A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

estetik

Oğlunun gözünden Mark Rothko

Christopher Rothko, babasının karmaşık geçmişiyle ilgilenmek ve sanatı üzerine dersler vermek amacıyla, klinik psikolog görevini bir tarafa bıraktı. Ve on yıldan uzun bir süredir, sanat dünyasında tam zamanlı olarak yer alıyor. Babasının resimleri üzerine ve resimlerinin izleyiciler üzerinde yarattığı hala-huzur kaçıran etkisi üzerine yazdığı eleştirel makalelerden oluşan ve Yale Üniveritesi Yayınları’ndan çıkan ‘Mark Rathko: İçten Dışa’ adlı ilk derlemesini yayınladı. Randy Kennedy, kitabı üzerine oğul Rothko'yla görüştü ve yazdı. Billur C. Yılmazyiğit, Mark Rothko: ‘İçten Dışa’da Oğul Babaya Dair  başlıklı bu yazıyı çevirdi.

“Yürüyen” hakikati görebilir mi?

Fotoğraf sanatçısı Erdem Yıldırım’ın “Yürüyen” adıyla anlamlandırılan  fotoğrafları, İzmir-Urla’daki Yorgo Seferis Art Gallery’de düzenlenen “Objektiften Yakalanan Sanat” sergisi kapsamında sergileniyor. Sergiye yine  “Yürüyen” adını taşıyan ve “Çizgi”, “Gölge”, “Girdap”, “Dalga”, “Su” gibi başlıklar altında ilerleyen, yazarımız Emel Kayın imzalı bir metin eşlik ediyor. 

All Hail Kurosawa!

Macbeth gibi bir metnin, The Snowtown Murders'ın yönetmeni Justin Kurzel tarafından çekileceğini, Michael Fassbender ve Marion Cotillard'ın da başrollerde olacağını okuyan herhangi bir prodüktör ya da sinema sever, filmin oldukça başarılı olacağını öngörür. Fakat bir şekilde Kurzel bu beklentileri karşılayamıyor.

Gece Bekçisi biz izleyiciler

 Gece Devriyesi sergisinde cep telefonuyla resimleri çekmeye yani onları tekrar üretmeye kalkıştığında başarısız olacak izleyici. Oldukları kadar karanlık çıkmayacak daha aydınlık çıkacaklar çünkü… Dolayısıyla sanatçının, son dönem resimlerini göstermek isteyen her izleyici aslında bir gece bekçisi gibi resimlerini aydınlatacak ama aktaramayacak.

Tıpkı yağmurda gözyaşları gibi gelecek

“Bütün bu anlar zamanın içinde kaybolacak, yağmurda gözyaşları gibi” Latifa Echakhch’ın sergisinin ismi. Bu isim bir bilim kurgu filminin son sahnesinden alınmış, devamı ise: “Şimdi ölüm zamanı!” Bu sade ama sert sergi derin sularda gezinip şiirsel bir estetiğe bulaşarak Türkiye ve Ortadoğu’nun kaderini sorunsallaştırmış.

Gülten Akın’a Saygıyla…

“Uzun yaşadığım için belki yüzlerce şiirim var. Hangisinde ne kadar göründüm, çetelesini tutmadım bilemeyeceğim. Ortak bir duyarlığı sürüp götürdüm. Kendi özelimdeki bir olaydan, bir durumdan çıkıyorsa şiir, başkalarının yüreğine dokunsun için yazıldığıdır önemli olan. "Gülten" değildir artık. O, temaya bir giriş nedeni olmuştur. Dil şiirde öyle eksiltilir ki "Şehrazad" şiirindeki kara gecede, masalsı aydınlık da başladığı yerde kalamaz. "Düş" mü denir buna "düşmek" mi, nasıl yorumlarsanız yorumlayın. Gülten gizde kalmıştır. İyidir bu varmış gibi yokmuş gibi olmak. Okuyanın şiirlerimde kendini bulması bana sevgi, beğeni olarak döndü. Toplumsal temalı olanlarsa atıfları daha az dolayımla yürüdüğü için vurucu oldular. Onların da estetik değerlerinde yitik olmaması istenmiştir.

2024-11-25 09:33:32