A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

basın

“Halıları alan Pegida’dır demem”

Nezaket Ekici'nin Dresden'de şehir adalet binasının önünde yaptığı politik yerleştirmesindeki halılar kaybolmaya devam ediyor.

Berlin'de Haus am Waldsee'deki solo sergisi sırasında görüştüğümüz Nezaket Ekici maddi ve manevi olarak Dresden'de yaşadıklarından ötürü yıprandığını ifade ediyor:

"Kamusal alanda iş yapmak o kadar zor ki... O noktaya gelebilmek. Yüzlerce kez yazı yazıyorsunuz. İzin alıyorsunuz. Görüşmeler, yazışmalar, ziyaretler... Sonra sergiyi yaptığınız noktada başka olaylar devreye giriyor. Aslında kamusal alanda ne yaparsanız kamuya ilişkin çok şey şeffaflaşıp görünür oluyor.

Ben bu sergimi 2009'da Marwa El Sherbini'nin başına gelenlerden çok etkilendiğimi için yaptım. Karnında çocuğu ona sarkıntılık eden Rus Alman suçlu tarafından mahkeme salonunun içinde yargıcın karşısında bıçaklanarak öldürüldü. Bu bir vahşettir ve sokakta değil adalet salonunda olmuştur. Bu olaydan etkilendim ve bir iş yapmak istedim. O halılar üzerinde düşünmemiz için... O halılar diyalog için. Halı çok önemli.. Ama halılar önce çalındı sonra islam karşıtları saldırılarına maruz kaldı. Şimdi yine çalınmaya devam ediyor. Tanesi 300 Euro. Cepten daha kaç halı alabilirim?"

Ekici'nin sergisi Temmuz 7'sine kadar Dresden'de devam ederken sanatçı 1 Temmuz günü Marwa El Sherbini'nin başına gelenleri protesto etmek için Dresden'de mahkeme binası önünde düzenlenecek törene katılacak.

Ekici, "orada olmalıyım, benim işim bunun üzerine çünkü... olmak da çok istiyorum" diyor. Olanlardan Pegida örgütünü sorumlu tutuyor musunuz sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:

"Olay Dresden'de geçtiği için her olayın arkasında Pegida vardır diye bir şey söylemek doğru değil.

Ne halıları çalanlar ne de üzerine islamiyet hakkında küfürler yazanlar Pegida'dır diyemem. Demek de doğru değil! Benim işim bu da değil. Onu güvenlik görevlileri araştırsın." 

 Ekici, 14 Haziran Pazar günü Haus am Waldsee'deki sergisi için gölde bir performans yapacak.

http://www.hausamwaldsee.de/index.php/en/ 

Nick Cave’den bir garip kitap

 Son olarak ‘Dünyada 20.000 Gün’de beyazperdede izlediğimiz Nick Cave, bu kez uçaklarda bulunan kusma torbalarına yazdığı notlardan derlediği bir kitapla karşımızda. Cave akla heykeltraş Cem Sağbil'i getirdi. Yıllardı kusma torbalarına yaptığı resimlerini...

Resim hep farklıdır!

Bora Akıncıtürk: Sanatın kolay tüketilmesi gereken bir kavram olduğu fikri sonrasında  sanatçının da bir pop yıldızı gibi algılanması benim hep ilgimi çeken bir bakış açısıydı.

Çirkin Akdeniz

Sevdiğimiz Amerikalı romancı Jonathan Franzen'ın denemelerinden oluşan kitabı Uzaktaki Sel Yayınları'ndan çıktı. Kitaptan Çirkin Akdeniz bölümündeki Franzen'in da bir gazeteci gibi katıldığı Kıbrıs'taki kuş avcılarına karşı soluk soluğa bir mücadele verdiği bölümü #sanatatakyazlıkta için seçtik. 

SOPHIA LOREN olmak

Yüzü çok kısa, ağzı çok büyük, burnu da çok uzun bir kadının, bir insanın, kimsenin birkaç damla mutluluk gözyaşı dökemeden okuyamayacağı öyküsü… Sophia Loren'in otobiyografisi “Dün, Bugün, Yarın”, Eren Yücesan Cendey’in harika çevirisiyle, Kırmızı Kedi’den çıktı.

Modern Sanat Dinden Nefret Mi Ediyor?

Aslına bakarsanız bu yılki Venedik Bienali'nde İzlanda Pavyonu'nun bir cami olduğu için başına gelenler ve ardından kapatılması, çağdaş sanatın ne kadar seküler kalamayacağını gündeme getirdi. Vatikan'ın iki bienaldir pavyonunun olması da cabası. Bütün bu son gelişmeler ışığında bir değerlendirme yapabilmek için Daily Telegraph yazarı Alastair Sooke'un bir derlemesine başvuralım dedik.

Çeviri: Özlem Akarsu

2025-04-28 19:50:08