A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

balon

Distopik filme ütopik karşılık: Cappadox

Serginin bu yılki adı, sanki tüm etkinliğin de sloganı gibi olmuş: 'Gelin Bahçemizi Ekelim'. Büyük karmaşayı, büyük kavgaları boş verip bir araya gelmeyi, bize ait olan, 'bizden' olan bir bahçenin üstünde buluşup kendi işimize ve böylece geleceğe bakmayı öğütleyen bir çağrı. 

Psikosomatik salınımlarıyla Radiohead’ten dört dörtlük ziyaret: A Moon Shaped Pool

...Bir zamanlar hayranı olduğum gruptan oldukça uzaklaşmıştım. Ta ki Mayıs başında sosyal medyada takip ettiğim insanlardan yeni Radiohead klipleri “Burn the Witch ve “Daydreamers”ın yayınlandığını öğrenip izleyene kadar. Özellikle ikinci klip, Jonny Greenwood’la pek çok filminde müzikal işbirliği yapan ünlü yönetmen Paul Thomas Anderson’ın çektiği ve bir bakıma Erdal Beşikçioğlu berduşluğuyla ortalıkta dolanan Thom Yorke performansına şahit olduğumuz kısa film, dinleyenin ayaklarını yerden kesen ve melodilerin sırtında yükseldikçe ufkunu ferahlatan Radiohead müziğinin geri döndüğünü hatırlattı...

Miranda July’ın deltası

"Düşme, başarısız olma, yanılma ihtimalinin verdiği heyecanla kendini hep güvenli alanlarının dışına itiyor July. Bu hafif huzursuz yaratım hali, giderek sınırları ve söyledikleri büyüyen, daha keşifçi bir sanat pratiğine yol açıyor."

Zero Sanatçılarını Yakından Tanıyalım: PIERO MANZONI

Robert Schuster, Manzoni'yle ilgili "Kendi Bokunu Konservelemiş Birinden Çok Daha Fazlası" başlığını atacak ve şöyle devam edecekti: “Bugünlerde saygısızlık her yerde kolaylıkla bulunabilen öylesine ucuz bir hisse senedi ki sanatçının nanik yapan bir etkinliğinin, radikal olarak adlandırıldığı bir dönemi hayal etmek kolay olmayabilir. Bu yüzden, neredeyse 50 yıl önce kavramsal şamatayı başlatan, kışkırtıcı bir İtalyan olan yaramaz Piero Manzoni’nin Gagosian Galeri’deki retrospektifi, daha ciddi bir döneme yapılan nostaljik bir tur gibi olmaktan çok, ayağınızı yerden kesen eserlere bir övgü gibi hissediliyor.” Zero sergisi dolayısıyla Zero sanatçılarını ağırlarken aklımızdan çıkarmamamız gereken bakış açısı bu. 

‘Yeni İstanbul’ Kimin İstanbul’u?

İstanbul’un değişimi Türkiye’nin değişimi demek. İstanbul parsel parsel satılıyor, özelleştiriliyor ve inanmamızı istedikleri gibi ‘’zenginleşiyor’’. Peki gerçek durum bu mu? ‘’Yeni İstanbul Çalışmaları’’ kitabı, ‘’büyüme’’ saplantısının sırtımıza yüklediği sorunları sorgulamak ve mücadeleye devam etmek için ideal bir okuma …

2024-11-02 17:25:59