"Sanat diye bir şey yoktu zaten; biz bunu ta okuldayken öğrenmiştik. Aslında sırf işimize gelmediği için görmezden geldik. #Gezi sürecindeki üretim de sanatın namevcudiyetini, kralın çıplak olduğunu, sert bir şekilde yüzümüze vurdu."
"İmgeler, tıpkı para birimleri gibi, pazarın onları götürdüğü her yere serbestçe akmalı mı; yoksa bu neoliberal özgürlük, en uç ifadesi fundamentalizm olan kültürel kimliğin değerleriyle makulleştirilmeli mi?"
Ünlü sanatçı Thomas Hirschorn'un politik sanat yapmak üzerine 2008 yılında kaleme aldığı metni, içinden geçtiğimiz şu günlerde sanatın siyasetle ilişkisi açısından değerli, yol gösterici olmakla birlikte tartışmaya açık.
“Hiç bir ‘gerçekliğin’ anlamı göründüğü ile sınırlı değildir; ilk anlamından farklı bir ikincil anlam daha taşır. Fotoğrafların asıl ortak yanı, objektifin gördüğünün dışında ve yapanın kendisinden başkasının tahayyül edemeyeceği o son kareyi sunmak üzere oluşturulmuş olmalarıdır. Ve, bu görüntülerin çekici olduğu kadar itici olma hali ve hakkı vardır.”
İçinde bulunduğumuz anların tam da yaşanırken arşivlenmesi, kriz zamanlarında algoritmik küratörlük, eleştirel kolektif zekâ ve bir düşünce aracı olarak teknolojik dil konularının tartışmaya açıldığı etkinliği yeni medya ve maduniyet alanında çalışan sosyolog ve sanat eleştirmeni Ebru Yetişkin değerlendirdi.
“Fakat bu çalışmada esas varılmak istenen, kolektif sanatsal üretimin ve sanat ürününün politik bir angajman edinmesi sürecinin nasıl geliştiği, bu sürecin ne gibi dinamiklerinin olduğu ve arkasında bir yasallık bulunup bulunamayacağı gibi daha sınırlı sorulara yanıt aramaktır.”
Dünyanın en iyi 10 uzak müzesi arasında gösterilen Baksı Müzesi, bu sene birincisini düzenlediği Bayburt Öğrenci Sanat Şenliği ile güzel sanatlara yeteneği olan çocukları keşfetmeye yönelik ilk adımını attı