A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

arp

Şebnem İşigüzel’den yanıtı zor soru: Özgürlük Uğruna Ne Yapabilirsin?

Şebnem İşigüzel'in son romanı Gözyaşı Konağı'nın iki esin kaynağınden biri Büyükada'dan gitmesini hiç istemediğimiz Adrian Villar Rojas'ın Annelerin En Güzeli yerleştirmesi diğeri Sophia Coppola'nın Marie Antoinette'i... Kadınların birbirlerinin kurdu ve kuşu olduğu bu romanda tarih de adeta kahramanlardan biri. 19. yüzyıl sonu bu Ada hikayesinin, en güçlü tarafı şiddette sınır tanımamasıyken ilginçtir zaafı aşka sınırlar koymasında. Şebnem İşigüzel ile son romanını konuştuk:

"Zaten roman fikri ilk öyle bir görüntüyle geldi. Fowles da roman fikirlerinin hep bir anlık görüntülerle geldiğini anlatır. Hoca Ali Rıza’nın mehtabı seyreden dervişler tablosu filan hep zihnimin bir köşesinde ışıldamıştır. Abdullah Biraderler’in o dönem çektiği portreler. Sonra Bienal’deki Rojas’ın işi, Tüm Annelerin En Güzeli. Çağdaş sanatla bağımı hep canlı tuttum zaten. Takip ettim, izledim, katıldım. Yeri geldiğinde ilhamımı oradan alıyorum çünkü. Hakikaten çağdaş sanat, ruhumun derinliklerinde bir şeyleri uyandırıyor."

‘Sürgün Çiçekleri’ doğduğu topraklarda

Yirminci yüzyılın önemli sürrealist sanatçılarından Mario Prassinos’un tablo, gravür, oto portrelerinden oluşan “Bir Sanatçının İzinde” adlı sergisi Pera’da görücüye çıktı. Enis Batur’un “sürgün çiçekleri” olarak nitelediği eserler 100 yıl sonra Prassinos’un doğduğu topraklarda yeniden çiçek açıyor. 

1980’leri aralamak baştan yazmak

Hollanda'dan Van Abbe Müzesi, İstanbul’dan Salt, Madrid’den Reina Sofia müzesinin de katıldığı 1980’lere odaklanan Avrupa sergilerinin derdi pekala 'Avrupa projesini terk etme' olarak özetlenebilir. 'Öykü anlatıcılığının yerelleştirilmesi’ olarak da… 'Süreçlere odaklanmak' ve 'heterotopya aracılığıyla' 1980’lerin yazılmamış tarihlerinin neoliberalizme rağmen direnenlerin öyküsünü hem estetik hem de sosyal işaretler olarak çıkarmak da…

Psikosomatik salınımlarıyla Radiohead’ten dört dörtlük ziyaret: A Moon Shaped Pool

...Bir zamanlar hayranı olduğum gruptan oldukça uzaklaşmıştım. Ta ki Mayıs başında sosyal medyada takip ettiğim insanlardan yeni Radiohead klipleri “Burn the Witch ve “Daydreamers”ın yayınlandığını öğrenip izleyene kadar. Özellikle ikinci klip, Jonny Greenwood’la pek çok filminde müzikal işbirliği yapan ünlü yönetmen Paul Thomas Anderson’ın çektiği ve bir bakıma Erdal Beşikçioğlu berduşluğuyla ortalıkta dolanan Thom Yorke performansına şahit olduğumuz kısa film, dinleyenin ayaklarını yerden kesen ve melodilerin sırtında yükseldikçe ufkunu ferahlatan Radiohead müziğinin geri döndüğünü hatırlattı...

2024-11-25 14:42:02