Feminist kuramcı Donna Haraway, 14. İstanbul Bienali küratörünün 'ondan çok etkilendim' referansı ve bienal kataloguna "benim için çizimler her zaman canlı gerçekliğin gücü ile biyolojik ve edebi ya da sanatsal olanın bir araya geldiği yerdir. Kendi bedenim de tam anlamıyla işte böyle bir çizimden ibarettir" sözlerini bienal kataloguna alıntılamasıyla yeniden ilgi alanımıza girdi. Haraway'in meşhur Siborg Manifestosu'nu tekrar okumak şart oldu. Ve elbette bazı bölümleri sizler için taze taze yeniden çevirmek... Çevirmenlerimizden Billur C.Yılmazyiğit'e derin teşekkürlerimizle...
Umutlu olmak zor. Fakat belki de Zero sanatçılarının taşıdığı umudu sürdürmek en iyisidir. Zero sergisi Sakıp Sabancı Müzesi'nde gidin ve görün. Ama 'Zero' hakkında her şeyi öğrenmeden gitmeyin!
.... Gerçek sorun, belki de, Debord'un dediğinin aksine, imge ve gerçeklik arasındaki ayrımın mükemmel kılınmasında değil, bu terimlerin görünür olanın genel ekonomisi içinde elde edilip edilemeyeceğinde aranmalıydı.
Şener Özmen: "Sıkışmışlığı edebiyat yoluyla aşabilme düşü fazlaca iyimser, ama nihayetinde bir düş, her romancının düşü. Özellikle de Üçüncü Dünya’da ve ulusal alegorinin revaçta olduğu kent merkezlerinde..."
"Glitch sözcüğü kayma, hata, kırılma ve bozukluk anlamlarına gelmektedir...glitch sanatı olağanca devrimci bir girişimle teknolojinin mükemmelliğine dair söylemi öteleyip insan yapımının önemini ve hatanın estetiğini ortaya koymaktadır."