yapılması ve çıkarılan eserlerin Avrupa müzelerine taşınmasına göz yumduğunu, arşiv belgeleri eşliğinde, ortaya çıkaran Yılmaz’ın yazısına göre; arkeoloji alanındaki adımlarını kolaylaştırmak isteyen büyük güçler, eski eserler konusunda tek yetkili olan Osman Hamdi Bey’le ilişkilerini sıcak tutmaya çalışıyorlardı.
Osman Hamdi, Bağdat vilayeti sınırları içinden eser taşıyan Fransızlara yardımcı oluyor, Fransızlarsa Osman Hamdi Bey’in bu iyiliklerine teşekkür için onun Paris’te bir sergiye katılan ve bugün kayıp olan ‘Mezarda Türk Kadınları’ tablosunu 4000 franga satın alıyor, yetmiyor, bir de kendisine fahri doktora veriyorlardı.
"Assos eserlerini Amerikalılara verdi Osman Bey, Fransızlara bunca ayrıcalık tanırken, ABD’lilere ise Anadolu’dan eser taşımaları ve kazı izni almaları konusunda güçlük çıkarıyordu. Boston’dan iki arkeolog Assos’tan (Behramkale) kazdıkları eserleri götürmek istiyor ama eserler sandıklar içinde bir buçuk yıl bekletiliyordu. Hâl böyle olunca, ABD’liler de Fransızların yöntemini benimsediler. Osman Hamdi Bey’in Chicago sergisi için ABD’ye gitmiş ‘Cami Önünde’ adlı tablosunu 6000 franga satın almakla kalmadılar, kendisine Pennsylvania Üniversitesi’nin fahri doktora kararını da bildirdiler."
Yılmaz’ın iddiasına göre, ABD’lilerin bu girişimlerinden sonra, yalısındaki bir davetten ayrılmak üzere kendisiyle vedalaşan ABD’li arkeoloğa Osman Hamdi Bey, “Şu sandıkları ne zaman alacaksınız?” diye sormuş, aldığı “Majesteleri ne zaman emir buyurursa” yanıtı üzerine, “Verdim bile” diyerek Assos’taki eserlerimizin iznini ‘verivermişti’.
Yaşar Yılmaz’ın verdiği bir diğer örnek ise, kabartmalarını 15 santimetre kalınlığında ‘kesip’ Berlin’deki Pergamon Müzesi’nin duvarlarına yapıştırdığı Bergama Zeus Sunağı gibi daha pek çok önemli eseri gemilerle Almanya’ya taşıyan Carl Humann’ın Bergama kazılarına ve eser kaçırmasına göz yummuş olması.
Humann, Bergama kazı raporlarına, “Bunların hepsi Hamdi Bey’in müsaadesiyle gerçekleşti. Bu yüce davranışa karşılık bir hediye niteliğinde iki adet eksiksiz sayılabilecek Bergama’da bulunmuş Ammon ve Hermafrodit heykelleri kendilerine hediye edilmiştir” diye not düşmüş.
Aktüel Arkeoloji dergisindeki yazıda ayrıca; Bergama, Priene, Magnesia, Milet eserlerinin Osman Hamdi Bey’in uygulamakla sorumlu olduğu 1884 Asar-ı Atika Nizamnamesi’ne karşın götürülmüş, müze salonlarının bu eserlerle doldurulmuş olduğu, dahası Osman Hamdi Bey’in ofisine sadece birkaç yüz metre uzaktaki Ayasofya haziresinde bulunan II. Selim’in türbesinin çinisi ile Piyale Paşa Camii’nin çinilerinin Fransızlar tarafından soyulmasından bile habersiz oluşu yazıyor.
Edebiyat tarihinin gelmiş geçmiş en içten pazarlıklı katili Tom Ripley roman sayfalarından TV ekranına transfer oluyor.
Kendinize ait bir rönesans başyapıtı ya da Yunan tanrıçanız olsun ister misiniz? Tarihin en ünlü sanat eserleri huzurunuza çıkmayı bekliyor.
Osman Hamdi Bey'in meşhur eseri Kaplumbağa ve Terbiyecisi'ne sahip müze Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi direktörü Özalp Birol, Osman Hamdi Bey'in rüşvet aldığıyla ilgili yolsuzluk haberlerini değerlendirdi. sanatatak'a özel olarak yaptığı açıklamada bu tür iddialarda bulunan ve bu iddiaları okuyanları sağduyuya davet ederek "Osman Hamdi Bey'i itibarsızlaştırmayalım" çağrısında bulundu:
"Yılmaz’ın ve Hitzel’in yazılarını okudum. Hitzel’in yazısı tonu itibarıyla makul ancak Yaşar Bey’in üslubunu oldukça sert buldum; bazı saptamalarında da sıkıntılar var. Örneğin, “her eser üretildiği coğrafyanın o coğrafyaya ait kültürün ürünüdür, üretildiği yerde anlam ifade eder, onun için geri alınmalıdır...” diyor.
Böyle dediğiniz an siz de tarafınıza gelecek talepleri dikkate almak ve envanterinizdeki eserlerin bir bölümünü geri vermek durumunda kalabilirsiniz... Beyefendi, kendisiyle yapılan başka söyleşilerde, mühendislik eğitimi almış bir amatör olduğunu söyleyecek kadar alçakgönüllü, diğer taraftan da Osman Hamdi Bey’in arkeoloji ve sağlıklı tarih bilinci olmadığını düşünecek kadar müşkülpesent...
Okuduğum kadarıyla, Almanların, Fransızların, Amerikalıların Osman Hamdi Bey’e hoş gözükmek ve kazılarla ilgili prosedürü kolaylaştırmak adına onun tablolarını satın aldıkları söylenir, böyle bir durum var olsa dahi Osman Hamdi Bey’in bugün bile yeterince koruyamadığımız kültür varlıklarımızın önemli bir bölümünün korunmasında ne kadar önemli bir rol oynadığını bu konularla ilgilenen herkes bilir. Bendeniz, söyleşide sorulan sorulara verilen cevapların -belki de konuya dikkat çekmek ve heyecan uyandırmak amacıyla- oldukça sert bir uslupla dile getirildiği düşüncesindeyim.
Osman Hamdi Bey, yaptıklarıyla ve yapıtlarıyla bu ülkenin kültür mirasının çok önemli bir parçasıdır. Kültür varlıklarımızı korunması hususuna dikkat çekmeye çalışırken Osman Hamdi Bey gibi bir değeri harcamayalım. Onu itibarsızlaştırmak bize bir şey kazandırmaz."
Adana Altın Koza Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda en iyi film ödülü, yapımcılığını Nadir Öperli, Enis Köstepen, Cem Doruk’un, yönetmenliğini ise Emin Alper’in yaptığı “Abluka” isimli filmi oldu.
Yılmaz Güney Ödülü, yapımcılığını ve yönetmenliğini Faruk Hacıhafızoğlu’nun yaptığı “Kar Korsanları” isimli filmin olurken, Adana Jürisi seçimini, Emin Alper’in yönettiği “Abluka”dan yana kullandı.
Yarışmada en iyi yönetmen ödülünü ise, “Sarmaşık” isimli filmiyle, Tolga Karaçelik aldı. En iyi senaryo ödülüne ise, “Ana Yurdu” isimli filmiyle Senem Tüzen layık görüldü. Festivalde bu yıl ilk defa gerçekleştirilen Adana Konulu Senaryo Yarışması’nın kazananı ise, Hikmet Ozan Sihay tarafından kaleme alınan “Tepebağ Çıkmazı” oldu.
Festival kapsamında düzenlenen Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın diğer sonuçları ise şöyle;
En İyi Kadın Oyuncu - Nihal Koldaş (Ana Yurdu)
En İyi Erkek Oyuncu - Nadir Sarıbacak (Sarmaşık)
En İyi Müzik - Demircan Demir (Kasap Havası)
En İyi Görüntü Yönetmeni - Vedat Özdemir (Ana Yurdu) - Türksoy Gölebeyi (Kar Korsanları)
En İyi Sanat Yönetmeni - İsmail Durmaz (Abluka) En İyi Kurgu - Osman Bayraktaroğlu (Abluka)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu - Hülya Böceklioğlu (Yarım)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu - Özgür Emre Yıldırım (Eksik) Türkan Şoray
Umut Genç Veren Kadın Oyuncu - Ece Yüksel (Nefesim Kesilene Kadar)
Umut Veren Genç Erkek Oyuncu - Berkay Ateş (Abluka)
Jüri Özel Mansiyon Ödülü - Ece Atay (Yarım)
SİYAD En İyi Film Ödülü – Ana Yurdu – Senem Tüzen Film – Yön
En İyi Yönetmen Ödülü – Senem Tüzen – Ana Yurdu
Peki ya geleceğin yönetmenleri?
Üniversitelerin güzel sanatlar ve iletişim fakülteleri sinema-televizyon bölümleri öğrencilerinin katılabildiği ve değerlendirmesini yönetmen Murat Şeker, oyuncu Ekin Türkmen, belgesel film yönetmeni Sadık Arslankara, sanat yönetmeni Ziya Ülkenciler ve canlandırma film yönetmeni Sinem Sakaoğlu'nun yaptığı yarışmanın sonuçları ise şöyle:
En İyi Kurmaca Film: “Cemalettin Was Here” Yön: Mert Özel (Istanbul Üniversitesi)
En İyi Belgesel Film: “Godesbana” Yön: Nursena Şimşek (Akdeniz Üniversitesi)
En İyi Canlandırma Film: “ Kök” Yön: Osman Çubukçu, Önder Menken (Anadolu Üniversitesi)
En İyi Deneysel Film: “Renklerin Düşüşü” Yön: Karis Deniz Kara (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ün.)
Belgesel Dalı Jüri Özel Ödülü: “Afro Türk” Yön: Betül Usta (Akdeniz Üniversitesi)
56. Selanik Film Festivali 6-15 Kasım tarihleri arasında düzenleniyor. Türkiye'den Tolga Karaçelik imzalı “Sarmaşık” Altın İskender için yarışacak. “Mustang”, “Abluka” ve “Ana Yurdu”nun yanı sıra kısa filmler “Salı” ve “Gri Bölge” Balkan Survey bölümünde gösterilecek.