A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

feminizm

‘Örümcek’ kadınlar

 
Belçika WIELS'de açılan sergi,1990'lardan beri Afrika sanat sahnesinde üretim yapan altı kadın sanatçıyı bir araya getiriyor ve "Afrikalı bir kadının siyah bedeni ne anlama gelir?" sorusunu soruyor.

Oscar şeysi, filmler, falan filan

Gene yılın o malum günleri gelmiş. Amerikan Film Sanatları ve Bilimleri Akademisi’nin yıllık ödülleri veriliyormuş. Acaba Oscar’ı kim kazanacakmış? Aman da ne heyecanlıymış! Sinemaseverler filmler arasında taraf tutuyormuş, dilekler kalpten kopuyormuş, tahminleri tutanlar nasıl da gururlanıyormuş. 

Gerçek Feministler Erkeklere Bakmaz

Amerikalı şarkıcı ve performans sanatçısı Amanda Palmer, eski bir Tumblr iletisini tekrar paylaymış; içindeki şu feminist tanımıyla: "Bana soracak olursanız, en güçlü feminist CANI NE İSTERSE ONU yapabilir. GERÇEK FEMİNİSTİN KELİME ANLAMI BUDUR." Melis Alemdar'ın çevirisiyle...

“Hrant’ı çok sevmişimdir”

Sarkis, son hızla bu Mayıs'ta gerçekleşecek 56.Venedik Bienali Türkiye Pavyonu solo sergisine hazırlanırken onu yakından tanımak isteyen okurlarımız için Ayşegül Sönmez'in Sarkis'le 2010 yılının Şubat ayında Pompidou Center'daki Passages sergisi için Paris'te gerçekleştirdiği söyleşisini yayınlamaya karar verdik.  

Semiha B. Bizim Neyimiz Oluyor?

Özellikle, inatla kendi mitolojisinden bahsetmek, durmadan onu gündeme getirmek; Semiha Berksoy’un fantastik otoportrelerinde, ‘anne ve çocuk’larında, kendi kendisini bir değişim-dönüşüm-başkalaşımın kahramanı (bazen de bir maske) olarak sunduğu işlerinde zamanı, trendleri, sade suya ruhbilimi, teatralliği aşan bir şey.

Carte blanche to Nil Yalter

Carte blanche to Nil Yalter sergisi, 22 Mayıs’ta Galerist’te gerçekleşen sanatçı konuşmasıyla açıldı. Sergi sanatçılarından Yasemin Özcan, Dilek Winchester ve Hélène Hourmat işlerinden bahsetmek üzere, onları sergide bir araya getiren Nil Yalter ise bu süreci anlatmak ve esprili üslubuyla ortamı neşelendirmek adına oradaydı.

Drop City’nin Öyküsü

"Drop City’nin çıkış noktası tarım değildi; gençtiler, toprak ucuzdu ve toprağın killi olduğunu, pek bir şey yetişmeyeceğini sonradan anladılar. Hayattan zevk alabilecekleri bir yerlerinin olması daha öncelikliydi onlar için. Bir yıl içerisinde Drop City’de bir düzine insan yaşamaya başlamıştı." 

2024-11-02 17:16:52