A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

heykel

Annelerin En Güzeli’ne veda etmek zor olacak

14. İstanbul Bienali'nin en çok tüketilen, dikkat çeken ve eser önünde poz verdiren işi hiç şüphesiz Büyükada Troçki evinin önünde yer alan Adrian Villar Rojas'a ait Annelerin En Güzeli isimli heykel yerleştirmesiydi.

Bienal bitti. Peki Annelerin Güzeli'ne ne olacak?

Büyükada sakinleri ve severleri her ne kadar yerleştirmenin burada ebediyen kalacağına dair bir kanı geliştirseler de Rojas'ın heykellerinin Dubaili bir koleksiyonerin satın aldığı söylentiler arasında. Bienalin en pahalı prodüksiyonunun çok yakında Dubai'ye giderek Basra Körfezi sularında yerini almaya hazırlandığını sanatçının galericisi teyit etmedi.

Büyükadasever ve ada sakinlerinden mimarlık tarihçisi aktivist Korhan Gümüş ise bu gidişi ve adalıların bienal işleriyle ilgili beklentileri üzerine şöyle konuştu:

"Kafamı kurcalayan şey şu: Adrian Rojas Villar'ın yerleştirmesi (heykelleri) söküldüğünde Büyükada çok şey kaybedecek. Tıpkı Kızkulesi'nin bir gün yok olması gibi. Oysa bu yerleştirme, uzun bir yolculuktan sonra Büyakada'ya varış, sonra uzun bir yürüyüş ve dar bir patikadan geçilip varıldığı bir güzergahın tam bitiş noktasında, bizi karşılayan 29 hayvanla bir bütün. Bunlar olmadan, yerleştirme de anlamını kaybediyor. Yerleştirme olmadan yolculuk da, Büyükada da anlamını... Belki onu satın alacak kişi, akıllı olsaydı, yeriyle birlikte almalıydı? Rizzo Köşkü Ed Atkins'in yerleştirmesi olmadan çok hüzünlü. İkinci defa terk ediliyor. Acaba Büyükada'ya bu dokunuş kalıcı olamaz mıydı? Geçiciliği tanımlanmış bir etkinliğin ne anlama geldiğini biliyorum. Ama bu dokunuştan sonra, geri dönmek, terk edilmek niye? Ada neden bu hüzünü yaşıyor? İyi şeyler yaşamaya devam edemez mi?"

Melih Gökçek Sanatçıdır!

Soru şu: Melih Gökçek’in heykelleri bir zevksizlik olarak görülüyor ve küçümseniyorsa bunun güncel sanat ile bağı nedir? Aynı heykeller İstanbul Bienali’nde görünseydi nasıl bir algı üretecekti? Melih Gökçek bir küratör mü olacaktı? Tabii ki değil! 

The Hateful Eight: Sinema sinemaya gidiyor

Hollywood'un asi çocuğu Quentin Tarantino dijital devrime kurban giden selüloid filmi tüccar George Lucas ve üç boyut fanboy'u David Cameron'ın elinden kurtarmaya geliyor. Bugüne değin sadece 10 filmde kullanılan Ultra Panavision 70 ile çekilen The Hateful Eight'in değirmenlerle savaşını sanatatak.com yazarı Defne Kırmızı yazdı.

Erkek bedeni “çıplak” kadın bedeni “nü”

“Üryan, Çıplak, Nü: Türk Resminde Bir Modernleşme Öyküsü” adlı sergi Ahu Antmen küratörlüğünde 25 Kasım’da Pera Müzesi’nde ziyaretçiye açıldı. Sergi, Türk resim sanatının -başlangıç dönemlerinden modernist dönemlerine uzanan bir zaman çizelgesi içerisinde- çeşitli sanatçılarının desen ve yağlı boya “nü” resimlerini izleyiciyle buluşturuyor. 

2024-11-25 10:30:29