Serginin bu yılki adı, sanki tüm etkinliğin de sloganı gibi olmuş: 'Gelin Bahçemizi Ekelim'. Büyük karmaşayı, büyük kavgaları boş verip bir araya gelmeyi, bize ait olan, 'bizden' olan bir bahçenin üstünde buluşup kendi işimize ve böylece geleceğe bakmayı öğütleyen bir çağrı.
Hollanda'dan Van Abbe Müzesi, İstanbul’dan Salt, Madrid’den Reina Sofia müzesinin de katıldığı 1980’lere odaklanan Avrupa sergilerinin derdi pekala 'Avrupa projesini terk etme' olarak özetlenebilir. 'Öykü anlatıcılığının yerelleştirilmesi’ olarak da… 'Süreçlere odaklanmak' ve 'heterotopya aracılığıyla' 1980’lerin yazılmamış tarihlerinin neoliberalizme rağmen direnenlerin öyküsünü hem estetik hem de sosyal işaretler olarak çıkarmak da…
...Yönetmen Guy Cassiers de yaşadığı çağa tanıklık etmekten kaçınmayan, duyarlı ve anti-faşist bir sanatçı… O “Ben politikacı değilim, ama onlara savaşın anlamsızlığını ve dehşetini sahnede fotoğraflarla gösterebilirim’’ diyor. Savaşı, soykırımı, kötülüğün sıradanlığını anlatan oyunlara karşı ilgisiz kalamıyor...
İstanbul Modern, Türkiye sinemasının kurucu yönetmenlerine adadığı yeni bir sergi projesine imza atıyor. “Türkiye Sinemasında Ustalar” adlı proje 95 yıllık yaşamı ve filmografisiyle sinemamızın hikayesini yansıtan Lütfi Akad ile 18 Mayıs'ta başlıyor.
Marcel Proust arşivindeki özel yazışmalar, sansür edilmiş fotoğraflar ve işaretlenmiş düzeltmelerden oluşan belgeler bu ay Paris’te açık artırmaya çıkıyor.
Duygu Asena’nın kız kardeşi İnci Asena’nın hazırlayıp Emre Senan’ın tasarladığı Bu Kadının Adı Duygu fotoğraf sergisi 9 Mayıs'a kadar Beyoğlu Sineması'nda.
Akdeniz’den Ege’ye Dostluk ve Doğa Yürüyüşü'nün 17'incisi geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşti. Çarşamba günü kaybettiğimiz, yürüyüşün fikir babası Turgay Sönmez'e teşekkür edilirken ailesine başsağlığı dilendi.