A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

festival

article placeholder

Performart 2014

 

İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Doğu Akdeniz Akademik Araştırmalar Merkezi Derneği'nin (DAKAM) katkılarıyla 20-21 Aralık tarihlerinde, İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral İstanbul Kampüsü E4 Binası 305 numaralı salonda gerçekleştirilecek. PERFORMART '14 kapsamında Londra Brunel Üniversitesi'nden deneysel tiyatro konusunda dünyanın en önemli araştırmacılarından Sue Broadhurst davetli konuşmacı olarak izleyicilerin karşısına çıkacak.

Kadir Has Üniversitesi'nden çağdaş dans uzmanı Zeynep Günsür, oyuncu ve tiyatro yönetmeni Ufuk Tan Altunkaya ve İKSV Tiyatro Festivali koordinatörü Leman Yılmaz ise “Çağdaş ve Bağımsız Dans ve Tiyatro: Bir Sektör Analizi” başlıklı panelde konuşmacı olarak yer alacaklar.

Sanat dünyasında son yıllarda büyük önem kazanmış “Kamusal Alan ve Performans Sanatları” tartışmalarının 2014 ana teması olarak belirlendiği PERFORMART '14 kapsamında performans sanatlarında güncel eğilimler, sahne tasarımı ve teknolojileri konuları da gündeme getirilecek. İki gün sürecek konferans boyunca Türkiye'den ve dünyanın farklı ülkelerinde çalışmalarını sürdüren akademisyenlerden Adil Serhan Şahin, Alex Evans, Ashwini Pethe, Aylin Kalem, Ayrin Ersöz, Ayşegül Şentuğ, Beatriz Cantinho, Burcu Yasemin Şeyben, Claire Moloney, Craig Smith, Daniel Domingues, Daniel Pawley, David Osbon, Ellin Sears, Esen Gökçe, Gönül Gülce Karaarslan, Julia M. Ritter, Leman Yılmaz, Marina Mihaila, Mariza Dima, Martina Hanáková, Monica Pacheco, Petra Johnson, Philip Courtenay, Pieter Verstraete, Rasim Erdem Avşar, Rosamaria E. Kostic Cisneros, Sarah Courtis, Seza Filiz, Sibel İzmir, Susan Main, Theodore Grammatas, Ufuk Tan Altunkaya, V. Safak Uysal, Zeynep Günsür Yüceil, Zeynep Günsür'ün konuşmaları dinleyenlerle buluşacak ve Bilgi Üniversitesi öğrencilerinin “Sosyal Bağlamda Performans” konulu proje sunumları gerçekleştirilecek.

 

 Etkinlik dili İngilizcedir.

http://www.performartconference.org/

Kinski, Malatya’da

Tess ve Paris Teksas filmlerinin unutulmaz oyuncusu Nastassja Kinski, Malatya film festivali onur konuğu olarak Malatyalılarla buluştu. 12 yaşında sinema kariyerine başlayan ve 70’in üzerinde filme imza atan ünlü yıldız, düzenlenen basın toplantısına Türk sinemasının 100. Yılını kutlayarak başladı. Türk sinemasını çok iyi tanımadığını belirten Kinski, Kelebeğin Rüyası’nı izlediğini ve etkilendiğini söyledi. Teklif gelmesi halinde Türk bir yönetmenle de çalışabileceğini ifade eden ünlü oyuncu 80’li yıllardan sonra kariyerindeki düşüş ile ilgili “Hayat asla aynı şartlarda devam etmiyor” dedi. İşini hala çok sevdiğini de söyleyen Kinski, önümüzdeki dönemde birinde yönetmen, diğerinde oyuncu olarak iki projesi olduğunu sözlerine ekledi. Türkiye’yeyle ilgili çok bir şey bilmediğini ifade eden Nastassja Kinski, İstanbul’a her geldiğinde camilerin kendini büyülediğini dile getirdi ve Malatya’nın da tarihi camilerini görmeyi çok arzu ettiğini söyledi. Nastassja Kinski, 27 Kasım akşamı Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek olan Festival kapanış ve ödül töreninde onur ödülünü aldıktan sonra Malatya’ya veda edecek.

Paris’te fotoğrafa sansür

 7 izleyiciden gelen "bu fotoğrafı kaldırın" diyen anonim mektupla sansür yapılır mı? Bir yapıtı sansür için resmi bir makam kararı şart değil midir? Fransız sanatçı Diane Ducruet’nin yaşadıkları işte bu soruları acil sorduruyor.

Sanatçının otobiyografik, kendisi ve kızını çıplak sarılırken gösterdiği Anne ve Kızı II başlıklı 2014 tarihli fotoğrafı Galerie Catherine Houard’da Mahremiyet temalı fotoğraf festivali kapsamında serginin açılışına saatler kala gösterimden alıkondu.

Serginin tanıtım broşüründe yer alan işe gelen tepkiler Le Monde gazetesinde yer aldı.

“Lütfen bu fotoğrafı kaldırın! Sevgiyle ilgisi yok çünkü bunun. Ensest mağdurları adına ki onlardan biriyim ve onları temsil ediyorum lütfen!”

İşin karışık tarafı broşürde tepki alan işin Anne ve Kız II isimli fotoğraf olmaması fakat küratörlerin onu kaldırmaya karar vermeleri.

Son söz sanatçıda: ‘Hala anlamıyorum bir director ve bir galerici nasıl sanatçının işini tanıtması gerekirken sadece birkaç anonim isteği ciddiye alarak işimin geçmişini sorunsalını bilmeden işimi sergiden kaldırabilir”

Sadece 7 sivil imzasız mektupla sansüre uğrayan fotoğraf akla geçtiğimiz yıl bu zamanlarda Tüyap sanat fuarında Ali Şimşek’in küratörlüğünde yaşanan sansür hikayesini getirdi. O vesileyle de bir vatandaşın savcılığa gördüğü bir sergideki işi şikayet etmesiyle işin sansür edilip edilmemesi gerektiği tartışılmıştı. (Detaylı hatırlamak isteyenler aşağıdaki linklere bakabilir.)

 

http://www.e-skop.com/skopbulten/%E2%80%9Cyeter-artik-ya-polis-cagiricam%E2%80%9D/1653

 

http://sanatatak.com/view/Zamanlama-Acisindan-Cok-Manidar/611

 

http://sanatatak.com/view/Hadi-oradan/612

Başka bir mimarlık hemen şimdi!

9 Aralık 2014 Salı akşamı İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Kazandibi’nde “Bienal’in Ardından” başlıklı panel düzenlendi. Panel İhsan Bilgin moderatörlüğünde Tansel Korkmaz, Mehmet Kütükçüoğlu, Murat Tabanlıoğlu, Nevzat Sayın, Sinan Omacan ve Aslıhan Demirtaş’ın katılımıyla gerçekleşti.

Boş Şehir, Dolu Şehir

Kağan Uluca ve Serdar Bakioğlu tarafından yetkinlikle canlandırılan Gyore ve Gero kardeşler, ortasında kaldıkları savaşın, her kardeşi karşı karşıya getiren savaş olduğunu, yani her savaşın aynı olduğunu, kara mizah marifetiyle gözler önüne seriyor. 

Bant Dergisi 10. Yılını Kutluyor!

Dergicilikte menzilin uzunluğu belirsizdir. Onuncu yılını kutlayan Bant ekibi, Forward dergisinden Bant Mag’e uzanan yolda hayatımıza kattığı güzelliklerle baş köşeyi hak etmiş bulunuyor. Bu on yıl boyunca onlar sayesinde sayısız grup, illüstratör, film ve zihin açıcı proje keşfettik ve bu topraklara uğraması ihtimal dışı görünen nice ismi sahnelerimizde izledik. Bant’ın Moda’daki karargâhına uğrayıp mevcut sergiye göz attık, arşivleri kurcaladık ve on yılın üzerinden geçerken muhabbetin lezzetinden dolayı birkaç kahve soğuttuk. 

Bir Düş Zamanı Gezgini: Ayşe Emel Mesci

"Nasıl Müller 'Havaalanlarının sessizliğinde nefes alırım ben...' der ise ben de bu sürgün yaşamımdan geçenlerle hayatta kalıyorum..."

“Beyin çok ilginç; hiçbir bilgiyi 'toplamıyor' , eline geçen her şeyi 'çarpmaya' programlı. Bu yüzden beyni mümkün olduğu kadar temiz tutmak gerekiyor ki sahnede ya da hayatın içinde söylemek istediğimiz her şey, bizi doğru ifade eden resimlere dönüşsün. Ekranları temiz tutmalıyız; denemeliyiz en azından... Düşünce çok büyük bir eylem...”

Ayşe Emel Mesci


2024-12-26 00:23:43