A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

basın

Ai Weiwei:”Bugün fotoğraf çekmek bakmaktır”

Şu günlerde Londra Royal Academy of Arts'da dev bir sergiye imza atan ve 1319 halktan destekçinin katkısıyla Çin'den gelen ağaç enstalasyonunu da kurumun bahçesine yerleştiren Ai Weiwei:

"Politik işadamı ya da politik hemşire diye bir tanımlama var mı? İki tip sanatçı mı var dünyada sadece? Bence politik sanatçı bir meslektaşları kaybolduğu zaman en azından nereye gittiğini sorandır. Bu politiktir, öyle değil mi? Ben kaybolduğumda sadece bir avuç sanatçı bana ne olduğunu merak etti."

“Nefret mesajları beklemiyordum”

Senenin en iddialı Fransız yapımlarını geride bırakarak Fransa’yı Oscarlarda temsil etmek üzere seçilen film Mustang’in Türkiyeli yönetmeni Deniz Gamze Ergüven, filminin Türkiye'de alacağı tepkiler üzerine: 

"Türkiye'de hala tabu olan çok fazla şey var. Bundan dolayı film dişleri gıcırdatabilir. Film son derece özgür..."

 

Çeviri: Selman Akıl

Kod adı ULAY

Açıkekran Yeni Medya Sanatları Galerisi'nde küratörlüğünü Ali Akay'ın yaptığı Ulay'ın Erken Dönem İşleri: Kimliksizleşme ve Dönüşme sergisinde 10 Ekim'e kadar Ulay'ın performanslarını görebilirsiniz. Daha ilk cümlemde sözünü ettiğim “Sanatın kriminal bir yönü var” performansını henüz görmediyseniz ya da haberdar değilseniz mutlaka görmelisiniz.

Ece Temelkuran’dan Suriyeli sığınmacılara dair

Ece Temelkuran, Suriyeli sığınmacıların Türkiye'de ve dünyada yaşadıklarını Alman Deutsche Welle için yazdı. 

"Geçtiğimiz günlerde yoksul Kürt işçileri, Kürt oldukları için yaşadıkları Batı şehirlerinden kovan insanlar Suriyelilerin de ülkelerine geri dönmesini istiyor. Ne talihsizler ki kaçtıkları bir savaştan başka bir savaşa tutulmak üzere olan Suriyelilerin gidecek bir yeri yok. “Ne kadar ilkeller” diyebiliyor insanlar, “40 kişi aynı evde kalıyorlar.”

Benim ülkem bir köprü-ülke. Savaştan kaçan Suriyeliler, insanlık tarihi boyunca bu köprü-ülkeden geçen binlerce toplumdan biri. Çünkü insanlık tarihinin başından beri benim ülkem büyük şair Nazım Hikmet’in dediği gibi “Bir kısrak başı gibi uzanıyor, Asya’dan Akdeniz’e”. Arkalarında ayakkabılarını bırakıp denize açılıyorlar. Bazen sadece şambrelleri vuruyor sahile, bazen köprüyü geçemeyen bir çocuğun cesedi. Benim ülkemin muktedirleri şimdi kendi iktidarlarını korumak için yapmaları gerekenlerle, halkım ise iktidarın yalanlarıyla geçirdikleri felçle baş etmekle çok meşgulken, o kıyıya vuran çocuk cesedini bir jandarma kucaklıyor. Adı Mehmet Çıplak. 39 yaşında. 6 yaşında bir oğlu var. “Allahım inşallah yaşıyordur” dedim diye anlatıyor o anı. Sonra bir çocuğun ölüsüne sarılmanın aklına kendi oğlunu getirdiğini, utanç duyduğunu. Aramızda, ülkenin içinde giderek büyüyen bu görünmez halkla en yakından yüz yüze gelenimiz o. Büyük kararlar alınırken, büyük savaşlar yapılırken biz küçük insanlara acının yüzüne yakından bakıp utanmak kalıyor. Ülkemin iyi insanları her gün yanı başlarında sayıları artan bu görünmez halkın insanlarına bakıp kendinden, yaşamaktan, tok olmaktan utanıyor."

Yazının devamı için tıklayın.

Müzik umuttur

Bombalanmış mahallesinin caddelerinde çaldığı piyanosu ve Suriye'deki savaşı anlatan şarkılarıyla bir anda dünyanın gözlerini üzerine çevirdiği Ahmad Ayyam, "insanların moralini düzeltmek için şarkılar çalmaya başladım" diyor.

2024-11-17 10:39:48