Yılın en çok konuşulan filmlerinden biri Babamın Kanatları. Uzun süren ve ödüllerle döndüğü festival yolculuğunun ardından film vizyondaki yerini aldı. İnşaat i... devamı...
Alman sinemacı Maren Ade’nin Cannes’da gösterildiğinden bu yana yerlere göklere sığdırılamayan filmi Toni Erdmann bu yılki Filmekimi’nin yıldızlarından.
Güney Kore sinemasının bu yılki gişe şampiyonu Zombi Ekspresi (Train To Busan) aksiyon ve gerilim dolu bir gece geçirmek isteyenler için Filmekimi’ndeydi.
....Ortayaşlı Julieta rolünde görmüş geçirmiş bir annenin ruh halini tüm nüanslarıyla veren Emma Suarez filmin şüphesiz en iyisi. Almodovar’ın fetiş oyuncularından, alıştığımız grotesk görüntüsünden çok uzak ve ne yazık ki bir hayli yaşlanmış bir Rossy de Palma’nın da oyunculuğunun çok farklı ve şaşırtıcı bir şekilde güçlü yanını sergilediğini belirtelim bu arada.
Fede Alvarez’in imzasını taşıyan Nefesini Tut (Don’t Breathe) büyük bölümü tek bir mekanda geçen ve izleyiciyi amansız bir kedi fare oyununa davet eden ustaişi bir gerilim.
Nietzsche'nin yazdığı bazı fragmanlarda ortaya çıkan ve filozofun actio in distans tutkusunu kanıtlayan ayrıntılara pek girmeyeceğim ama burada altını çizmek istediğim şey, uzaktan etki konusunun düşmekle ilgili herhangi bir tartışmada düşme, düşebilme eylemlerini komplikasyona uğratarak, her düşüşün bir ayakta kalma mücadelesi olduğunu savunmak olacak.
Küratörlüğünü Selen Ansen’in yaptığı; Bas Jan Ader, Phyllida Barlow, Cyprien Gaillard, Ryan Gander, Mikhail Karikis, Uriel Orlow, VOID ve Anne Wenzel gibi sanatçıların eserlerinden oluşan “Her Düşenin Kanadı Yoktur” adlı sergi yerçekimine bağlı olarak yükseliş ve düşüş arasındaki inanılmaz uyuma odaklanmasının yanı sıra kendi elimizle doğayı katlederek nasıl bir çöküşe doğru ilerlediğimizin eleştirisini sunuyor.
Cannes Film Festivali’nden hep “iyi film” ve ödül haberi verecek değiliz… İşte Resmi Program’ın en kötü dört filmi! O kadar kötüler ki merak edip izlemek isteyeceksiniz!